MEDYA KÖŞESİ

Gönüllü dezenformasyon olur mu?

Dezenformasyon haber kaynağının kendi menfaati doğrultusunda gazeteciyi aldatması. Peki Gönüllü Dezenformasyon olur mu? Gazeteci aldanmaya gönüllü olabilir mi?

Gönüllü dezenformasyon olur mu?
GAZETECİLER.COM - Hayata Dönüş operasyonunun yaşandığı 2000 yılının Aralık ayında Kürşat Bumin ve Ümit Kıvanç ile birlikte Habertürk yazarı UmurTalu'nun "dönemin tanıklığı, arşivinde hâlâ canlı yatıyor" dediği Medyakronik'i hazırlayan Alper Görmüş, bugün köşesinde ilginç bir tanımlama yaptı. Görmüş, Taraf gazetesindeki yazısında gazetecilerin "gönüllü dezenformasyon yazıcılığı"nı  kaleme aldı.

İşte Görmüş'ün de "kendini inkâr eden iki kelimeden oluşmuş saçma bir kavram gibi duruyor" dediği  "gönüllü dezenformasyon" kavramının açılımı:

"Dezenformasyon değil, "gönüllü" dezenformasyon. Biliyorsunuz, haber kaynaklarının kendi kişisel, kurumsal, zümresel, ideolojik menfaatleri doğrultusunda gazetecileri aldatmalarına, onları yalan- gerçek dışı enformasyonla donatmalarına gazetecilikte dezenformasyon deniyor.

Gazeteci, bu yalana inanır da o enformasyonu haberleştirirse, ortaya çıkan şeye de "yalan ya da gerçek dışı haber" diyoruz.

Dezenformasyon buysa, "gönüllü dezenformasyon", haklısınız, kendi kendini inkâr eden iki kelimeden oluşmuş saçma bir kavram gibi duruyor, öyle ya, dezenformasyon bir "aldatma-aldatılma" ilişkisini ima ediyor ise, gönüllü dezenformasyon, gazetecilerin "gönüllü aldanan" pozisyonuna işaret etmekle, ilk bakışta gerçekten de saçma bir sadâ eriyor. Fakat değil; en azından bizim gazeteciliğimiz için değil...

Peki, neden bir gazeteci, kendisine iletilen "bilgi ve belge"nin gerçeği yansıtmadığını bilmesine; ya da en azından gerçekdışı ya da yalan olduğu konusunda çok ciddi şüpheler taşımasına rağmen onu yine de haberleştirir?
Çünkü gazetecimiz "militan"dır; çünkü sözde haber kaynağının kendisine ilettiği sözde bilgi ve belgeler, haber kaynağı ile gazetecinin ortaklaşa paylaştıkları "mücadele"nin taleplerine uygundur.

Fatih Altayh'nın kimbilir hangi hesapla şimdi "Tantan Efendi acaba bu gördüğü yanıp bitmiş insanlar ve onlarca ölüyü düşünüp biraz olsun 'üzüntü' duyuyor mudur?" makamından gitmesi sizi yanıltmasın... Operasyonun ertesi günü, yani onlarca mahkûmun öldürüldüğünün belli olmasından sonra, "Devlet belki de yıllar önce yapması gerekeni yaptı. Cezaevlerine girdi" diye yazan da kendisiydi (Hürriyet, 20 Aralık 2000).

Alper Görmüş'ün Taraf gazetesinde yazdığı Medya İronik köşesinin tamamını okuyabilirsiniz.
ÇOK OKUNANLAR