Garipoğlu'ndan mektup var...
Bu mektubunda Garipoğlu medyayı (HABERTÜRK Medya Gurubunu ve Fatih Altaylı’yı) şikâyet etmiş.
Sevgili dostlar. Bugün analiz yerine bir mektup yayımlıyorum. Mektubun sahibi, kamuoyuna önce “Batık Bankacı” son zamanlarda da Münevver Karabulut cinayeti zanlısı C.G’nin amcası olarak tanıtıldı. Bir dönemler zirvedeydi. Sümerbank'ın sahibi, Petrol Ofisi ihalesini ilk kazanan iş adamıydı ama büyük bir medya baskısı sonucu ihale iptal edildi sonra bankası alındı elinden, sonra da bütün şirketlerine el kondu... Sonrası malum. Petrol Ofisi, Aydın Doğan – İş Bankası ortaklığına verildi. Bir süre sonra İş Bankası da çekildi şirket sadece Doğan’a kaldı. Sümerbank, devasa gayrımenkulleri ile birlikte sadece 30 bin Dolar'a OYAKBANK'a hediye edildi. Son aylarda ise, Hayam Garipoğlu’nun ortakları arasında bulunduğu Burgaz Rakı’nın kaçak bandrol yapıştırarak vergi kaçırdığı iddia edildi. İddialar üzerine kendi kendini savcılığa şikayet eden şirket, iddiaların asılsız olduğunu kanıtladı ama medya bunu (nedense) haber yapmadı.
Neyse.
Dünkü analizim üzerine Hayyam Garipoğlu bir elektronik posta göndermiş. Telefon numarasını da bırakarak benimle görüşmek istediğini söylemiş. Aramaya çalışacağım. Dinleyip sizlere aktaracağım. Ama benim için önemli olan, bu konuda medyanın tavrı olduğu için daha ziyade olaylara “gazeteci” gözü ile bakacağım. Bu mektubunda Garipoğlu medyayı (HABERTÜRK Medya Gurubunu ve Fatih Altaylı’yı) şikâyet etmiş. Fatih Altaylı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve savcının bu talebini kabul ettiğini anlatmış.
Ben şimdi sizleri bu kısa mektupla baş başa bırakıyorum.
Sayın Adnan Bey,
Bugünkü benim adımın da geçtiği ANALİZ adlı yazınızı okudum.
Sizi tebrik ederim. Benim lehimde olan yazınızdan değil de bir analiz yazısının hukuku bu kadar açık sarih ve doğru bir şekilde anlatmış olmasından dolayı.
Gerçekten Habertürk medya grubu aleyhimde planlı bir şekilde kampanya yaparak kamuoyu önünde nefret duygularının oluştuğu bir aile yaratma çabası içindeler. Bunun sebeplerini aşağı yukarı tahmin ediyorum ama bu kadarını da fazla buluyorum.
Bugünkü gazetelerinin manşetini 700.000.- dolar sorgusu diye atmışlar. Amaçları bizi rüşvet dağıtan bir aile olarak gösterebilmek. Halbuki gerek bana gerek ailemden hiç kimseye bu konu hakkında yani bırakın 700 bin dolar konusunu herhangi bir para sorusu dahi sorulmadı. Çünkü emniyet gayet iyi biliyor ki evde böyle bir para bulunmadı ve böyle bir para konusu yok. Bu sadece kamuoyunu yönlendirebilmek için uydurulmuş bir yalan. Aynı emniyete sanki rüşvet verilmiş gibi bir şüphe uyandırmak veya rahmetli kızın babasının televizyon kanallarından adli tıpta para dağıtıyorlar iftiraları gibi. Ben adli tıbbın adresi nerde onu bile bilmem.
Söylenecek çok söz var. Telefonum aşağıda, eğer lütfeder ararsanız çok memnun olurum.
Saygı ve sevgilerimle
Hayyam Garipoğlu
0533 611 .. ..
Not : Ayrıca size bugün duruşmamız olan Fatih Altaylı ile ilgili dava dilekçemi ekliyorum. Ben duruşmaya gittim ama Fatih Bey gelmedi.
Hayatımda 11 senedir devamlı haksız iftira ve çamur atmalara maruz kaldığım halde bugüne kadar hiçbir gazeteciyi şikayet etmemiştim ama bu sefer canıma tak dedi ve savcılığa suç duyurunda bulundum. Savcı talebimi kabul etti ve kovuşturma başladı. Adalet yerini bulacaktır. Devletimin adaletine ve hukuka güveniyorum. Sesimi çıkarmıyorsam; sonunda haklılığımın anlaşılacağından ve yargıya (her şeye rağmen) olan güvenimdendir.
BEYOĞLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
MÜŞTEKİ :Hayyam Garipoğlu (14593204288 )
VEKİLİ : Av.Orhan ŞAHİN - 24789 Üniversite Mah. Civan Sok. No : 6/8 Avcılar/İST.
ŞÜPHELİ : FATİH ALTAYLI
Abdülhakhamit cad. No:25 34437 Beyoğlu/İST.
SUÇ TARİHİ : 23.06.2009
KONU : Ulusal düzeyde yayınlanan ve dağıtılan HABERTÜRK isimli günlük gazetenin 23.06.2009 tarihli nüshasında manşetten verilen ve şüpheli tarafından hazırlanan haber ile gazetenin 12. sayfasındaki köşe yazısında şüpheli tarafından müvekkil nezrinde ailesine hakaret ve açıkça müvekkile iftira atılarak suç isnadında bulunulması sebebiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125, 267, 285. ve 288. maddelerinde düzenlenen hakaret, iftira, gizliliğin ihlali ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarını işleyen şüpheli hakkında soruşturma yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesi talebidir.
OLAYLAR :
1-) 03/03/2009 günü Münevver Karabulut’a ait cesedin bulunması sonrası, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatılmış, şüphelinin ve maktulenin yaşlarının küçük olması dikkate alınarak, soruşturmada GİZLİLİK KARARI verilmiştir.
2-) Ulusal düzeyde yayın yapan Habertürk isimli günlük gazete ve eklerinde, soruşturma başlatılan ve gizlilik kararı verilen bu konuda, olay tarihinden bu yana yapılan yayınlarla ; bu son derece üzücü olay magazinleştirilmekte, kurulan sanal mahkemelerle her gün küçük C.G, ile birlikte tüm aile mahkum edilmekte, toplum önünde linç edilmek istenmekte, suç ve cezaların şahsiliği ilkesi ile masumiyet karinesi ihlal edilerek bütün aile kamu önünde suçlu ilan edilmektedir. Suçluluğu hakkında başlatılmış bir soruşturma yada kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmayan müvekkil ve ailesi hakkında soruşturmaya yetkili makamlar etkilenmeye çalışılmakta, kamuoyu yönlendirilmekte ve yanıltılmaktadır. Soruşturmanın gizliliğine zarar verecek şekilde ve sırf tiraj kaygısıyla, araştırmacı gazetecilik adı altında, yorumlarla ve varsayımlarla sürdürülen söz konusu yayınlar sonucu müvekkil ve ailesinin kişilik hakları zedelenmekte, şeref ve haysiyetlerine eleştiri sınırları ötesinde saldırılmakta, tarafsızlık ve gerçeklik ilkelerine uyulmamakta, soruşturmanın ciddiliği ve gizliliğine gölge düşürülmektedir.
3-) Medyanın toplum üzerindeki etkileri düşünüldüğünde, olayı magazinleştirmek suretiyle maktule ve şüphelisinin çocuk olduğu, gizlilik kararı bulunan soruşturma hakkında soruşturma içeriği ve gidişatını etkileyebilecek, soruşturma yapan makamları etki altına alabilecek nitelikte yayınlar yapılması hukukun alenen ihlalidir.
4-) Yayınlarda, müvekkil ve ailesi, şüpheli küçüğü saklamakla, “suçluyu kayırma” suçunu işlemekle , delilleri ortadan kaldırmakla ve hatta suça iştirak etmekle itham edilmekte, yetkili makamların yerine geçilerek bulunması yönünde kamuoyu yaratılmakta, bu suretle de başta Anayasa’nın 38. maddesi olmak üzere TCK.’nın 267, 277 ve 288. maddeleri ihlal edilmektedir.
5-) Gizlilik kararı verilen soruşturmada, bilgi ve belgelere ulaşılması mahkeme kararıyla avukatlara bile kısıtlanmışken, tiraj uğruna, söz konusu olayın haber verme hakkının sınırlarını aşan ölçüde ve devamlı olarak yalan yanlış bilgilerle gündemde tutulması, taraflı yayıncılıkla küçük C.G.’nin, müvekkil ve ailesinin hedef gösterilmesi yayın sorumluluğu ilkelerine aykırı olup suç teşkil etmektedir.
Toplumda oluşturulan kin ve nefret duygusu ile henüz suçu sübuta ermemiş küçük C.G. ve ailesi mahkum edilmiş, hedef haline getirilmiş, yapılan yayınlarla, sivil topluma ilkel linç duyguları aşılanmaya çalışılmıştır.
