ANALİZ

Gücünü Başbakan'dan alan YiğitTürk TV

Sen her ekrana çıktığında "gücünü özgürlüğünden alan HaberTürk TV"'yi nasıl da RTE-TV'ye dönüştürdüğün hatırlanır...

Gücünü Başbakan'dan alan YiğitTürk TV
ADNAN BERK OKAN

12-13 yıl öncesini hatırlayan gazeteciler, yazarlar ve elbette TV izleyicileri bilirler...
Bir dönemlerin güçlü(!) BaşbakanTansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller'in kendilerine "Övgü", düşmanlarına (ne yazık ki Liberal geçinen bu aile için "rakip" yok, "düşman" vardı) "sövgü" yayını yapan btv isimli bir kanalları yayın yapıyordu...
O kanalda bile, bugün HaberTürk TV'de Yiğit Bulut tarafından Başbakan Erdoğan'a çekilen yağlar çekilmez, Başbakan'a sunulan soru çanakları arzedilmezdi...
Hatta halk arasında "Bacı TV" diye bilinen o kanalın papağanlarından biri (bendeniz oluyor), Tansu Çiller'e, "Medya ve bazı siyasi rakipleriniz sizin ve eşinizin çok kirli olduğunuzu yazıp çiziyorlar... Gerçekten de çok mu kirlisiniz?" diye sormuştu da Tansu Hanım renkten renge girmişti...

Bir de 1 haftada 2 kez Yiğit Bulut'a konuk olan Başbakan'ı anımsayın...
Neden mi?..
"Ben kimseyi takmam arkadaş... Bana karşı Yiğit Bulut'laşın, gerekirse her gece konuğunuz olayım" mesajı verdiği için suçlamayasınız diye...
Adam siyasetçi...
Etkin ve genelde sekuler yaşamı olan seçmen kitlelerine hitap eden bir kanala tabii çıkmak ister...
Tabii över durur kendini...


Gücünü Başbakan Erdoğan'dan alan TV

Burada suçlu (Evet, seçim kanunlarına göre yüzde yüz suçlu ve YSK ikâyetçi olmalı) Yiğit Bulut'tur...
Erdoğan'ın rakipleri de olduğunu ve onların da siyaset yaptıklarını görmezden gelen Yiğit Bulut...
Başbakan böylesine çanakçı birine tabii ki "can suyu" verecektir...
Oysa HaberTürk'ün sloganı "Gücünü Özgürlüğünden alan TV"dir...
Haklı olarak da o sloganı tekrarlama hakkını kazanmıştı...
Ama artık HaberTürk'ün sloganı değişti...
Nasıl mı?..
Şöyle:
"Gücünü Başbakan Erdoğan'dan alan TV..."
Sadık izleyicileri "Gücünü  özgürlüğünden alan TV"  diyen bir HaberTürk temsilcisi duyduklarında "Yiğit Bulut yönetiminde mi?" diye sorgulayıp alaylı bir şekilde gülüyorlar...


Altaylı'nın arşive geçen yazısı...

Gazete HaberTürk'
ün Genel Yayın Yönetmeni, Başyazarı ve HabeTürk TV'nin program yapımcısı Fatih Altaylı bile kendini referandumdan önce ekrana dönmek zorunda hissediyor...
Ve...
Yiğit Bulut'un unuttuğu(!) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli'ye sesleniyor:
"Dilerseniz sizin için ekrana döner sizi konuk edebilirim..."

Altaylı'nın bu çağrısı arşivlere de geçtiği için önümüzdeki  süreçte HaberTürk TV'nin boynunda bir çan gibi sallanıp duracaktır...
Çanın içindeki küçük çelik dil her vurduğunda Yiğit Bulut ve Başbakan'a sorduğu "çanak" sorular, yaptığı yağcılıklar gelecektir akıllara...
Pardon...
Sormadığı, soramadığı sorular...
Buram buram, halis, muhlis yağ kokan yorumlar...

Neden mi?..
Söyleyeyim...
Önce, konuğu olan Başbakan'ın kahramanlıklarını sayıyor Yiğit, düşmanlarını tarif ediyor ve sonra pasını atıyor:
"Buyurun Sayın Başbakan'ım... Top sizin, kale bomboş..."


Yarı Tanrı - Yarı insan Tayyipos Erdoğanos

Sanırsınız ki Yiğit bir Promethe...
Ateşi değilse de ışığı indirdi yeryüzüne...
Zannedersiniz ki acımasız, bencil "Karanlıklar Tanrısı"nın (ki Yiğit'e göre o Tanrı Aydın Doğan olmuş oluyor) elinden "aydınlanma ışığı"nı çalıyor...
Ve elinde hiç tükenmeyen ama bütün insanlığı aydınlatan ışık topuyla Süpermen gibi süzülüyor karanlıkların arasından yeryüzüne...
Ve...
Bütün herkes; Karanlıklar Tanrısı'ndan çaldığı ışığı insanlığın emrine sunduğu için çok kızıyor kendisine...
Ve haliyle saldırıya uğruyor Promethe Yiğit(!)..

Yazdıklarını okuyunca, Başbakan'a döktüğü dilleri dinledikçe sanırsınız ki
Promethe
nasıl ateşi çalıp Olimpos'tan indi ve kötü tanrıların gazabına uğradıysa; Yiğit de çaldı ışığı Karanlıklar Tanrısı'nın elinden ve:
* Bütün ömrünü fukaraların refahına ve özgürlüğüne (aydınlanmasına) adamış,
* Küresel sermaye adı altında ülkemizi sömüren(!) gâvurları yurdumuzdan kovmuş,
* IMF ve Dünya Bankası'na "Yalaannnnncısınız  ulen sömürge kâtipleri!" diye bağırıp ödlerini patlatmış,
* Cümle küffarla ticari ilişkilerini koparmış,
* Onları, alıp başlarını bu diyardan (Türkiye) gitmek zorunda bırakmış yarı Tanrı - Yarı insan Tayyipos Erdoğanos'a vermiş(!)...

Yahu yok böyle bir şey...
Kendisinden yardım isteyen fukara çiftçiyi "ananı da al git" diye azarlayan bir başbakanımız var...
(Promethe Yiğit'e göre) Küresel güçlerle ilişkisini koparan Başbakan, ABD'nin apar topar gelen Genelkurmay Başkanı'nı ağırlıyor heyecanla...
(Promethe Yiğit'e göre) Küresel güçlerle ilişkisini koparan Başbakan'ın yönettiği ülkede 1 aylık dış açık 7 milyar Dolar...
Yani...
Küresel güçlerle ilişkisini koparan Başbakan, ülke halkının fukara bütçesinden 7 milyar Dolar ödemiş gâvurlara...
Bir yılda 84 milyar Dolar eder bu para...
Ve Promethe işte bu Başbakan'ı "Küresel güçlerle ilişkisini koparan Başbakan" diye yutturuyor insanlarımıza...


Yiğit Kardeşşşş;


Bak sana bir ağabey nasihatı...
Referandumda de ki "Evet" çıktı...
Çok değil birkaç ay sonra unutulur o "evet"..
Ama...
Sen her ekrana çıktığında, Başbakan Erdoğan karşısında takındığın o ezik-büzük tavır hiç çıkmaz akıllardan...
Sen her ekrana çıktığında "gücünü özgürlüğünden alan HaberTürk TV"'yi nasıl da RTE-TV'ye dönüştürdüğün hatırlanır, izleyiciler "Gücünü Başbakan'dan alan TV" diye geçirirler içlerinden ve gülerler, alay ederler......
Senin hiçbir siyasi ve ekomomi programın ciddiye alınmaz...
"Bu adam Erdoğan'ın yalakası" der geçer herkes...

Sen de biliyorsun ki...
Senin Erdoğan'a çektiğin yağın, Onun karşısında aldığın ezik-büzük pozisyonun yüzde onunu bile göstermediğim halde adım "Çilleri'n Yalakası"na çıkmıştı...
Benden bin beter yalakalık yapan senin adın sanırım "Erdoğan'ın yalakalığında ses hızı aşmış adam"a çıkar...


Başbakan itibar kaybediyor çünkü...

Son sözüm Başbakan'a..
İki kamuoyu araştırma sonuçlarını iyi inceleyin:
1.) Yiğit Bulut'a konuk olmadan önce...
2.) Yiğit Bulut'a konuk olduktan sonra..
Eğer, konuk olmadan önceki "Evet" oyları, Yiğit'in konuğu olmanızdan sonra düşmemişse, buradan "ben bir hıyarım" diye haykıracağıma söz veriyorum...

Nereden mi biliyorum?..
Önce kendimden ve yakın çevremden...
Sonra aralarında olmaktan büyük keyif aldığım sade vatandaşlardan...
Ve...
22 Temmuz seçimlerinde ekonomik istikrarın devamı için Ak Parti'ye oy veren akıllı işadamlarındaki "Evet"ten "Hayır"a dönüşten...
 Çünkü böylesi tek yanlılıklar, lehte gibi görünse de lideri halkın gözünde "güçsüz, yağ çekilmeye ve övülmeye muhtaç" duruma düşürüyor...
Ve o lidere "itibar" kaybettiriyor...
Size de kaybettirdi...

Not: Yakın ve samimi çevrenize, "Kanal 8'de farklı düşüncede olan 3 kişinin programında mı daha iyi ve mukni idim? yoksa Yiğit Bulut ve KanalTürk'te bizim çocukların konuğu olduğum programlarda mı?" diye lütfen sorunuz sayın Başbakan...

[email protected]
ÇOK OKUNANLAR