'Gezi’den sonra hepimiz değiştik'
Derviş Şentekin yeni kitabıyla okurlarla buluştu. Akıl ve silahın savaşını konu alan Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum, en az ilk kitabı Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi kadar ilgi çekeceğe benziyor. Sayım Çınar, Derviş Şe
Derviş Şentekin yeni kitabıyla okurlarla buluştu. Akıl ve silahın savaşını konu alan Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum, en az ilk kitabı Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi kadar ilgi çekeceğe benziyor. Sayım Çınar, Derviş Şentekin’le yeni romanını, Gezi sonrası edebiyatı, Radikal Kitap’ı ve hayatı konuştu.
Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum ilk kitabınız Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi'nin devamı diyebilir miyiz?
Bir yandan devamı, bir yandan da bağımsız okunulabilecek bir kitap.
Ana karakterin ismini vermiyorsun. Polisiyede çok yapılmayan bir tercih bu...
Dünyada da Türkiye’de de polisiyede genellikle bir kahraman vardır ve o kahraman üzerinden ilerler macera. Jo Nesbo'nun Harry Hole'ü ya da Başkomiser Nevzat, Behzat Ç. örneğin. Ben tam aksine isimsiz olsun istedim kahramanım.
Selim İleri ve Dickens’dan alıntılarla açılıyor kitap, neden özellikle bu isimler?
Birbirini çok tamamlayan ifadeler kullanmışlar, bunun için kullandım. Yüz küsur yıl önce Dickens’ın söylediğini, 100 yıl sonra Selim İleri tamamlıyor.
Yalnızca isimler değişiyor, söylenenler, duygular değişmiyor demek ki.
“POLİSİYENİN DE BİR SATRANÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
Kahramanın Dünya Gençler Şampiyonu olmuş bir adam... Hamleler önemli...
Polisiye demek satranç oynamaktır aynı zamanda. Bir yanda Dünya Gençler Satranç Şampiyonu olmuş bir adam diğer tarafta usta bir katil. Bu katil, sıradan bir katil değil, derin devletin kullandığı bir katil; “akıl ile silah karşı karşıya gelince ne olur”un peşine düşmüştüm ilk romanda. İlkinde silah kazanmış gibiydi.
“AKIL DONANIMLA DESTEKLENMEZSE TEK BAŞINA İŞE YARAMAZ”
Bu metinleri nasıl bir ortamda, nasıl bir bilinçle yazıyorsun?
Bir yandan Türkiye tarihine bakıyorum, 1970 sonrasına özellikle. Bazı parçaları biliriz ama nereye koyacağımızı bilmeyiz. Hem yazarken, hem okurken bunu düşündüm.
Karakterlerin çok hayattan, çok da soğukkanlı.
Karakterler hayatın çok içinden haklısın. İlk romanda eline silah almıyordu, bunda ise bir kez alıyor ve tek el ateş ediyor. Kahramanımız şunu biliyor: akıl donanımla desteklenmezse tek başına bir işe yaramaz.
Bir yandan sevgi, mutluluk anlarında aydınlık oluyor karakter, senden çok iz olduğunu düşünüyorum.
Duygusal bölümlerde evet benden bir şeyler taşıyor. Annem babamla ilişkim, kızımla, sevdiğim kadınla olan ilişkimle benzerlikler var. Şunu unutmayalım: Çok güzel bir ülke ve çok güzel bir zamanda yaşıyoruz; ancak muktedirler mutlu yaşama izin vermiyor. Bu isteğimizi sağlaması gereken iktidarlar karşı çıkıyor bize. En son da bunu Gezi’de yaşadık. Muktedirlere, “Hayatıma karışma” dedi milyonlarca genç. Benim romanımda anlattığım da bu işte.
“BİR YÖNÜYLE BİR İSYAN ROMANI KALEME ALDIM”
Her iki kitapta da göndermeler var. Kimlerden etkilendin?
“Güneş altında söylenmemiş söz yok”, derler. Kimimiz Suç ve Ceza’yı baştan yazıyoruz, kimimiz Yeraltından Notlar’ı. Bu noktada Dostoyevski’den de etkilendim, Ahmet Ümit’ten de. Leo Malet de etkiledi beni Raymond Chandler da...
Romanlarında şiddet çok öne çıkan bir şey değil... Ama anlattığın şeyler şiddet yüklü...
Ne yazık ki ortaçağ gibi yaşıyoruz. Suçun işlenişi de, cezası da tuhaf. Adaleti kendimiz sağlamaya çalışıyoruz. Şiddet hep devlet eliyle işlenmiştir ülkemizde. Maraş ve Çorum olaylarına bakalım ya da Uğur Mumcu’nun katledilmesine daha dün öldürülen Hrant Dink’e. 1 Mayıs 1977 orada öylece duruyor. Hepsi birer toplumsal travma ve bu travmalar hep devlet eliyle oldu.
“TEHCİR EDİLMİŞ ERMENİ'NİN ACISINI DUYMAMAK MÜMKÜN MÜ?”
Başbakan 1915 ile ilgili önemli açıklamalar yaptı, nasıl değerlendiriyorsun?
On beş yıl önce düşmanımız Yunanistan’dı. Abdi İpekçi yıllarını verdi bu konuya ve “iki toplumu” barıştırdı. Her iki devletin yöneticilerine de düşman lazımdı o nedenle de ne olsa “Rumlar yaptı” deniliyordu. Ermeni halkıyla da bir sorunumuz olamaz. Tehcir edilmiş Ermeni’nin acısını duymamak mümkün mü? Anadolu’dan komşusu açken kendisi tok yatamayan bir toplumdan söz ediyoruz.
Romanındaki karakterleri dönüştürüyorsun sürekli, geliştiriyorsun. Bu dönüştürme hikayelerini kurarken nelerden besleniyorsun?
Son otuz-kırk yıllık Türkiye tarih çok etkiledi beni; hepimiz değiştik, dönüştük. İlk romanım karamsardı, ikincisi için de aynı şeyi düşünüyordum. Gezi’den sonra fikrim değişti; daha iyimser bakıyorum dünyaya. Gezi’den sonra hepimiz değiştik.
Bizde Derin Devlet neden daha etkili?
Hukuk yoksa hiçbir şey olmaz. Hukuk uygulanmak zorunda. İtalya ne zaman derin devletten kurtuldu? Hukuku yücelttiği zaman. Sen hukuku yüceltmezsen şansın yoktur. Derin devlet hep devreye girer.
40’lı yaşlarda art arda iki roman yayımladın. Uzun süredir yazıyorsun oysa, neden bu yaşları bekledin?
Ben titiz bir adamım, on dört yaşımdan beri yazıyorum. Şiir, öykü, roman yazdım. Yazdığım her şeyi de yayımlamak istemedim. Romanı ‘oldu’ dediğim için yayınladım.
Türkiye’de kendine yakın bulduğun yazarlar kimlerdir?
Çok iyi yazarlar var. Ahmet Ümit, Murat Uyurkulak, Emrah Serbes, Murat Menteş, Alper Canıgüz, Hakan Bıçakçı, Behçet Çelik, küçük İskender ilk elden aklıma gelenler; onlarca isim sayabilirim elbette.
Yayınevinde kitabını okuyan editörün neler hissetti?
Türkiye’nin en önemli editörlerinden İlknur Özdemir okudu ve sevdi her iki kitabı da. Her iki romanımda da o vardı. Benim için büyük bir şans...
Hep mücadeleyi savunuyorsun. Büyüyen bir ülkeymiş gibi davranılıyor, yoksul bunca insan varken...
Zengin bir ülkeyiz ama eşit paylaşmıyoruz, bunu görmek gerek. Milli gelir 10 bin dolar deniyor. Sürekli yalanlar söylüyorlar bize. Zenginlikten eşit yararlanmıyoruz. Bunun için bunca insan açlık sınırında.
“BURCU AKTAŞ GELECEĞİN EN ÖNEMLİ YAZARLARINDAN BİRİ OLACAK”Radikal Kitap 13 yaşında. 8 yıldır oradasın. 12 yldır Radikal’desin. Ne söylemek istersin?
Çok sevilen bir kitap eki Radikal Kitap. En butik yayınevine de, ayda yirmi beş kitap yayımlayana da eşit mesafede durdum. Bütün yayıncılar sever, okurlar biriktirir, şu sayım eksik sizde var mı diyen olur. Kitap eki gibi ama dergi aslında Radikal Kitap. Cem Erciyes ve Burcu Aktaş’la birlikte hazırlıyorduk şimdi iki arkadaşımız daha katıldı bize: Hamdi Işıt ve Beste Sezen Ateşpare. Giderek büyüyoruz.
Ortağınız Burcu Aktaş da bir yazar aynı zamanda...
Burcu inanılmaz bir editör ve geleceğin çocuk kitabı yazarı. Çocuk edebiyatını başka bir yere taşıyacaktır. Dokuz yıldır birlikteyiz ve birbirimizi çok güzel tamamladık tüm bu süreçte.