MEDYA KÖŞESİ

Flaş... Flaş... Baykal bugün istifa edecek!

Vatan yazarı Mustafa Mutlu Deniz Baykal'a açık mektup yazdı. Deniz Baykal genel başkanlığı bırakacağını ilk ona açıkladı.. İşte ayrıntılar...

Flaş... Flaş... Baykal bugün istifa edecek!

Köşe yazarları hep Erdoğan'a açık mektup yazacak değil ya... Dün Vatan gazetesi yazarı Mustaf Mutlu da Baykal'a seslendi.

Bunun üzerine kendisini arayan Baykal ahizenin diğer ucunda bir çok partiliyi küstürdüğünü ancak yerini şimdiye kadar bırakabilecek biri olmadığı için o koltukta otuduğunu söyledi. Ardından da o büyük açıklamayı yaptı. "Türkiye’nin önünü açmak için CHP Genel Başkanlığı’nı bırakmaya karar verdim, bunu da ilk kez seninle paylaşıyorum. "

- (...) Arayan Deniz Baykal’dı!

***

Söze, “Seni sevmediğimi yazmışsın... Hiç öyle şey olur mu Mustafacığım” diye başladı.

Dün sizin de televizyonlarda izlemiş olduğunuzu tahmin ettiğim basın toplantısından yeni çıkmıştı. Sesi yorgun, biraz da buruktu.

Ama bana çok sıcak davranıyordu.

Ne yalan söyleyeyim, o kadar etkilendim ki bu tavrından, “Canım aslında ben de sizi severim. Yazdıklarım şahsınıza değil, siyasi kimliğinize” dedim.

“Acaba ne söyleyecek” diye sabırsızlandığımı hissetmiş olmalı ki hemen konuya girdi:


***

“Gerçekten de CHP’nin başında olması gerekenden fazla kaldım. Ama ne yalan söyleyeyim, bugüne kadar partiyi emanet edebileceğim alternatif bir isim bulamadım. Arkadaşlarımın hepsi çok çalışkandı, hepsi yurtseverdi, hepsi parti tüzüğüne ve programına en içten duygularla bağlıydı. Hepsi namusluydu, dürüsttü. Ama liderlik için bir şeyleri eksikti. Bazen onlar benim sabrımı zorladı, yollarımızı ayırmak zorunda kaldım; bazen de rakip olarak karşıma çıktılar Kurultay’da ben kazandım.

Ama..

Artık yeni bir döneme giriyoruz. Genel seçimlere sadece iki yıl kaldı. Görüyorum ki bu partiyi en az benim kadar seven milyonlarca kişi, sırf bana kızdıkları için CHP’ye oy vermiyor. Oysa son seçimler de gösterdi ki; bu ülkenin güçlü bir CHP’ye ihtiyacı var.

Senin de yazdığın gibi halk Kılıçdaroğlu’nu gerçekten çok sevdi ve benimsedi. Üstelik Kemal Bey, bugüne kadar parti çıkarlarını hep kişisel çıkarlarının önüne koydu, özveride bulundu. İstememesine rağmen, parti disiplinine uyarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oldu. İki ay boyunca günde sadece 4 saat uyuyarak karınca gibi çalıştı. Sonuçta da partimizin bugüne kadar aldığı en yüksek oy oranına ulaştı. Şimdi tevazu gösteriyor ve bana duyduğu saygıyı dile getirip, asla benimle genel başkanlık yarışına girmeyeceğini, parti içi çatışmaya neden olmayacağını söylüyor. İşte tüm bu nedenlerle, Türkiye’nin önünü açmak için CHP Genel Başkanlığı’nı bırakmaya karar verdim, bunu da ilk kez seninle paylaşıyorum.

Sağolasın; sen dünkü yazında benim onursal genel başkan olmamı önermişsin. Ama ben talip değilim. Sadece yetkili kurullar bu onuru verirse seve seve üstlenirim.

Siyaset yüzünden çok arkadaşımın kalbini kırdım, haksızlık ettim. Seçmenlerimizi küstürdüm...

Hepsinden özür diliyorum.

Genel Başkanlığı bırakıyorum ama cumhuriyetin niteliklerinin korunması, demokrasimizin geliştirilmesi için partimin bir neferi olarak mücadeleyi sürdüreceğim.

Kendine iyi bak yaramaz kardeşim... Antalya’ya geldiğinde mutlaka beni ara, yüzmeye gidelim.”


***

Şekerleme yaptığım kanepeden kalktım, felaket tellalı gibi çalan telefonu açtım.

Arayan yazar editörümüz Aytekin abiydi ve “Saat altı olduuuuu, yazın nerdeeee” diye bas bas bağırıyordu!

Meğer size anlattıklarımın hepsi bir rüyaymış...


***

Peki; bu rüyayı sizinle neden mi paylaştım?

Bugün 1 Nisan Balık Bayramı...

Yukarıda yazdığım “rüya”ya, (bir an için bile olsa) inanan tüm okurlarıma kutlu olsun!
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar