MEDYA KÖŞESİ

Fehmi Koru'dan tutuklu gazeteciler çağrısı

Fehmi Koru hükümete seslendiği yazısında tutuklu gazeteci ve aydınların serbest kalması gerektiğini kaydederek "Yanlıştan vageçelim" dedi...

Fehmi Koru'dan tutuklu gazeteciler çağrısı
GAZETECİLER.COM
Star yazarı Fehmi Koru bugünkü köşesini medyaya ayırdı ve hükümete seslendi. Tutuklu gazeteci ve aydınların uluslararası düzdeyde Türkiye'yi çok zor duruma soktuğunu tespit eden Koru hükümeti harekete geçmeye çağırdı.

İsim vermeden KCK ve odatv davasında tutuklu olan Büşra Ersanlı, Ragıp Zarakol, Ahmet Şık, Nedim Şener gibi kamuoyunda duyarlılık oluşturan aydın ve gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini kaydeden Koru "Sorunun nereden kaynaklandığını biliyoruz. Hükümet de biliyor. Yanlışı düzeltmenin zamanı ise geldi, geçiyor..." dedi...,


Koru "Yanlıştan vazgeçelim" başlıklı yazısında hükümete böyle seslendi:

Cezaevlerine düşen ve ‘gazeteci’ olduğunu iddia edenlerden bazısının buna hakkı olmadığını biliyoruz; Büyükelçi Ricciardone de ‘şiddete bulaşan, silâh kuşanan’ sözcükleriyle herhalde bu tipleri kast ediyor. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasındaki ‘cebinde basın kartı bulunan eli silâhlılar’ dokundurmasının muhatapları da bunlardır sanıyorum...

Hepsi bu durumda olsaydı kimse itiraz etmez, etse de verilecek açıklayıcı bir cevapla ortalık yatışırdı. Oysa kamuoyunda ‘gazeteci’ kimliğiyle bilinen kişiler de bulunuyor cezaevlerinde; ‘aydın’ denildiğinde akla gelen bir öğretim üyesiyle bir yayıncı da... Sorun bu insanlardan kaynaklanıyor.

Sorunun kaynağı aslında insanlar değil; o insanların cezaevlerine düşmesini getiren hukuki çerçeve: Herhangi bir davayla ilintili gözaltına alınan kişiler kolayca tutuklanabiliyor ve tutukluluk halleri de uzunca sürebiliyor. Gözaltına alınmak için de Türk Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele Kanunu’nda hayli madde var; o maddelerin kapsama alanına düşen herhangi bir kişi, mesleği ne olursa olsun, gözaltına alınabiliyor.

Önceki gün yayımlanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2011 Raporuna göre, Mahkeme en çok mahkumiyet kararını Türkiye hakkında verdi; mahkum olduğumuz davaların çoğu âdil olmayan yargılama ve yargı süresinin uzunluğuyla ilgili...

Adil olmayan yargılamaya, kısa sürede verilen mahkumiyet kararlarına kimse bir şey demiyor. Gazeteci de yargılanır elbette ve mahkum olursa cezaevini de boylar... Buna da itiraz yok. İtirazlar uzun yargılama ve kolay verilen tutukluluk kararları üzerinde yoğunlaşıyor.

‘İleri demokrasi’ diye göğsümüzü gere gere övünebileceğimiz bir hale gelmek istiyorsak, her şeyden önce, bu yanlışlıkları ortadan kaldırmamız lâzım. ‘Gazeteci’ olarak bilinen bir tek kişinin cezaevinde olması bile Türkiye’yi savunulamaz duruma getiriyor. Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 179 ülke arasında 148. olmaya lâyık bir ülke mi?

Birkaç olumsuz örnek yüzünden hukuk alanında kaydedilen ileri adımlara gölge düşüyor, reformlar görmezden geliniyor, daha da kötüsü bazı niyeti bozuklara “Türkiye’de basın baskı altında, her bildiğimizi, düşündüğümüzü yazamıyoruz” yaygarası basma imkânı bahşediliyor.

Yazının tamamı için
ÇOK OKUNANLAR