GÜNDEM

Genelkurmay'ın ışıklarını hayalen yakan gizli el bu sefer kimin?

Eskiden darbe söylentisinin "Genelkurmay'ın ışıkları yanıyor" parolasıyla çıkarıldığını belirten Karar yazarı Akif Beki, ne zaman darbe beklentisi yükselse, Ankara gazetecilerinin Genelkurmay'ın önünde turlayarak ışıkları yokladıklarını söyledi.

Pınar Erden
Pınar Erden[email protected]
Genelkurmay'ın ışıklarını hayalen yakan gizli el bu sefer kimin?

Birkaç gündür darbe spekülasyonudur tutturulmuş gidiyor... Karar yazarı Akif Beki de bu konuya ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Geçmişte darbe söylentisinin "Genelkurmay'ın ışıkları yanıyor" parolasıyla çıkarılırdığını ifade eden Beki, bunun  toplumu ve siyaseti şekillendirmek amacıyla askeri vesayetin kullandığı bir psikolojik harekat silahı olduğunu belirtti ve " Peki Genelkurmay'ın ışıklarını hayalen yakan gizli el, bu sefer kimin? " diye sordu.

Genelkurmay'ın ışıklarını kim yaktı?

Eskiden darbe şayiası, "Genelkurmay'ın ışıkları yanıyor" parolasıyla çıkarılırdı.

Karargahta fazla mesaiye kalınması, darbe hazırlığı yapıldığına, tehlikenin hızla yaklaştığına, üç vakte kapıya dayanacağına alamet sayılırdı.

Hatta ne zaman darbe beklentisi yükselse, Ankara gazetecileri, Genelkurmay'ın önünde turlayarak ışıkları yoklardı: Yanıyor mu, yanmıyor mu?

Bunu bilen 12 Eylülcüler, darbenin gelişini çaktırmamak için ön cephe ışıklarını açık tutmamışlardı. Onun yerine, Genelkurmay'ın arka odalarında gece mesaisine kalmışlardı.

28 Şubat askeriyesi ise tam tersi bir taktik izlemişti. Kışladan çıkıp yönetime fiilen el koymadan, sadece korkutarak siyasete müdahale etmek istiyorlardı. Onun için de yapmayacakları darbeyi yapmaya hazırlanıyorlarmış gibi gösterdiler, bazı geceler ışıkları kasten açık bıraktılar. Tamamen psikolojik harp yöntemiyle sonuç almaya odaklanmışlardı. Lafı bile yetecek şekilde...

15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte ise ışıkların kapalı mı, açık mı olduğu mevzubahis bile değil. Çünkü Genelkurmay'da planlanmadı.

Dolayısıyla...

"Genelkurmay'ın ışıkları yanıyor" korkutmacası, toplumu ve siyaseti şekillendirmek amacıyla askeri vesayetin kullandığı bir psikolojik harekat silahıydı. Toplum ve siyaset mühendisliği operasyonlarında, bu yolla korkuya dağları bekletmekten az yararlanmadılar.

Birkaç gündür yine bir darbe spekülasyonudur tutturulmuş gidiyor. Kaynak, iktidar medyası ve taraftarları.

FETÖ darbe girişimine katılmayan, direnişe içeriden destek vererek başarısızlığa uğratılıp bastırılmasında rol oynayan 'ululsalcı'lar, bu kez darbeye hazırlanıyormuş. Eli kulağındaymış, durum ciddiymiş...

'Hoppala, nereden çıktı şu şimdi bu evham' derseniz...

'Laikçi ve Kemalist subaylar'ın rahatsız olduğu bilgisi, iki dengesiz abuzambakın içine doğmuş. Elde başka ne bir dayanak, ne belirti var.

Ama kendi sezgisel gelgitlerine o kadar güveniyorlar ki böyle hassas bir konuda toplumu ve siyaseti, asılsız korku ve paniğe sevk etmekten çekinmiyor, desteksiz sallıyorlar.

Genelkurmay'ın sönük ışıklarını yanıyor göstermeye dönük bir gayretten ne umuyor olabilirler, ne geçecek ki ellerine?

Niyeti gerçekten darbe yapmak olanlar değil, yapacakmış gibi korku salıp psikolojik savaş taktiğiyle netice almak isteyenler darbe dedikodusu çıkarırdı eskiden.

Darbe sanrısını tetiklemeye, 'zinde kuvvetler geliyor' fantasmasını ateşlemeye ise bir "Genelkurmay'ın ışıkları bütün gece yandı" palavrası bile kafi gelirdi. Telaşı hemen alırdı kamuoyunu...

Peki Genelkurmay'ın ışıklarını hayalen yakan gizli el, bu sefer kimin?

Onu bulun, psikolojik harbi kimin başlatıp yürüttüğünü de bulursunuz.

Ya da belki darbe haberciliğine soyunan iki telaşe müdürü abuzambakın vesvese yayma işgüzarlığından ibarettir.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar