Filinta
TRT 1
TRT’nin son büyük prodüksiyonu Filinta dün izleyiciyle buluştu. “Bir Osmanlı Polisiyesi” sloganı ile anılan dizi Nisa Suresi’nin 135. ayeti ile başladı.
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun; kendinizin, ana babanızın ve yakınlarınızın zararına bile olsa… Allah rızası için şahitlik yapanlar olun. Şahitlik yaptığınız kimseler, zengin de olsa, fakir de olsa adaletten ayrılmayın. Allah'ın hakkı, onların her birinin hakkının önüne geçer. Hislerinize uyup, adaletten şaşmayın. Şahitliği eğer, büker veya şahitlikten kaçınırsanız biliniz ki, Allah tüm yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” Ayet-i Kerime'si ile başlayan dizinin mesajı da dizinin daha ilk sahnesinde az çok belli oldu.
Tarihi tam olarak verilmeyen, Ancak Sultan 2. Abdülhamit’in tahtta olduğu 1877 ile 1909 yılları arasında geçtiği belli olan dizi bir yandan Osmanlı İstanbul’unda kötülere karşı iyilerin adalet mücadelesini ele alırken bir yandan da güncel göndermeler ile süslü.
Kastettiğimiz göndermeler sadece dizideki yerlerin isimlerinin ekranda hem Latin hem de Arap harfleri ile gösterilip, Osmanlıca tartışmasına yapılan göndermeler değil elbet.
Dizinin ilk bölümünün ana hikayesi bir dava, duruşma, mahkeme ekseninde yürüyor. Sultan’ın da hocası olan Kadı Gıyasettin Hatemi’nin yetiştirdiği ve Polis Müşiri olan yetim Filinta Mustafa yoluna çıktığı Boris Zaharyas’ın kurduğu bir kumpasın içine düşer.
Banker ve armatör gibi görülen ancak aslında İstanbul suç dünyasının lideri olan Zaharyas, Filinta Mustafa’nın yoldaşı Bıçak Ali’yi öldürür, cinayeti ise Mustafa’nın işlediğine dair yalancı şahitler getirir. Mustafa hem can yoldaşını yitirmenin acısını hisseder, hem de içine düştüğü kumpasa karşı çaresiz kalır.
Ancak onun kadar zor durumda olan biri daha vardır: Kadı Gıyasettin Hatemi. Çünkü kendi yetiştirdiği Filinta Mustafa’nın sahte deliller ile süslü davasına Kadı Gıyasettin bakmak zorundadır ve eldeki deliller yüzünden oğlu gibi sevdiği Filinta Mustafa’nın idamına hüküm verir.
Ancak öğrencisi olduğu Sultanı ikna eden Kadı Gıyasettin, içine düştükleri kumpası çözmek için Mustafa’nın tahliye edilip bir yıllığına idam cezasının ertelenmesini sağlar. Bu amaçla Sultan’ı ikna etmek için konuşurken kolunu tutma cüreti gösteren Kadı Gıyasettin şöyle konuşur:
“Sultanım, bana bu davaya bakmamı emrettiniz yaptım. Her defasında bu tatkikatla olmaz diye defaatle ikaz ettim. Lakin ne siz ne sadrazam efendi yeni tatkikat yapılmasına müsade ettiniz. Mevcut delillerin ve şahitlerin tamamı şeytani bir sahicilik ile düzenlenmişti. Elim kolum bağlı kaldım. Taltiflerinize mazhar olan en iyi müşiriniz Filinta’ya bu hainliği yapma cürretini gösterenler kim bilir şehri İstanbul’da neler yapıyorlar. Kumpas büyük sultanım, işin içinde emniyet teşkilatındaki zabitler de var. Bunları bulup temizlemedikçe bu teşkilat Devlet-i Aliye’nin teşkilatı olamaz. Bize müddet verin bu kumpası çözelim, bu pisliği temizleyelim.”
Hükümet Cemaat kavgasında sık sık telaffuz edilen, Cemaatin emniyet içinde örgütlendiği, devletin sırlarını kendi çıkarları için kullandığı, Milli Orduya kumpas kurduğu gibi iddiaların neredeyse 100 yıl öncesinde geçen bir dizide, çeşitli imalarla kendine yer bulması diziyi daha da "eğlenceli" ve "izlenebilir" yapıyor.
TRT'nin büyük bir tanıtım kampanyası ile başlattığı, bir yandan da Amerika'daki örnekleri gibi öncesinde kamera arkası yayımladığı, üst üste iki kere vererek başka dizileri izleyen seyircisini de ekran başına çekme gayretinde bulunduğu, üstelik TRT'den de sorumlu olan Bakan Yalçın Akdoğan'ın setine gidip takdirlerini ilettiği Filinta, ilk bölümündeki aksiyon, patlama, sahneleri kadar güncel göndermeleri ile de göz doldurdu ve günün televizyon programı oldu.
