MEDYA KÖŞESİ

Fehmi Koru, Özkök-Çölaşan kavgasını yazdı

Ertuğrul Özkök ile Emin Çölaşan arasında patlayan 28 Şubat polemiği Fehmi Koru'nun da ilgisini çekmiş. Koru, Özkök'ün kurnazlığını yazdı...

Fehmi Koru, Özkök-Çölaşan kavgasını yazdı
GAZETECİLER.COM
Star yazarı Fehmi Koru, Ertuğrul Özkök ile Emin Çölaşan arasında patlayan 28 Şubat polemiğine dahil oldu. Koru, Özkök'ün 29 Şubat Belgeseli'nde anlattığı anektod üzerine bağşlayan kavgayı yorumlarken ayrıntılarda gizlenen bir noktaya dikkat çekiyor.

Özkök, Emin Çölaşan ile birlikte Çevik Bir ile yaptıkları görüşmede, Çölaşan'ın darbe yapacak mısını? diye sorduğunu aktarırken kendi sorularında 'darbe' kelimesinin geçmediğini savunmuştu. Fehmi Koru ise Özkök'ün kurnazlık yaparak aynı soruyu farlı bir ifadeyle Çevik Bir'e sormuş olduğunu belirtelek Hürriyet yazarını eleştirdi. Koru, Özkök'ün Çevik Bir'e "28 Şubat kararlarına direniş olursa, gerektiğinde silâh kullanır mısınız?” diye sorduğunu ve "gerekirse silah kullanırız" manşetinin bu soruya verilen cevapla çıktığını hatırlaıyor.

Koru, "silah kullanmak" ile "darbe" arasında nasıl bir fark olduğunu sorguladığı yazısında şöyle diyor:

Tıpkı bugünlerde ‘28 Şubat belgeseli’nde anlatılmış bir anekdot üzerine kopan tartışmadan da şaşırmadığım gibi...

Manşetleriyle 28 Şubat darbesinin ‘post-modern’ tarzda olmasını sağlamış olan gazetenin yayın yönetmeniyle de konuşulmuş belgeselde... Onun anlattığı olay da Aslanlı Kapı’nın arkasında geçiyor... Karşılarında Büyükanıt yok, Çevik Bir var... Org. Bir Genelkurmay 2. Başkanı o sıralar... Gazete yönetimi ve yazarları olarak kendisini ziyaret ediyorlar...

Ziyarette, Genelkurmay’ın bazı yazışmalarının dağıtım listesinde olduğunu bildiğim yazar, yayın yönetmeninin belgeselde anlattığına göre, “Paşam, siz onu bunu bırakın da, darbe yapacak mısınız, yapmayacak mısınız?” diye soruyor... Muhatabının mukabelesi, “Siz ne diyorsunuz” hayreti oluyor...

Haberi dünkü Star’da vardı.

Soru sahibi bu anlatıma müthiş kızmış... İnternet siteleri aracılığıyla derhal ‘tekzip ettiği’ gibi, dünkü yazısını da iftiraya uğradığını anlatmaya ayırmış... Genelkurmay’a gitmişler; bu doğruymuş... Org. Çevik Bir’le siyasi konuları da konuşmuşlar... Kendisi soru da sormuş; ama “Darbe yapacak mısınız?” değilmiş sorusu... Ya neymiş? “Paşam” demiş soru sahibi, “Alınan bu 28 Şubat kararlarına direniş olursa, gerektiğinde silâh kullanır mısınız?”

“Darbe sözcüğü asla geçmedi” diyor; ‘silâh kullanma’ sözcükleri geçmiş... Zaten, ertesi gün, gazete “Gerekirse silâh bile kullanırız” manşetiyle çıkmış; çünkü Çevik Bir, sorusuna, “Gerekirse kullanırız” cevabını vermiş...

Anlatımı kulağa daha doğru geliyor da, iki ifade arasındaki farkı anlamakta sorunum var. ‘Silâh’ kullanılacaksa, ne için kullanılacak? Sarıkamış’ta ‘kararlılık’ tatbikatında mı, yoksa Ankara’da hükümeti devirmede mi? Hükümet devirme amaçlı silâh kullanımı ‘darbe’ değil midir? Gazetenin bir Genelkurmay yetkilisine atfen manşete çektiği “Gerekirse silâh bile kullanırız” tehdidini okuyanlar, o gün, ne düşünmüş olabilir?

Gazete 12 Haziran günü çekti o manşeti, iktidardaki Refahyol Hükümeti 30 Haziran’da (1997) istifa etti. Siyasiler de benim gibi algılamışlar demek ki...

‘Post-modern’ darbenin 15. yıldönümünde o dönemle ilgili dosya yargının ilgi alanına girdi.

Genelkurmay’da çalışan bazı sivil memurlar ifadeye çağrıldılar. Bazıları o kadar asker kişi dururken sivil memurların çağrılmasının sebebini anlayamadı. Oysa sebep gayet basit: Genelkurmay’ın Aslanlı Kapısı o dönemde en çok siviller tarafından ziyaret ediliyordu ve kayıtları da o memurlar tutuyordu.

Esas ‘belgesel’ malzemesi dava açılırsa çıkacaktır.


Yazının tamamı için
ÇOK OKUNANLAR