Fatih Selek'ten "Bir Başkadır" yazısı: Başarılı bir Türkiye sorgulaması
Türkiye yazarı Fatih Selek, Bir Başkadır dizisine yönelik bir değerlendirme yazısı kaleme aldı.
Türkiye gazetesi yazarı Fatih Selek, bugünkü köşesinde kaleme aldığı yazının "Türkiye'nin terapisi" başlıklı bölümünde sosyal medyayı kasıp kavuran Netflix'in Berkun Oya imzalı "Bir Başkadır" dizisini değerlendirdi. "Ne Kırmızı Oda'nın suniliğine benziyor ne Masumlar Apartmanı'nın samimiyetsizliğine..." diyen Selek, dizinin başarılı bir Türkiye sorgulaması olduğunu söyledi:
Hayatta en önemli detay sadeliktir.
— Fatih Selek (@fatih_selek) November 16, 2020
Bu dizi Türkiye gerçeğini yalın, doğal ama çarpıcı bir dille aktarmış. Ötekileştirmeyi, kendi toplumuna yabancılaşmayı çarpıtmadan başarılı şekilde anlatmış.
Öykü Karayel mi?
Tek kelimeyle muhteşem!
Bir Başkadır üzerinehttps://t.co/b1RNV4mbqq pic.twitter.com/46g8WbHeNb
Geçen haftalarda yazmıştım, bu senenin modası psikolojik diziler diye... Netflix'te bu türde bir dizi gösterime girdi ama ne dizi!.. Ne Kırmızı Oda'nın suniliğine benziyor ne Masumlar Apartmanı'nın samimiyetsizliğine...
Dizinin ismi: "Bir Başkadır"...
Berkun Oya'nın yazıp yönettiği yapım, başörtülü bir kızın psikiyatrist terapileri üzerinden sınıfsal dokundurmalarla başarılı bir Türkiye sorgulaması yapıyor.
Sosyal medyada herkes başroldeki Öykü Karayel'in performansına dikkat çekti.
Karayel gerçekten çok iyi bir oyunculuk sergilemiş. Çok sahici, çok doğal.
Diziyi güçlü kılan da konusu kadar bu sahiciliği başarılı şekilde yansıtan oyuncu seçimi olmuş.
Yapımda ailesi tarafından yurt dışında okutulmuş, başörtülü ön yargısıyla yetiştirilmiş psikiyatrist kendi ülkesinin gerçekliğiyle; kendisine tedaviye gelen kız ise bastırılmış duygularıyla yüzleşiyor.
Psikiyatrist şöyle diyor bir sahnede:
"İçimde kaçamadığım kurtulamadığım bir öfke var. Anormal bir huzursuzluk oluyor içimde ama en derin bir yerde durduramıyorum. Ne zaman başı kapalı biri gelse otursa karşıma her seferinde, 'saçmalama Peri' diyorum. 'Onca sene okudun, ettin, bu ne ayrımcılık? Ötekileşme bu... Sen bunu yaparsan... Yapma bu işi. Hasta görme...' Yok durduramıyorum kendimi...
Bu düşünceler çocukluktan beri yerleşmiş benim kafamın içine. Annemin babamın b.k yemesi. Başı kapalı biri 'öcü gibi' bir şeydi annem için. Eve gelen kadının başına laf ediyordu.
Onlar güçlü olan. Çoğunluk onlar. Biz kendi ülkesinde akvaryumun içinde... Senin benim anlamamız mümkün değil. Apayrı ülkelerde yaşıyoruz bu insanlarla..."
Arkadaşının "Kafasında çuvalla geziyor. Kız saçını kapatmış o kafasını. Gizli faşist" diye tarif ettiği psikiyatrist, "aydın yabancılaşması"nı çok iyi özetliyor. Dilerim benzer sorgulamaların ve yüzleşmelerin devamı gelir...