MEDYA KÖŞESİ

'Fino'dan sonra 'Onursuz' dedi!

Onların bana saldırmaları, benim sözcüsü gibi göründüğüm bazı değerleri geçersizleştirmek için olsa gerek.

'Fino'dan sonra 'Onursuz' dedi!

Habertürk Yazarı Murat Bardakçı ile Taraf Yazarı Murat Belge arasında başlayan polemik sürüyor. Belge, dün ''Osmanlı Finosu'' dediği Bardakçı için bugün de ağır ifadeler kullandı...

- (...) Bardakçı’nın yazısı şöyle başlıyor: “Hazret entelektüel, yazar, filolog, tarihçi, barışçı, solcu, kültür adamı, yayıncı, profesör ve İstanbul uzmanı...”

“Bitmediiii... Edebiyatçı, taş plak üstadı, filozof, yakışıklı, aktivist, bilmem neredeki yurttaşlar derneğinin feşmekânı, İstanbul uzmanı, vesaire, vesaire, vesaire...”

Şimdi bu saydıklarından bazılarını ben de kendimi anlatmak için söylerim: İletişim Yayınları’nı kurduğuma göre, “yayıncı” sayılırım; övünülmeyecek kadar yakın zamanda resmen bu “ünvan” verildiğine göre, demek ki, evet, “profesör”üm; kendimi “solcu” olarak tanımlarım ve “barış”a gerçekten önem veririm ve bu amaçlar için akla yakın “aktivizm” kanalları varsa bunlara girmekten kaçınmam. Yazı durmadan yazdığıma, bunlar yayımlandığına, hatta birileri benden habire “yazı” istediğine göre, herhalde “yazar”ım da, üstüne üstlük. “Üstad falan değilim ama epeyce taş plak toplamışlığım vardır (neyse bunun kusuru). Harikulade mizahî üslûbuyla tanımladığı derneği kurdum, bir şeyleri de oldum. Haa, evet, “edebiyatçı” olduğumu da düşünürüm.

Öteki sıfatlara gelince, onları ben kendim için pek kullanmam. Örneğin, mezun olduğum bölümün resmî olmayan adı “İngiliz filolojisi” olarak geçer ama ben kendimi “filolog” saymam; tarihe ilgim çoktur ama bu konuda kalem oynattığımda, “Ben kariyerden tarihçi değilim” uyarısında bulunurum. “Entelektüel”, “kültür adamı” olup olmadığıma son analizde toplum karar verir. İki kere söylediğine göre en fazla sinirlendiğini tahmin ettiğim “İstanbul uzman”lığı da böyle bir şey. Aklı başında biri kalkıp da “Ben İstanbul uzmanıyım” diye konuşmaz. Ayrıca, “Ben şöyle bir iş yapayım” diyerek kendim de başlatmadım bu işi. Öneri geldi, yaptım. Arz talebi değil, talep arzı belirledi.

Bardakçı’nın saymayı unuttuğu, ama benim bir miktar değer verdiğim birkaç başka işim de var: çevirmen olmak, “kıyı kaptanı” olmak gibi.

Peki, bu sayılan listede, “ayıp” olan bir şey var mı? Sanmıyorum. Herhalde Murat Bardakçı da bu işlerin ayıp olduğunu söylemiyor. Benim bunları hak etmediğimi söylüyor olmalı.

Herhangi bir yerde veya zamanda “Ben bu sıfatların sahibiyim” diye bir beyanatta bulunmadım. Başkaları, benim için böyle şeyler sıraladığında, “abartmayın” derim; ama böyle işlere bir biçimde bulaşmış olmaktan ileri gelen bir mahcubiyetim yok, olması gerektiğini de düşünmüyorum. “Hak etmediğimi” iddia eden kişi, niçin hak etmediğimi açıklamalı, açıklayacak bazı kanıtlara da sahip olmalı. Oturup böyle bir yazı döşendiğine göre, herhalde en güvendiği kanıtlarını orada ortaya koydu. Ben de, dün, “ortaya koyduğu” şeylerin ne kadar çürük çarık olduğunu söyledim.

Böyle bir yazı yazan adamın “bir dayanağı olmalı” diyorum da, bu bir “ilke”, sonuç olarak. Dürüst olmakla, hattâ “onurlu” olmakla ilgili bir şey. Murat Bardakçı’yı yazdıklarından, şöyle böyle, bilirim. Onun böyle bir yazı yazmasının ardında, “kanıt”tı, “dayanak”tı, böyle şeylerin sözkonusu bile olmadığını anlayabiliyorum. Kişisel bir nefretten başka hiçbir şey yok orada. Bunun da bir çaresi, panzehiri filan bulunamaz. Bilemeyeceğim, akıl erdiremeyeceğim birtakım kişisel süreçlerle “doldu ve taştı”, anlaşılan.

Geçen gün, Türkiye’deki öncelikle siyasî bölünme ve kamplaşmadan, bunun yarattığı akıl ve mantık dışı nefret ortamından söz ediyordum. Murat Bardakçı bu “siyaset”in kısmen içindedir; örneğin Talat Paşa’nın defterini yayımlamaktan kendini alıkoyamaz, ama bununla “Ermeni iddialarının çürütüldüğü”nü de söyler ve içinden, harbî ve hasbî fikri olarak, Ermeni Kıyımı’nın doğru ve gerekli olduğuna inanır vb. ama bu saldırısında, onun motivasyonu sanırım “siyasî” değil, öncelikle kişisel. Ama, o “siyasî nefret” atmosferinden destek alıyor.

Gazetesinin sorunu pek öyle değil gibi. Onların bana saldırmaları, benim sözcüsü gibi göründüğüm bazı değerleri geçersizleştirmek için olsa gerek.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 2 yorum