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun; kendinizin, ana babanızın ve yakınlarınızın zararına bile olsa… Allah rızası için şahitlik yapanlar olun. Şahitlik yaptığınız kimseler, zengin de olsa, fakir de olsa adaletten ayrılmayın. Allah'ın hakkı, onların her birinin hakkının önüne geçer. Hislerinize uyup, adaletten şaşmayın. Şahitliği eğer, büker veya şahitlikten kaçınırsanız biliniz ki, Allah tüm yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” Ayet-i Kerime'si ile başlayan dizinin mesajı da dizinin daha ilk sahnesinde az çok belli oldu.
Tarihi tam olarak verilmeyen, Ancak Sultan 2. Abdülhamit’in tahtta olduğu 1877 ile 1909 yılları arasında geçtiği belli olan dizi bir yandan Osmanlı İstanbul’unda kötülere karşı iyilerin adalet mücadelesini ele alırken bir yandan da güncel göndermeler ile süslü.
Kastettiğimiz göndermeler sadece dizideki yerlerin isimlerinin ekranda hem Latin hem de Arap harfleri ile gösterilip, Osmanlıca tartışmasına yapılan göndermeler değil elbet.
Dizinin ilk bölümünün ana hikayesi bir dava, duruşma, mahkeme ekseninde yürüyor. Sultan’ın da hocası olan Kadı Gıyasettin Hatemi’nin yetiştirdiği ve Polis Müşiri olan yetim Filinta Mustafa yoluna çıktığı Boris Zaharyas’ın kurduğu bir kumpasın içine düşer.
Banker ve armatör gibi görülen ancak aslında İstanbul suç dünyasının lideri olan Zaharyas, Filinta Mustafa’nın yoldaşı Bıçak Ali’yi öldürür, cinayeti ise Mustafa’nın işlediğine dair yalancı şahitler getirir. Mustafa hem can yoldaşını yitirmenin acısını hisseder, hem de içine düştüğü kumpasa karşı çaresiz kalır.
Ancak onun kadar zor durumda olan biri daha vardır: Kadı Gıyasettin Hatemi. Çünkü kendi yetiştirdiği Filinta Mustafa’nın sahte deliller ile süslü davasına Kadı Gıyasettin bakmak zorundadır ve eldeki deliller yüzünden oğlu gibi sevdiği Filinta Mustafa’nın idamına hüküm verir.
Ancak öğrencisi olduğu Sultanı ikna eden Kadı Gıyasettin, içine düştükleri kumpası çözmek için Mustafa’nın tahliye edilip bir yıllığına idam cezasının ertelenmesini sağlar. Bu amaçla Sultan’ı ikna etmek için konuşurken kolunu tutma cüreti gösteren Kadı Gıyasettin şöyle konuşur:
“Sultanım, bana bu davaya bakmamı emrettiniz yaptım. Her defasında bu tatkikatla olmaz diye defaatle ikaz ettim. Lakin ne siz ne sadrazam efendi yeni tatkikat yapılmasına müsade ettiniz. Mevcut delillerin ve şahitlerin tamamı şeytani bir sahicilik ile düzenlenmişti. Elim kolum bağlı kaldım. Taltiflerinize mazhar olan en iyi müşiriniz Filinta’ya bu hainliği yapma cürretini gösterenler kim bilir şehri İstanbul’da neler yapıyorlar. Kumpas büyük sultanım, işin içinde emniyet teşkilatındaki zabitler de var. Bunları bulup temizlemedikçe bu teşkilat Devlet-i Aliye’nin teşkilatı olamaz. Bize müddet verin bu kumpası çözelim, bu pisliği temizleyelim.”
Hükümet Cemaat kavgasında sık sık telaffuz edilen, Cemaatin emniyet içinde örgütlendiği, devletin sırlarını kendi çıkarları için kullandığı, Milli Orduya kumpas kurduğu gibi iddiaların neredeyse 100 yıl öncesinde geçen bir dizide, çeşitli imalarla kendine yer bulması diziyi daha da "eğlenceli" ve "izlenebilir" yapıyor.
TRT'nin büyük bir tanıtım kampanyası ile başlattığı, bir yandan da Amerika'daki örnekleri gibi öncesinde kamera arkası yayımladığı, üst üste iki kere vererek başka dizileri izleyen seyircisini de ekran başına çekme gayretinde bulunduğu, üstelik TRT'den de sorumlu olan Bakan Yalçın Akdoğan'ın setine gidip takdirlerini ilettiği Filinta, ilk bölümündeki aksiyon, patlama, sahneleri kadar güncel göndermeleri ile de göz doldurdu ve günün televizyon programı oldu.
