Gazetecilerden Gelecek Partili Taha Ün'ün gözaltına alınmasına tepki
Gelecek Partili Taha Ün'ün gözaltına alındı. Ün'ün aslında hiç yapılmayan bir suç duyurusu gerekçe gösterilerek gözaltına alındığı ortaya çıktı. Bazı gazeteciler konuyu sosyal medya hesaplarında eleştirirken, Yıldıray Oğur ve Nihal Bengisu Karaca bugünkü köşelerine taşıdı.
Gelecek Partili Taha Ün, dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda aslında olmayan bir suç duyurusu gerekçesiyle gözaltına alındığını duyurdu. Yaşadığı süreci Twitter hesabından takipçileriyle paylaşan Taha Ün, Memur-Sen'in kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduğuna ilişkin bilgi verildiğini ifade etti. Fakat kısa Memur-Sen de Twitter hesabından paylaşımda bulunarak aslında böyle bir suç duyurusunun olmadığını söyledi. Taha Ün, serbest bırakılmasının ardından "Hakkımda olmayan bir suç duyurusunu evvela varmış gibi işleme koyan, ardından da başkasının işlediği bir suçu bana mal ederek hakkımda yakalama ve ev araması kararı veren adli merciler hakkında; kaçma şüphem olmamasına rağmen ailemin önünde bana kelepçe takan, corona şartlarında hiçbir sosyal mesafe ve hijyen kurallarına riayet etmeksizin aldığı bu sözde “tedbiri” uygulayan kolluk kuvvetleri hakkında suç duyurusunda bulunacağım" dedi.
bugün yaşanan hukuk skandalına ilişkin detaylı açıklamam ektedir. telefon açan, mesaj atan, desteğini ifade eden herkese şükranlarımı sunarım. korkutma ve sindirme çabalarının bizi yolumuzdan döndüremeyeceğini başta bu oyunu tezgahlayan pelikan çetesi olmak üzere herkes bilmeli pic.twitter.com/bqQUQQ2qkL
— Sağlam İrade (@tahaun) September 18, 2020
GAZETECİLERDEN TEPKİ
Gözaltına bazı gazeteciler Twitter hesapları üzerinden tepki gösterirken, Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur ve Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca konuyu bugünkü köşelerine taşıdı.
Vahim bir durum...
— Kemal Öztürk (@kemalozturk2020) September 19, 2020
Bilerek yapılmışsa çok büyük bir yanlış yola girilmiş demektir.
Hatayla yapılmışsa, @adalet_bakanlik ve @TC_icisleri gibi iki önemli bakanlık yetkilileri yanlış ismi gözaltına alıp, sorguya çektiler.
Her iki durum da vahim.
Hükümetten bir açıklama bekleniyor https://t.co/OzqU30mkR6
Sahte isimli biri Taha Ün’e ve Memur-Sen’e hakaret içeren tweet atmış. Emniyet, hakareti Taha Ün etmiş gibi dosya hazırlamış. Ailesinin gözü önünde kelepçe takılmış. Baştan sona “garabet” diyeceğim ama içimden gelmiyor. Artık yeni normalimiz bu. https://t.co/rn66qR0i8J
— Cihat Arpacık (@ArpacikCihat) September 18, 2020
Böylesi ancak filmlerde, hem de komedi filmlerinde yaşanır. MEMUR-SEN başka biri hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Polis @tahaun 'ün evini basmış. Böyle bir saçmalık olabilir mi Allah aşkına? https://t.co/sa79uP61kT
— Adem Özköse (@ademozkose) September 18, 2020
Taha Ün’ü -sevin ya da sevmeyin- yaşadığı bu süreç hakkında sayın Abdulhamit Gül acilen soruşturma başlatmalı ve bu konuyu acilen aydınlığa kavuşturmalıdır. Eğer işgüzarlık ise sorumlulara gereken ceza hızlıca verilmelidir. Bu ülke kimsenin çiftliği değil. https://t.co/FKibTJpfNj
— Recep Yeter (@recepyetercom) September 19, 2020
.. @tahaun gözaltına alındı, serbest kaldı. Meğer yanlış bir işlem yapılmış. @MemurSenKonf cesurane ve adilane bir açıklama yaptı. "Bize hakaret yoktur, bizim bir suç duyurumuz da yoktur" dedi.
— Fikri Akyüz (@fikriakyuz99) September 19, 2020
"Titiz olması gereken ilk kurum Yargı olmalıdır" cümlesi temel yargımız olmalıdır. pic.twitter.com/NMxAzLWewr
YILDIRAY OĞUR: YAŞANANLAR TESADÜF OLMASA GEREK... BU BOŞLUĞU AÇAN ADALET SİSTEMİNİN KENDİSİ
Yıldıray Oğur, bugün köşesinde kaleme aldığı "Müge Anlı nasıl en ‘güvenilir’ yargı kurumu haline geldi?" başlıklı yazısında "Hukuk sistemimiz artık hakkında şikayetçi olunmayan birini bile bir soruşturmaya ekleyip hakkında yakalama ve ev arama kararı çıkarabiliyor, bileklerine kelepçe vurabiliyor" diyerek yaşananları eleştirdi. Oğur, şunları kaydetti:
"Taha Ün halen Gelecek Partisi’nin İletişim Ajansı’nın başkanı. AK Parti’ye, özellikle Pelikan olarak anılan çevreye karşı açık ve isim vererek eleştiriler yapıyor. Bu yüzden hakkında açılan davalarda bir kez ifade verdi, geçen ay da Gelecek Partisi’nin genel merkezinin açılışı için gittiği Ankara’da kaldığı otelden gözaltına alındı. Halbuki yine ifadeye çağrılmamıştı, kendisine bir tebligat yapılmamıştı. Üst üste iki kez ve ikisi de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmalarda, iktidardaki güçlü bir çevreyi eleştirileriyle rahatsız eden birine karşı bu açık hukuksuzluk tesadüf olmasa gerek...
Maalesef bu boşluğu açan adalet sisteminin kendisi. Eskiden bu boşluğu mafya doldururdu, şimdi televizyonlar ve Twitter dolduruyor. Yargı mensupları herhalde bugün Türkiye’de en güvenilir yargı kurumu neden Müge Anlı ile Tatlı Sert programı diye arada düşünüyorlardır."
Yıldıray Oğur'un yazısının tamamı için tıklayınız
NİHAL BENGİSU KARACA: HUKUK GÜVENİLİRLİĞİ ASGARİ DÜZEYİN ALTINDA
Nihal Bengisu Karaca da bugünkü köşesinde yaşananları eleştirdiği "Faili bulamadık mağduru gözaltına alalım" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Karaca şunları kaydetti:
"Yanlış anlaşılma olmasın. Son zamanlarda hem yazarlar, hem siyasi konularda muhalif paylaşım yapan sosyal medya kullanıcıları pek çok kez hukukun silah olarak kullanılmasından zarar gördü. Ancak şikayet edilmediği halde, sanığı zanlısı şüphelisi olmadığı bir soruşturmadan dolayı, sabaha karşı gözaltına alınıp evi aranan ve kelepçelenerek adliyeye götürülen ilk kişi Taha Ün olabilir...
Gerek Ankara cumhuriyet Başsavcılığı gerekse bir adama zanlısı olmadığı bir dosyadan dolayı yakalama kararı verebilen 3. Sulh Ceza hakimliği tek bir olayda birden fazla hukuk skandalını birleştirip tespih yapmayı başarabildi.
Şimdi en baştan itibaren düşünün. Mesai saatleri dışında hakkında şikayet olmayan bir adamın kapısına dayanılıyor. O kişi AK Parti’den koparak kurulan Gelecek Partisi'nin iletişim ajansının başkanı, eşi Sema Ün, Gelecek Partisi’nin kurucu üyesi. O kişi, zanlı değil, sanık değil, hatta o hakaret hadisesinde mağdur durumda olan biri ama kelepçelenip adliyeye sevk ediliyor. Hakaret soruşturmasında ev araması yapılmaz, ama yapılıyor. Ev didik didik aranıyor, herhalde hakaretten arda kalan bir malzeme varsa, huni olur, ıslak mendil olur delil olarak alınmak isteniyor, kim bilir? Allahu alem. Demem o ki, vatandaşın hukuk güvenliği asgari düzeyin altında..."