MEDYA KÖŞESİ

Gazeteci mi?. Seksüel operatör mü?..

Hem de tam, Bekir Coşkun’un “Günahkâr bir mesleğin mensuplarıyız” dediği günlerde…

Gazeteci mi?. Seksüel operatör mü?..
GAZETECİLER.COM - Yalçın Çakır iyi gazetecidir…
Boş atıp dolu tutanlardan değil yani…
Bir yazı yazmış akıl alır gibi değil…
Hem de tam, Bekir Coşkun’un “Günahkâr bir mesleğin mensuplarıyız” dediği günlerde…
Ona, Serdar Akinan’ın, genel yayın yönetmenlerinin yatak odasından geçerek köşe yazarı olunduğunu iddia ederek destek verdiği günlerde…
Okurken mideniz bozulabilir ama lütfen sıkın dişiniz...
Ve Türkiye kamuoyunu kimlerin yönlendirdiğini görün...
Lütfen okur musunuz?..
 
Serdar Akinan bir yazı yazdı ve ortalık karıştı. Ağırlıklı olarak kadın yazarlardan tepki çeken yazısında Akinan, genel yayın yönetmenleri ile kadın yazarların yükselişi arasındaki tezini genellemeye çok açık bir dille kaleme almıştı.
Akinan tamamen haksız mı?
Tartışılabilir. Kirlinin yanında temizi üzmüş olabilir. Namusuyla, onuruyla, bilgi ve birikimiyle biryerlere gelmiş meslektaşlarımızı zan altında bırakmış olabilir. Böyle olması hata...
Ama soru şu;
Akinan tamamen haksız mı?
Bana göre Serdar Akinan derdini tam olarak anlatamadı. Zaten sonunda ironik bir dille hatta alay ederek özür diledi.
"Bu camianın 'tertemiz' sicilini o yazıyla kirlettiğime inanmıyorum."
Serdar Akinan, "tertemiz" kelimesini çift tırnak içine alarak iyi de bir gönderme yapmış. Medyanın sicilini "tertemiz" diye yazarken varolan kirliliğe dikkat çekmiş bence...
Hadi arkadaşlar... Okur ve izleyici bilmez ama bizler çok iyi biliriz içimizde yaşananları.
Konuya "genel yayın yönetmenleri" başlığıyla bakmak yanlış. Doğrusu, "medyanın yetki-para-şan-şöhret sahibi bazı yöneticileri, bazı yazarları, bazı anchormenleri" olmalıydı.
Şimdi...
"medyanın yetki-para-şan-şöhret sahibi bazı yöneticileri, bazı yazarları, bazı anchormenleri" deyince yarası olan üstüne alınsın. Hem de fazlasıyla alınsın. Yarası olmayanlar da durduk yere gocunmasın.
Hadi... İçki masalarında meze yaptığımız çevremizde yaşanan, tanık olduğumuz, duyduğumuz, bize anlatılan, bize teklif edilen iğrenç ilişkileri, teklifleri, yaklaşımları şöyle bir hatırlayalım.
Ben soruları arka arkaya diziyorum... İsteyen alınsın, isteyen üzülsün... Ama bunlar bizim "kirlerimiz..."
Ha bu arada aşağıda yazanlar sadece bir kaç örnek...
İstersek sayısını hep birlikte arttırabiliriz.
- Otelde, işe yeni başlamış bayan muhabirin kapısına dayanıp ilişkiye girebilmek için eşşek gibi anıran, istediği olmayınca, "seni süründürürüm" diye tehditler savuran, kapıları tekmeleyen ben miydim?
- Arabasına aldığı bayan çalışanına elle tacizde bulunan, bayanın kendisini hareket halindeki arabadan atması üzerine panikle, "eğer konuşursan seni bu sektörde yaşatmam" diye tehdit eden ben miydim?
- Gecenin 04:00'ünde Sıraselviler'deki barın terasında işe başlayalı 1-2 sene olmuş bayan elemanına şarkılar söyleyip, alkolden iğdiş olmuş beyniyle komplimanlar yapan, sonra da yatağına atan ben miydim?
