MEDYA KÖŞESİ

<font color='#FF0000'>İyi gazeteci</font> değil<font color='#FF0000'> sıkı muhalif </font>olmamız isteniyor!

Ruşen Çakır kişisel web sitesinde bir yıldır tutuklu bulunan Ahmet ve Nedim'den yola çıktı ve sıkı bir medya eleştirisine imza attı.

<font color='#FF0000'>İyi gazeteci</font> değil<font color='#FF0000'> sıkı muhalif </font>olmamız isteniyor!
GAZETECİLER.COM (ÖZEL) - Vatan yazarı Ruşen Çakır, kişisel sitesinde kaleme aldığı  "Sıkı bir muhalif" değil "iyi bir gazeteci" olmak başlıklı yazısında Radikal Gazetesi'ndeki "Gazetecileri tutuklamanın ne yararı oldu?" başlıklı  yazıyı yorumladı.

Çakır, "Ahmet-Nedim olayının siyasi iktidarı ve Gülen cemaatini zor durumda bıraktığı şeklinde özetlenebilecek değerlendirmesini" eleştiren  İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Cem Başlevent'in yazısına yanıt veren Çakır, "Gelişmeleri yakından ve önyargısız izleyen biri, Ahmet Şık'ın da belirtmiş olduğu gibi, bu tutuklamaların eninde sonunda Türkiye'nin hayrına olduğunu görmektedir." dedi ve şöyle devam etti.


MEDYA ÖLÜ TOPRAĞINDAN AHMET VE NEDİM SAYESİNDE KURTULDU

"... hatırlatmakta yarar var: O ana kadar bir tür dokunulmzalıkları olan savcı (Zekeriya Öz) ile polis şefinin (Ali Fuat Yılmazer) bu tutuklamalardan kısa süre sonra görevden alınmaları; o güne kadar içerde ve dışarda ciddi bir ilgi ve hassasiyet oluşturmayan Türkiye'deki basın özgürlüğü sorununun neredeyse birinci gündem maddesi haline gelmesi; medya çalışanlarının en azından bir bölümünün üzerlerindeki ölü toprağından kurtulup meslektaşlarına ve kendi haklarına sahip çıkmaya başlamaları hep Ahmet ve Nedim'in tutuklanmaları ve buna gösterilen tepkilerle olmuştur. Ayrıca MİT kriziyle iyice ortaya çıkan iktidar koalisyonu içindeki ayrışmanın ilk tezahürlerinden birinin de aynı olay nedeniyle yaşandığını bilen ve bilmek isteyen biliyor.

Başlevent'in Ahmet ve Nedim olayından hareketle "muhalif kesimlerin ne kadar bölünmüş, birbirlerine karşı ne kadar 'sevgisiz' olduğu"ndan şikayet etmesinin de yanlış olduğu kanısındayım.

MESLEKTAŞLARIMA SAHİP ÇIKMAK İÇİN YÜRÜYORUM

En azından kendi adıma konuşayım: Ahmet ve Nedim ile dayanışma eylemlerine giderken, uzun bir süredir yazılarımda onların cezaevi günlerini sayarken amacım AKP ve/veya Gülen cemaatini köşe sıkıştırmak değil, arkadaşlarıma, meslektaşlarıma yapılan haksızlığa karşı çıkmak ve bu vesileyle basın özgürlüğüne sahip çıkmaktır. Kısacası, muhalif olduğum için değil gazeteci olduğum için böyle davranıyorum.

RAGIP DURAN'DAN İSABETLİ SAPTAMALAR

Ragıp Duran'ın son röportajına da atıf yapan Ruşen Çakır, Duran'ın yazdığı şu satırlara da dikkat çekiyor:

"Gazetecilik zaten muhalif bir iştir." Burada "zaten" sözcüğü son derece hayati. Ragıp anladığım kadarıyla şunu söylemek istiyor: Bir gazeteci işini iyi yapıyorsa, istese de istemese de iktidar sahiplerini rahatsız edecektir. Ben de bu önermeyi şöyle ileriye taşıyabileceğimizi düşünüyorum: Bir gazeteci ille muhalif olacağım, iktidar sahiplerini rahatsız edeceğim diye kolları sıvarsa iyi bir iş çıkarma ihtimali çok azdır. Nitekim Ragıp da o cümlenin hemen ardından şunu ekliyor: "Bir de şunu görelim: muhalif olup, iyi gazeteci olmayanlar da var."

İYİ BİR GAZETECİ DEĞİL SIKI MUHALİF YA DA SIKI YANDAŞ OLMAK

Maalesef, özellikle iktidar savaşlarının iyice kızıştığı dönemlerde bizlerin iyi birer gazeteci olmak için çabalaması savaşan tarafların hiçbirini memnun etmiyor. İyi bir gazeteci değil "sıkı bir muhalif" ya da "sıkı bir yandaş" olmanızı, yani kötü birer gazeteci olmanızı dayatıyorlar.

Sanıyorum günümüz Türkiyesi'nde gazetecilik ve gazeteciler ancak, savaşan tarafların tuzaklarının hiçbirine düşmemekle yol alabilir.

ÇOK OKUNANLAR