Fatih Altaylı’nın ürettiği dedikodu…
Kozmik odayı aramak bahanesiyle giren savcılar aslında birer Mossad ajanıymışlar ve TSK’nın olası bir İsrail operasyonuna......
ADNAN BERK OKAN
Bir gazeteci, “iddia” niteliğinden başka hiçbir özelliği olmayan bir “dedikodu”yu köşesine taşımalı mı?..
Bu soruyu hangi aklı başında gazeteciye sorsanız alacağınız cevap “Hayır” olacaktır…
Nitekim kamuoyunda “28 Şubat Süreci” diye tanımlanan o demokrasi dışı dönem “dedikodularla” ve “düzmece haberlerle” yaşatıldı…
O dönemin en etkin gazetecilerinden biri, SABAH’ın Ankara Temsilcisi Fatih Çekirge idi…
Çekirge’nin yazdığı, Dinç Bilgin patronajındaki SABAH’ın yayımladığı “Adı bizde Saklı bir üst düzey komutan” diye başlayan “üretilmiş dedikodular” ortamı daha da geriyordu…
Yazıların amacı hükümet karşıtı kamuoyu yaratmak, başta Refahyol Hükümeti’nin bütün üyeleri olmak üzere, o hükümete destek veren gazete, gazeteci ve yazarları korkutmaktı…
Aynı Fatih Çekirge daha sonraları, Uzan ailesinin çıkardığı STAR Gazetesi’nin başına geçti…
Orada da aynı alışkanlığını sürdürdüğünü bizzat Cem Uzan’dan dinlemiştim…
Çekirge, bazen adını vererek, çoğu zaman da gizleyerek, TSK'nın Ak Parti Hükümeti’nden rahatsız olduğunu, darbe yaparak kendisini (GENÇ Parti) iktidara taşıyacağını söylüyordu Cem Uzan'a...
Genç ve deneyimsiz Uzan da bu gazları yutuyor; Hükümet'e ve Başbakan'a yüklendikçe yükleniyordu...
Sonrası malûmunuz…
Ne Cem Uzan kaldı, ne partisi ve ne ailesinin serveti…
Çekirge şimdi “Ergenekon” isimli kovuşturma dosyasında, “tutuklu – şüphelilerin yanında savaşan” Hürriyet’te yazıyor…
Ve bir de, pornografik galerileriyle ünlü internet sitesini yönetiyor…
“Double check”siz “dedikodu”…
Geleyim diğer Fatih’e…
Altaylardan geldiği soyadından anlaşılan yiğide…
Şimdi de o, “adını vermediği üst düzey komutan” dostlar edindi kendisine…
Peki, var mı böyle bir komutan?..
Kesin bir dille söyleyebilirim ki “yok”…
Peki; ürettiği ve adını vermediği kaynağa (üst düzey komutana) ait haber neyin nesi?..
Hani, koskoca CHP Genel Başkanı'nın bile sarıldığı “dedikodu”…
Bilmeyenler için dedikodunun ne olduğunu da yazayım…
***
Fatih Altaylı dün şöyle diyordu:
“Çok güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgiyi doğrulatmak için çok uğraştım. Kaynağıma güvenemediğimden değil, “Double check” yaptım…
Doğrusu “Double check”i başaramadım ama kaynağıma güvendiğim için bunu yazmak gerek diye düşünüyorum.”
Sonra da (bana göre) kendi zekâsının ürünü olan iddiayı (daha doğrusu tahriki) anlatıyor Fatih…
Sözde; o gece bir kişi Genelkurmay Özel Kuvvetleri arayıp; “Genelkurmay’ın askeri bilgilerini sızdıran üst düzey subay, şu anda Bülent Arınç’ın evinde AKP’lilerle buluştu”…
Aynı kişi dönüyor bu kez de Ankara Emniyeti’ni arıyor:
“İki subay şu anda Bülent Arınç’ın evinin önünde Arınç’a suikast yapmak üzere”…
***
Aynen böyle Fatih’in haberi…
Dua edelim ki bu kadar…
Fatih’in “kıvrak zekâsı” o iddiayı şöyle de tamamlayabilirdi…
“Güvendiğim kaynağımın verdiği bilgiye göre; kozmik odada, ordunun harp stratejileri bulunuyordu. Odayı aramak bahanesiyle giren savcılar aslında birer Yunanistan ajanıymışlar ve TSK’nın Kıbrıs'a düzenleyeceği yeni askeri operasyonuna ilişkin stratejilerinin yer aldığı ÇOK GİZLİ belgelerinden birer kopya almışlar”…
Lütfen gülmeyin...
Eğer Fatih'i yakından tanısaydınız böyle bir haberi devam ettirebileceğine de inanırdınız...
***
Hâsılı sevgili okurlar…
Siz siz olun, kaynak adı verilmemiş ve iki kere doğrulanmamış ( Fatih’in deyimiyle “Double check” yapılmamış) haberlere inanmayın…