MEDYA KÖŞESİ

Fatih Altaylı'yı nasıl bilirsiniz?..

De ki, her iki tarafta azınlıkta olanların istekleri oldu ve Türkiye bölündü. Nasıl böleceksiniz ki!

Fatih Altaylı'yı nasıl bilirsiniz?..
ADNAN BERK OKAN - YORUMUN YORUMU

Amman ha!..
Sorum, "Nasıl bilirdiniz?" değil?..
"Nasıl bilirsiniz?"...
Allah, sevgili Fatih'i "Nasıl bilirdiniz?"sorusunun muhatabı olmaktan çok uzun yıllar korusun...
Onu öncelikle sevgili kızına ve eşine bağışlasın...
Sorumu bir kez daha tekrarlayım:
"Fatih Altaylı'yı nasıl bilirsiniz?"
Benim cevabım belli...
Bugüne kadar bu soru bana sorulduğunda; Kurtuluş Savaşı bitiminde, Kurtuluş Ordusu askerlerini alkışlayan ve bir yandan da "Yasasinnn!" diye bağıran Yahudi'mizin "kimi alkışlıyorsun?" sorusuna verdiği "daa belli değil" cevabını taklit ediyordum...
Ama...
Bugün Fatih Altaylı için aynı soru sorulduğunda "Çok iyi bilirim" diyeceğim...
Hatta (zor da olsa) O'nu sevdiğimi bile söyleyeceğim...
Hele "Ne zaman adam oluruz?" sorusunu İngilizlerin ünlü ve çok eski yazarlarından Cyrill Conolly'nin "okuyucunun istediklerini yazarak kişiliğimi yitirmektense, kişiliğime sadık kalarak okuyucuyu yitirmeyi yeğlerim" deyişi ile cavaplaması yok mu?..
Sanırım beni en çok etkileyen bölümlerinden biriydi...
Ama sadece biriydi...
"Türklerle Kürtler bir arada yaşamak zorunda mı?" sorusunu soran Ertuğrul Özkök'e yapılan saldırıyı abartılı bulması; kimimizin "Güneydoğu", kimimizin "Kürt", bazılarımızın ise "Terör" sorunu olarak gördükleri sornumuzun çözümüne çok yakın olduğumuzu savunması ve diğer yazıları da öteki sevgi gerekçelerim...
Neyse...
Fatih Altaylı'nın yazısından bir bölümü okuyun lütfen...


Bölünme imkân dahilinde değil

Bir süreden beri bazı çevrelerde konuşulan,
“Kürtlerle birlikte yaşamak zorunda mıyız kardeşim”
cümlesi, birkaç gündür “yazılır” oldu.
En net seslendiren de Ertuğrul Özkök’tü.
Şunu söyleyerek başlamam lazım. Evet bunu dillendirenler var ama bunu söyleyen Türklerin oranı, ayrılıkçı Kürtlerin oranından fazla değil.
Yani anlamlı bir çoğunluğu oluşturmuyorlar.
Fikir mi fikir!
Özkök
, yazısının “Beyaz Türk kibri” ile yazıldığını söyleyenlere kızıyor.
Benim çevremde de çok kızan var.
Doğrusunu isterseniz ben, Özkök’ün yazısında öyle bir Beyaz Türk kibri görmedim ama hassasiyet derecesine bağlı olsa gerek.
Tonlamanın, “Ne istiyorsanız verdik. Daha ne kaldı” şeklindeki tezahürüne kızıyorlar.
Ama ben öyle bir tonlama da hissetmiyorum. Dediğim gibi “hassasiyet” farklılığından olabilir.
Ancak şu da bir gerçek ki, PKK’nın teröre başladığı gün talep ettiği ne varsa hemen hepsi gerçekleşti.
Uygulamada sorunlar var mı?
Var ama terör sürdüğü müddetçe bu sorunların tamamının ortadan kalkması daha uzun zaman alacak.
Ayrılık mı?
Bence imkânsız.
Ne Bask modeli uyar Türkiye’ye, ne İrlanda, ne İskoç.
De ki, her iki tarafta azınlıkta olanların istekleri oldu ve Türkiye bölündü.
Nasıl böleceksiniz ki!

Fatih Altaylı'nın diğer yazılarını ...

adnanberkokan@gmail.com
Yorumlar