6-) Şikayet konusu yayın ;
6.a) 23.06.2009 tarihli Habertürk Gazetesinde Manşetten duyurulan ve şüpheli tarafından hazırlanan haber ile köşe yazısında;
Müvekkilin yaşanan elim olayla ilgili olarak şüphelinin amcası olması dışında hiçbir ilgi ve alakası olmamasına, hakkında başlatılmış herhangi bir soruşturma olmamasına rağmen, katıldığı medya programlarında açıkça, şüpheli küçüğe çağrı yaparak teslim olmasını istemişken şüpheli tarafından kaleme alınan köşe yazısında;
“Peki ya ailesi? Bunca Toplumsal tepkiye, bunca travmaya rağmen nasıl oluyor da olana bitene seyirci kalıyor, o çocuğa destek olabiliyorlar ?”
“Hayyam bey, herkes biliyor ki sizin desteğiniz olmasa, hele de babası hapisteyken yeğeniniz Cem bu kaçaklığı sürdüremez”
“Yeğeniniz Cem’i getirip adalete teslim edin”
denmek suretiyle açıkça müvekkilin, şüpheli küçüğün kaçaklığını sürdürmesine yardım ettiği, araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için imkân sağlayan kimse olduğu yönünde suç isnadı yapılmış iftira atılmıştır.
6.b) Aynı Köşe Yazısında;
Suçların şahsiliği ilkesi yok sayılarak yine şüpheliye isnat edilen suçlama tüm aileye yayılmakta özellikle müvekkil hedef gösterilerek;
“Ailece kanlı bir cinayetin ortak failleri olarak görülmeye başladınız”
“Garipoğlu soyadını, vahşi bir cinayetin ortak sanığı olmaktan kurtarın, üzerinize düşeni yapın. Ailenizin bir onuru olduğunu ispat edin. Temizleyin bu kan lekesini Hayyam Bey”
denmek sureti ile müvekkil ve ailesine hakaret edilmekte, cinayet olgusu ile müvekkil arasında köprü kurularak müvekkile karşı kamuoyuna kin ve nefret duyguları aşılanmaya çalışılmaktadır.
6.c ) Manşetten verilen haber ile köşe yazısının bütününden çıkan sonuç ile şüpheli açıkça adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs fiilini işlemekte, soruşturma dosyasında yer alan delillerin fotoğrafları manşetten verilerek gizliliğin ihlali suçu işlenmektedir.
7-) SÖZ KONUSU YAYINLAR İLE ;
1. Anayasa’nın 38. maddesi ile teminat altına alınmış “masumiyet karinesi” , “suç ve cezaların şahsiliği”, “kendisini veya yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanmama yani nemo tenetur ilkesi” ve “adil yargılanma hakkına ilişkin diğer anayasal ilkeler ile basın özgürlüğünün kötüye kullanılması suretiyle hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılmasını yasaklayan Anayasa’nın 14. maddesi hükümleri;
2. 5187 sayılı Basın Kanunu’nun ;
Yargıyı etkileme” başlıklı 19. Maddesinin ; “Hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlanması”nı yasaklayan hükmü,
3. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ;
3.1. “HAKARET” başlıklı 125. maddesinin “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmeyi veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmayı” yasaklayan hükmü;
3.2. “İFTİRA” başlıklı 267. maddesinin “Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmeyi” yasaklayan hükmü
3.3. “GİZLİLİĞİN İHLALİ” başlıklı 285. maddesinin ; “Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal edilmesini…” yasaklayan hükmü,
3.4. “ADİL YARGILAMAYI ETKİLEMEYE TEŞEBBÜS” başlıklı 288. maddesinin ; “Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunmayı...” yasaklayan hükmü,
4. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun başta “ Soruşturmanın gizliliği” başlıklı 157. maddesinin ; “gizlilik” hükmü olmak üzere adil yargılamaya ilişkin hükümleri;
5. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin;
5.1.“ Adil yargılanma hakkı “ başlıklı 6.maddesinin ; “…Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.” hükmü,
5.2.“ Hakların kötüye kullanımının yasaklanması” başlıklı 17. maddesinin ; “Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, bir devlete, topluluğa veya kişiye, Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesine veya burada öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlamalara uğratılmasına yönelik bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkını sağlar biçimde yorumlanamaz.”
HÜKÜMLERİ AÇIKÇA İHLAL EDİLMEKTE VE İHLAL EDİLMEYE DE DEVAM EDİLMEKTEDİR.
İSTEM SONUCU : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerden dolayı ;
Ulusal düzeyde yayınlanan ve dağıtılan HABERTÜRK isimli günlük gazetenin 23.06.2009 tarihli nüshasında manşetten verilen haber ile 12 sayfasında yer alan köşe yazısında;
5187 sayılı Basın Kanunu’nun 19. maddesinde düzenlenen suç ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125, 267, 285. ve 288. maddelerinde düzenlenen hakaret, iftira, gizliliğin ihlali ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarını oluşturan fiiller ve Sayın Savcılığınızca değerlendirilecek diğer suçlar yönünden, şüpheli hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla bilvekale talep ederim.
Müşteki Hayyam Garipoğlu Vekili Av. Orhan ŞAHİN