RÖPORTAJ

Gözde Kansu yaşadıklarını böyle anlattı

Geçtiğimiz Ekim ayında dekoltesi nedeniyle işine son verilen Gözde Kansu o dönem yaşadıklarını anlattı. Kansu: 'Mizahı için yaşamaya değerdi' diyor.

Gözde Kansu yaşadıklarını böyle anlattı

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik'in giydiği dekolte kıyafeti eleştirmesi nedeniyle sunuculuğını yaptığı 'Veliaht' programındanki işine son verilen Gözde Kansu, Milliyet'ten Şirin Sever'e yaşadıklarını anlattı.

İşsiz kalan mağdur sunucu olarak anılmanın zor olduğunu belirten Kansu yapım şirketine de kırgın olmadığını ve yaşadıklarını bir deneyim olarak gördüğünü belirtti.

Kansu'nun röportajının bir bölümü şu şekilde:

Olayın üzerinden neredeyse altı ay geçti. Nasıl geçirdin bu süreci?

Senelerce yaptığım işle kendimden söz ettirirken, bir anda ‘işsiz bırakılan mağdur sunucu’ başlığı altında haberlere konu olmak acı bir durum elbette; hazmetmek zordu. Bunu atlatmak için sadece önüne bakmak, şu ana kadar nasılsan öyle devam etmek, kendini ve yaptığın işi bilmek önemliydi. İnanılmaz ve büyük bir sınavdı ama güçlü bir şekilde ayakta kaldım.

 Sınavı verdin mi sence?

Bu biten bir sınav değil ki... Dönem dönem bunları yaşıyoruz hepimiz başka başka şekillerde.  Ama şu kadarını söylemeliyim ki, ben de kendimi yeniden tanıdım!

 Nasıl yeniden tanıdın?

Sabah bir kalkıyordum kadın forumları olayı konuşuyor, Ankaralılar Güven Park’ta toplanmış yürüyüşte... O esnada Altın Portakal Film Festivali var, oynadığım film yarışıyor ama gidemiyorum. Bir yandan BBC World’den bir muhabir numaramı bulmuş “N’olur beş dakika konuşalım” diye beni ikna etmeye çalışıyordu. Bense sakin ve rahattım, sadece bir kez konuştum, bitti. Öyle bir an oldu ki, içimden hiçbir şey gelmedi.

 Tam da böyle bir noktada nasıl sakin kalabildin, onu merak ediyorum...

İşte sınav zaten bu! Birini kaybettiğinde “Allah sabrını verir” derler ya, gerçekten de üzerine dinginlik, sakinlik geliyor insanın. Çünkü bir süre sonra adını duymaktan bile sıkılır hale geliyorsun.

 İstesen bu olayı çok köpürtebilirdin, büyütebilirdin. Sessiz ve dengeli durmanı sağlayan kişiler de var mıydı yanında?

Kalbim, aklım, ailem, arkadaşlarım, menajerim, iletişim danışmanlarım...

 Kendi içinde neler yaşadın peki?

Bütün duyguları bir arada yaşadım ama en çok da Altın Portakal’daki filmin galasına gidemediğim için üzüldüm; ki bu da ortak kararımızdı. Tüm dünyanın dikkati bu olayın üzerindeydi, oraya gitseydim çok iyi bir filme haksızlık olacaktı, dikkati kendime çekecektim. Orada olmamam en doğrusuydu.

Olayı en son sunuculuk performansına bağladılar ya, bir an bile olsa “Acaba mı” diye düşündün mü, kafan karıştı mı hiç?

En son tebriklerle uğurlandığım ve ikinci bölüm kıyafeti seçildiği için soru işaretim olmadı.

 Çalıştığın kişilerle diyaloğun kesildi mi?

Hiç konuşmuyoruz ve bu gerçekten çok üzüldüğüm bir durum. En son beni tebrik ve teşekkür etmek için aramışlardı programın ertesi günü.

 Yapım şirketine kırgınlığın var mı?

Hiç kimseye kırgınlığım yok. Herkese de bana bu hayat tecrübesini yaşattıkları için teşekkür
ediyorum.

 Nasıl tecrübe edindin bu işten?

Sırf mizahı için bile yaşamaya değerdi! (gülüyor) O zaman Penguen’in yaptığı kapak, benim için bayram kartı gibiydi. Ben ondan sonra ODTÜ Genç Girişimciler Topluluğu Ödül Töreni’ni sundum ve oradan özel ödül aldım, benim için önemli olan bu.

Röportajın tamamını okumak için

ÇOK OKUNANLAR