Geleceğin en zengin kişi ve kurumları kimler olacak?..
Zenginlik daha çok yemek, en pahalı giysilere, otomobillere, uçaklara sahip olmak, daha lüks yaşamak, daha çok ve çeşitli partnerlerle seks yapmak....
ADNAN BERK OKAN
Sevgili dostum rakısından bir yudum çekti…
Hemen yanı başımızda akmakta olan azmakta yüzen kazlara birkaç parça ekmek fırlatıp attıktan sonra, “sanayi devrimi işte böyle bir şey” dedi…
Peki…
Nereden icap etti de öyle bir “hüküm” cümlesi kurdu?..
İnternethaber’in televizyon reklâmlarından, kurumsal başarısından ve yaptığı objektif gazetecilikten; haliyle İnternethaber’in kurucusu ve sahibi Hadi Özışık kardeşimizden söz ediyorduk…
Derken söz dönüp dolaşıp iletişim teknolojisindeki gelişmeye gelmişti.
“İletişim teknolojisindeki bu hızlı değişimi sanayi devrimine mi bağlıyorsun?” diye sordum…
“Ya ne?..” diye alaylı bir şekilde baktı yüzüme…
Teknolojiyi neyle üretiyordu gelişmiş ülkeler?..
Tabii ki sahip oldukları sanayileriyle…
İtiraz ettim…
“Hayır” dedim… “Meselâ Microsoft'un, Oracle'ın sanayiyle hiç ilgisi yok ama muazzam bir bilgi üretim kapasitesi var… Yani, iletişim teknolojisi başlı başına ayrı bir devrim ve onu sanayi değil bilgi üretiyor…”
Evet ey güzel insanlar!..
İletişim teknolojisi bir devrimdi ve sanayi devrimiyle asla ilişkisi bile yoktu…
Sanayi tesislerinde üretiliyor olabilirdi elbette…
Yani tabii ki cep telefonları, Iphonelar Ipadler fabrikalarda üretiliyorlardı…
Ama…
Bu, onların sanayi devriminin ürünleri olduğunun kanıtı değildi…
Bu, bütün bunların teknoloji devriminin sonucu olduğunun göstergesiydi…
Tabii ki bir otomobil ve hatta bir dondurma sanayi ürünü sayılırdı…
Ama…
Bunlar bir defalık tüketimlerdi…
Otomobil sizindi ve hep aynı amaçla kullanıyordunuz…
Biniyor gidiyordunuz…
Dondurmayı da ambalajından çıkarıp yalıyor ve bitiriyordunuz…
Oysa bilgi öyle değildi…
Bilgiyi dilediğiniz zaman ve dilediğiniz farklı amaçlar için kullanıyordunuz ve buna rağmen tüketemiyordunuz…
Kullanmakla biten bir ürün değildi bilgi…
Başka başka teknolojilerin üretiminde veya başka başka üretimlerde onu farklı konumlarda kullanabiliyordunuz…
Ve…
Buna rağmen tükenmiyordu…
Şöyle de söyleyebiliriz…
Dondurma gözle görünür…
Belirli bir ölçüsü vardır…
Ve…
Yersiniz biter…
Oysa bilgi öyle mi?..
Ne kadar kullanırsanız kullanın bitmez…
Gözünüzle göremezsiniz…
Dokunmak isteseniz dokunamaz; koklamak isteseniz kokusunu alamazsınız…
Tadı falan da yoktur…
Hislerinizle varlığından haberdar olmanız mümkün değildir…
Ve elbette ölçüsüzdür…
“Bana bir tane, bir ton, milyon ton bilgi ver” diyemezsiniz…
Yani…
Bu yeniçağa işte bu nedenle artık “Sanayi Devrimi Çağı” diyemezsiniz…
İçinde bulunduğumuz çağ daha uzunca bir süre “Bilgi Çağı” olarak varlığını sürdürecektir…
Bilgiye sahip olanlar kazanacak; o bilgiyi satın almak isteyenler bedel ödeyeceklerdir…
Bilgiye sahip olmadan zengin olunamayacak; bilgiye sahip olmadan refaha ulaşılamayacaktır…
Zenginlik daha çok yemek, en pahalı giysilere, otomobillere, uçaklara sahip olmak, daha lüks yaşamak, daha çok ve çeşitli partnerlerle seks yapmak, daha aktif olmak, daha çok gezip tozmak, daha çok dans edip eğlenmek değildir…
Dileyen biri bütün bunları hayvanlara da yaptırabilir…
Onları da en pahalı gıdalarla besleyebilir, üzerlerine en ünlü terzilerin elinden çıkmış elbiseler ısmarlayabilir…
Onları en büyük uçaklarda dolaştırabilir…
Daha çok ve çeşitli partnerlerle seks yaptırabilir…
Devasa meydanlarda diledikleri kadar tepinmelerine olanak yaratabilir…
Ama…
Onları bilgi sahibi yapamaz…
Onların sanattan zevk almalarını sağlayamaz…
Ey güzel insanlar!..
Canınız çektiği anda en kral peyniri size en uzak ve fakat en gelişmiş şarküteriden satın alabilirsiniz…
Hatta dünyanın en pahalı ve en orijinal giysilerini bile dünyanın diğer ucundan ısmarlar getirtebilirsiniz…
Bir dergide muhteşem bir saat mi gördünüz?..
Paradan haber verin siz?..
Hemen sipariş edebilir (Ya da sizi taparcasına seven bir işadamına bu görevi verebilirsiniz ama tabii ki en azından Bakan olmanız şart), gümrüğü de ödemek kaydıyla o saatin tek sahibi siz olabilirsiniz…
Ama…
Bütün bunlar hep belirli bir zaman dilimi içinde olabilecek şeylerdir…
Oysa bilgiye ulaşmak artık çok kolay…
Öyle kalkıp kütüphanenize gitmek, aradığınız bilgiyi içeren ansiklopediyi bulup sayfaları çevirmek de yok…
Anında…
Arama motorlarından birine girip aradığınız bilgiyi kısaca yazın yeter…
Birkaç saniye içinde önünüzdeki ekranda devasa bir kütüphane açılacak ve aradığınız bilgiyi hemen alıp tüketeceksiniz…
Tabii ki bitiremeyeceksiniz ve böylece aynı bilgiyi başkalarının da kullanmasının önüne geçemeyeceksiniz…
Oysa bilgi dışında üretilen her şeyin sadece sizin olmasını…
Sadece tarafınızdan tüketilmesini sağlamak gibi bir imkânınız var…
Hâsılı…
Geleceğin en zengin kişi ve kurumları, doğru ve birbirleriyle uyumlu bilgiye sahip olanlardır…
Geleceğin en etkin işadamları, zenginleri otomobil veya silah üreticileri değil, iletişim/bilgi teknolojisinde çalışan kişi ve kurumlar olacaktır…
Örnek mi?...
Microsoft’un sahibi Bill Gates ile Oracle’ın sahibi Larry Ellison…
Dünyanın en zengin ilk beş kişisinden ikisi…
Ve henüz iletişim sektörü çelik sektörüne, büyük mağazalara ve enerji gibi sektörlere rağmen çok yeni…
Siz bu sektörün patronlarını bir de on yıl sonra görün…
İlk sıralar sadece onların olacaktır…
Bu bir kehanet falan da değildir…