- Beyoğlu'nda ki (Sıraselviler'in girişi) bir barda, staja yeni başlamış spiker adayını bir gece önce nasıl yatağa attığını ballandıra ballandıra anlatan, yanındaki diğer yönetici arkadaşına, "istersen sana da cirolarım" diyerek pezevenklik de yapan ben miydim?
- Bulunduğu koltukta astığı astık, kestiği kestik tavrıyla herkesi korkutan ve istisnasız her sunucu-yapımcı adayına, "hadi gel kutlayalım" diyerek akşam yemeği teklif eden, kabul etmeyenlerin işini bozabilmek (ya da yükselmelerini engelleyeblmek) için patronuna ısrarla, "O sizin için ağır hakaretler etti" diye iğrenç yalanlarıyla çamur atan ben miydim?
- Evli barklı, çoluk çocuk sahibi olmasına rağmen yanında çalışan çocuğu yaşındaki bayanla meyhane meyhane gezen ve "böyle şeyler bize yakışmaz" diye kendisini uyaran patronuna, "çocuklarımın üstüne yemin ederim ki yalan söylüyorlar" diye ağlayan ben miyim?
- Cihangir'in manzaralı kısmında tuttuğu garsiyonerine, yanında çalışan ve ailesinin ekonomik durumu hayli bozuk olan bayanı, "karımla yıllardır karı-koca ilişkimiz yok, Sana aşık oldum" diye kandırarak götüren sonra da o bayanı ilk tensikatta listenin başına yazan ben miydim?
- Evli barklı bir adamken yanında (emrinde) çalışan iki bayanın aşkları yüzünden! kapışması sonucu bayanlardan birisinin elindeki makasla dolabındaki elbiselerini parçaladığı kişi ben miydim?
Serdar Akinan medyada yer alan dudak dudağa bir fotograftan yola çıkarak o yazıyı yazdı.
Benim sözüm gerçekten aşk yaşayanlara, sevgiyi paylaşanlara, karşılıksız-çıkarsız kafalarına göre takılanlara değil. Kaldı ki insan birisiyle birlikteyken bir başkasından etkilenmiş olabilir. Aldatmış, aldatılmış olabilir. "Doğrusu olmaması" deriz ama olabilir.
Yaşadıklarınızın doğru olup olmadığın anlamak için içinizdeki aynaya bakarsınız. Böylece "Yüzleşme" süreci başlar. Kendi kendinizle yüzleşirsiniz. Yaşadıklarınız her ne ise bedelini ödersiniz. Hayat devam eder...
Benim sözüm, özellikle bayan çalışanları ellerindeki yetkiyle kandırıp-korkutup-tavlayıp-satın alıp; emeklerine ve umutlarına tecavüz edenlere...
Keşke, suskun tanıklar ve mağdurlar konuşsa ve maskeleri indirseler bir bir.
Aramızdaki bazılarının ruhlarının derinliklerine gizledikleri şeytan ortaya çıkınca susmamalıyız, korkmamalıyız. Konuşanların, tanıkların sayısı arttıkca ve o insanlar avaz avaz bağırmaya başladıklarında şeytan cehennemin dibine dibine kaçmalı...
Sözüm onuruyla, şerefiyle, namusuyla işini yapanlara değil. Onların sayısı çok şükür hala çoğunlukta...
Benim midemi bulandıran azınlıktakiler.
Benim midemi bulandıran, kirli kişiliklerinde onlarca maskeyi gizlemeyi başaran ahlaksızlık abidelerinin sektörde geldikleri nokta, toplumda yükseldikleri konum ne yazık ki...
Anlayacağınız asıl lafı soktuklarım; aramızda dolaşan adı "adama", "beye", "abi" ye çıkmış, beyinleri çüklerinin ucunda gezen emek tacizcileri...
Bayan meslektaşlarımız bir de bu açıdan baksınlar, yazsınlar, çizsinler, mücadele etsinler... Ki, çalışma yaşamında hemen hemen her seferinde gizli kalan iğrenç saldırılar azalsın...
Yukarıda sorular halinde yazanlar yakında piyasaya çıkacak olan "Yüzleşme" adlı kitabımda açık ve net bir şekilde yer alıyor...
Yani;
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar