Gazeteciye saldırmak mesleki aletlerini gaspetmek moda oldu!
Hıncal Uluç, Tuba Büyüküstün ve sevgilisinin fotoğraflarını çeken iki gazetecinin fotoğraf makinalarını gasp ettirmesine isyan etti... Başsavcıya açık çağrı yaptı...
Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, Cesur ve Güzel dizisinin başrol oyuncusu Tuba Büyüküstün'ün sevgilisiyle fotoğraflarını çeken gazetecilere yönelik silahlı gaspa sert tepki gösterip İstanbul cumhuriyet Başsavcısı'na açık mektup yazdı...
"Bu işin boku çıktı" diyen Hıncal Uluç, Tuba Büyüküstün için "Mekan sahibinin manitası küçük hanım" derken, genç sevgilisi Umut Evirgen'e de "O paparazziler sayesinde adını duyuran, onlar sayesinde popüler olan, onların çektiği fotoğraflarla, ününe ün katıp milyonlar kazanan mekâncı hazret" dedi.. Ve ikisine de birden "nitelikli gasp" suçundan 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istedi...
NASIL OLSA YAPTIKLARI YANLARINA KAR KALIYOR...
"Günümüzde, gazetecilere saldırmak, tehdit etmek, ellerinden mesleki aletlerini almak moda oldu" diyen Hıncal Uluç, şöyle devam etti:
"O gazeteciler sayesinde üne kavuştuklarını unutan "Ünlü(!)"ler, anında eyleme geçiyorlar.. Çünkü ne yapsalar yanlarına kâr kalacağını biliyorlar.. Bugüne dek, takibe uğrayan tek kişi oldu mu?. Ama bu defa ipin ucu kaçtı. İşin işine tabanca çekmek de girdi.."
İşte Hıncal Uluç'un o yazısı:
15 YIL İSTİYORUM CUMHURİYET SAVCIM
Yani bu işin şeyi çıktı.. Nesi mi?. Hani "B" ile başlar, üç harfli, dışkının argosu var ya... Aynen o'su!.
Herkese ama herkese ve de İstanbul'un en popüler sahil yoluna açık bir mekânda oturan bir küçük hanımın resmini çekmiş, Takvim ve Hürriyet Foto muhabirleri..
Vay sen misin çeken?.
Meğer o küçük hanım, mekân sahibinin manitasıymış. Resminin çekilmesini istemezmiş..
O paparazziler sayesinde adını duyuran, onlar sayesinde popüler olan, onların çektiği fotoğraflarla, ününe ün katıp milyonlar kazanan mekâncı hazret bir işaret vermiş.. İki koruma, muhabirlerin peşine düşmüş..
"Verin o fotoğrafları" demişler. Vermemiş tabii, bizim çocuklar, haklı olarak..
Bu defa tabanca çekip, çocukların beynine dayamışlar ve ikisinin de makinelerini alıp gitmişler..
Bakın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı..
İfade özgürlüğü, Anayasa, tehdit, falan filan demiyorum..
Ortada Türk Ceza Yasası'nın 148, 149 ve 150'nci maddelerinde yazılı "Nitelikli Gasp" suçu var..
"Nitelikli Gasp birden fazla kişinin, silahla, bir başkasına ait taşınır malı alıp gitmesi" diye tarif edilir yasada..
İki kişinin silah çekip, gazetecilerin beynine dayayarak fotoğraf makinelerini alıp gitmeleri, bu suçun tüm unsurlarını içerir.
Ayni maddeler, bu suçun cezasını da yazarlar..
"12 yıldan 15 yıla kadar hapis!."
Günümüzde, gazetecilere saldırmak, tehdit etmek, ellerinden mesleki aletlerini almak moda oldu.
O gazeteciler sayesinde üne kavuştuklarını unutan "Ünlü(!)"ler, anında eyleme geçiyorlar.. Çünkü ne yapsalar yanlarına kâr kalacağını biliyorlar..
Bugüne dek, takibe uğrayan tek kişi oldu mu?.
Ama bu defa ipin ucu kaçtı. İşin işine tabanca çekmek de girdi..
O gazeteci kardeşlerim dava açarlar mı bilmem?. İşin içine kim bilir kimler girer, dava açmamaları, açtılarsa geri almaları da istenir.
Ama silahlı gasp kamu suçudur Sayın Savcım. Yani dava açmak, öncelikle size düşer..
Bu davayı açmanız, her biri için 12-15 yıl hapis istemeniz gerekiyor.
"Gidin o makineleri alıp gelin" emri verenin durumu da ayrı tabii.
Gözünün üstünde kaşı olan gazetecilerin her ihtimale karşı göz altına alındığı günlerde, bu "Tabancalı zorbalar" ellerini kollarını sallayıp gezecekler, ordan geçerken içeri dikkatli bakanlara da silah gösterecekler mi?.
Gelişmeleri yakından izleyeceğim, İstanbul Cumhuriyet Başsavcım!.
Meslek adınızın önünde niçin "Cumhuriyet" yazdığını sakın unutmayın!.