ANALİZ

Gelecekte, yaptığı muhbirlikten torunları utanacak...

Aynı Özgürel dün gece ekran deneyimi olduğu için vizöre bakarak (Bir bakıma gözlerimizin içine bakarak) zekâlarımızla alay etmek istedi…

Gelecekte, yaptığı muhbirlikten torunları utanacak...

ADNAN BERK OKAN

Mutlaka aynı "öfkelendiren duygu" sizde de vardır…

Nedir o "öfkelendiren duygu"?..

“Geri zekâlı yerine konmak... Zekânızla alay edilmesi…”

Meselâ birisi beni müthiş bir zekâ oyunuyla aldatsa kırılmam…

Hatta…

Kanunlar bile öylesi aldatmaya cevaz veriyor…

Aldatılmayı bir insanın saffetinden faydalanmak olarak tanımlıyor…

Sizi bilemem ama ben aldatılsam bunu itiraf edemem…

“Aldatılmışım” diyemem…

Neden diyemem?..

Yahu işimden dolayı elbette…

Hem her gün ahkâm keseceğim…

Hem “çokbilmiş” pozlarında “kanaat önderiyim” mealinde havalar atacağım…

Hem de sonra ortaya çıkacak:

“Aldatılmışım” diyeceğim…

“Aldatıldım” da değil…

“Aldatılmışım”…

Rahmetli babacığımın en çok kızdığı şeylerden biri ve hatta belki de birincisi; ben ve kardeşlerimin “aldatılmışız” diye bahane üretmemizdi…

“Aldatılmaycaanız be yaa” derdi azarlayarak…

“Aldatılmaycaanız…”

Bana ayrıca bir de küfürlü bir gerekçe gösterirdi aldatılmama bahane üretince…

“Gözlerin şeye mi bakıyodu?.. Açacan gözlerni aldatılmaycan…”


Hayatım boyunca hiç aldatılmadım…

“İkna” olmuş olabilirim…

İkna eden biri ütmüş de olabilir beni…

Ama bu onun yüksek zekâsına ve ikna yeteneğine işaret eder…

Benden üstün zekâ karşısında yapacağım tek eylem ona saygı duymaktır…

Dün gece de Aykırı Sorular’da dinlediğim Avni Özgürel çok uğraştı ben ve benim gibileri aldatmak için…

Başkalarını bilmem ama ben kanmadım…

Yemedim…

Zekâmla alay etmek istediğinin farkına vardım; ben onun zekâsıyla alay ettim ekran karşısında…

Özgürel’in yazılarını takip edenler hatırlayacaklardır…

Geçenlerde Radikal’de yayımlanan bir yazısında patronu Aydın Doğan’a alenen ve isim vermeden açık bir mektup yazdı…

Mektubunda mealen, “muhalif yazarlar başına iş açacak Patron kov şunları… İktidarla kavga olmaz… Onlar yapıyor kavgayı ama batan sen olacaksın” dediğini ben ve benim gibi onlarca meslektaşım anladık ve ayıpladık kendisini…


Yemedik elbette…

Aynı Özgürel dün gece ekran deneyimi olduğu için vizöre bakarak (Bir bakıma gözlerimizin içine bakarak) zekâlarımızla alay etmek istedi…

Yazısından bazı bölümler okudu kıvırmak için…

Yemedik elbette…

İşin ilginci, inkâr ederken zaten küçük olan gözleri neredeyse bir beyaz noktaya dönüştü…

Bunun ne demek olduğu psikologlar çok iyi bilirler…

Yani…

Enver Aysever nezaketinden pek üstelemedi ama o da bilsin ki yemedik…

Avni Özgürel medya arşivlerine; iktidara yalakalık etmeyen, eleştirme hakkını kullanan meslektaşlarını patrona şikâyet ederek mealen “kov şunları patron!” diyen bir gazeteci olarak geçti…

Bunu silmesi mümkün değil…

Gelecekte arşivleri tarayan torunları dedelerinin kötü bir “muhbir” olduğunu görüp büyük ihtimalle utanacaklar…

[email protected]
ÇOK OKUNANLAR