POLEMİK

Gerçekten Fazıl Say'ın asıl derdi ne?

Orhan Gencebay, Müslüm Gürses ve Sezen Aksu için ağır sözler sarfeden Fazıl Say'ın asıl derdi ne? Cüneyt Özdemir, ünlü müzisyenin asıl gündemini sorguladı...

Gerçekten Fazıl Say'ın asıl derdi ne?
GAZETECİLER.COM
Müzisyen Fazıl Say'ın Twitter'daki mesajları üstünden başlayan tartışma Fatih Altyalı'dan sonra Cüneyt Özdemir'in de köşesinde gündeme geldi. Say'ın Orhan Gencebay, Müslüm Gürses ve Sezen Aksu için çok ağır ifadeler kullandığı tweet'leri mercek altına alan Cüneyt Özdemir, ünlü müzisyenin bu tepkisinin perde arkasında hangi motivasyonun yattığını sorguladı.

Fazıl Say'ın tek derdinin haber olmak, gündeme gelmek olduğunu savunan Radikal yazarı, "dehamızın asıl meselesi arabesk marabesk değil" dedi. Say'ın "Postmodern liboş arabesk yavşakları" şeklindekli sözlerini yazısının başlığı yapan Özdemir şöyle yazdı:

Başlıkta okuduğunuz bu veciz sözler bana ait değil. Ama sanırım siz zaten anlıyorsunuz artık kim tarafından söylenebileceğini! Yahu bizim bilmediğimiz bir yerde hâlâ arabesk albümleri mi çıkartılıyor? Ya da büyük arabesk halk konserleri var da medya mı görmezden geliyor? Yoksa televizyon kanallarında bir arabesk kuşatması yaşanıyor da biz mi hep yanlış kanalı seçiyoruz?
Yooo, hayır... Arabesk dönemi 70'lerin ortasında köyden kente göç dalgası ile başladı, yaşandı ve bitti. Albümler satacağı kadar sattı, araştırmalar yapıldı, televizyon programlarında tartışıldı ve rafa kaldırıldı. Müslüm Gürses artık arabesk söylemiyor. Hatta arabeskin karikatürüne dönüştü. Öyle ki bir ara oyuncak olduğu entelektüellerin ve reklam dünyasının elinden kendini zor kurtardı. Orhan Gencebay'ı ben artık sevgili eşiyle beraber sadece balıkçı lokantalarında sessiz sedasız yemek yerken görüyorum. Ferdi Tayfur deseniz köşesine çekildi. Küçük Emrah deseniz büyüdü, neredeyse holding sahibi oldu.
Peki, bu Fazıl Say hâlâ bu arabeskçilerden ne istiyor? Neden Türk insanının yıllarca bağrına bastığı, omuzlarında taşıdığı, saydığı sevdiği bu insanlara durup dururken adlarıyla sanlarıyla sövüp duruyor. Dün bu duruma Habertürk'te Fatih Altaylı da dikkat çekip "Yeter artık" diyordu. Oysa yetmez, görün bakın Fazıl Say'a yetmeyecek de... Zira dehamızın asıl meselesi arabesk marabesk değil. En son ne zaman Fazıl Say'ı gazete sayfalarında gördüğünüzü hatırlıyor musunuz? Kendisiyle tartışan bir kadına (ne kadar tahrik edilmiş olursa olsun) küfredip, viski bardağı fırlatıp sonra da bununla övünüyordu. Tabii dehamızın övünmesi yetmez, bir de böylesine düpedüz kadına karşı şiddet girişimini bile "Klasik müzikçidir, ne yapsa yeridir" diye övenler, hoşgörenler ve hâlâ bu adama kol kanat gerenler vardı. (Maço kafa, maço mermer!) Dehamızın asıl meselesi, bedeli ne olursa olsun haber olmak.
Modern tıbbın 'magazinel ün hastalığı' olarak andığı, tedavisi çok zor bir virüs insana bir kez musallat olunca, ister deha olmuşsun ister magazin gülü, ne kadar rezil olsan fayda etmiyor.
'Kişisel mutsuzlukla' yayılan bu virüs, insanın içine bir kez girdi mi çıkartması kolay da değil.
İsviçreli bilim adamları yıllardır bu hastalığın tedavisini bulmaya çabalıyor! Yani biz daha çooook skandal göreceğiz, bunlar daha hiç.


ÇOK OKUNANLAR