Fatih Altaylı'nın haklılığındaki haksızlık!..
"Bizi 'zıvanadan çıkmış' paşalardan kurtarın" diyorsun... Aslında haklısın ama "tek taraflı" haklılık bu...
ADNAN BERK OKAN
Sevgili Fatih (Altaylı);
Genelkurmay Başkanlığı’ndan, sadece konusunda uzmanlaşmış emekli paşaların televizyon programlarına katılmasına izin vermesini rica ediyor; "bizi 'zıvanadan çıkmış' paşalardan kurtarın" diyorsun...
Aslında haklısın ama "tek taraflı" haklılık bu...
Yani...
Diğer yandan (medyadan) bakıldığında haksızlığını kanıtlayan bir haksızlık...
Çünkü...
O emekli paşalar ekrana çıkmak için program yapımcılarına, moderatörlere veya TV genel yayın yönetmenlerine "silâh" çakmiyorlar...
Darbe plânlamıyorlar...
"Aman aabiciğim, yiğidim beni de çağır!" diye yalvarmıyorlar...
Aksine...
Onları ekrana çıkarıp ahkâm kestirenler, işlerine geleni söyleyen paşanın (neredeyse) ellerine sarılıp öpenler, işlerine gelmeyenleri söyleyen paşaları aşağılayanlar hep bizimkiler...
Yani medyamız...
Yani TV programcıları, moderatörleri, genel yayın yönetmenleri...
Yani sizin veya başka kanalların paralı askerleri...
Önce bu durumu tespit edip Genelkurmay Başkanlığı'nı bu kepazeliğin içinden çıkarayım...
Kaldı ki...
Bugün emekli paşanın hangi ekrana çıkıp hangisine çıkmayacağına karar veren gelenkurmay, alışkanlık yaparsa emekli generallerin kime kız verip kimden kız alacaklarına da karışır...
Çünkü alışkanlık yapmak huylarıdır...
Ve geleyim işin daha büyük facia olan ikinci bölümüne...
Ekranlara çıkanların biri emekli paşa ise onu hatta onbeşi gazeteci, yazar, akademsiyen, analist falan...
Allah aşkına Fatih söyler misin ki o ekrana çıkarılan sivillerin kaçı ne söylediğinin farkında?..
Hemen hepsi önce ateş edip sonra nişan alanlardan değil mi?..
Hemen hepsi az sonra "yanlış anlaşıldım aabi" deyip de "çevir kazı yanmasın"cı takılmıyor mu?..
Hemen hepsi kulaktan duyma bilgileri laboratuardan geçmiş "kuram" gibi yutturmuyorlar mı izleyicilere?..
"Sıcak para" politikaları sayesinde ekonominin döndüğünü...
"Sıcak para" sayesinde Merkez Bankası'nın ağzına kadar döviz rezervi ile dolduğunu ( 80 Milyar Dolara yakın) ve bunun bir hükümet politikası sonucu olduğunu bildiği halde "Ben başbakan'ı sıcak para poltikalarına son vererek sömürüyü kestiği için seviyorum" diye yazı yazan TV genel yayın yönetmeni hangi gurupta?..
Efendim!..
Tabii sizin gurupta...
Senin de hemen yanı başında...
Yani o moderatör(!), genel yayın yönetmeni, köşe yazarı zırvalamıyor da, 40 sene orduda eylemli ders gören, ders veren emekli paşa mı zırvalıyor?..
Pardon Fatih...
Bana sorarsan ben de kimi paşaların bilgileriyle değil ideolojileriyle konuştuklarını görüyor ve "çileden çıkıyorum" ama...
Bilmediği konuda ahkâm kesen, bildiği konuyu ise kişisel çıkarı emrettiği için ters çevirip veren bizimkilere (medya) de "ifrit" oluyorum...
Yani Fatih...
Yaşın müsait olmasa da Nino De Murcia'nın Türkçe sözlerle söylediği Elcordobes'i dinlemişsindir..
Bir dizesi şöyledir:
"Dayanamadım yazdım ben sana..."
Ama...
Şair gibi devam etmeyeceğim...
Yani cevap vermen şart değil...
Söylediklerimin doğruluğunda hakkımı teslim et yeter!..
[email protected]
Sevgili Fatih (Altaylı);
Genelkurmay Başkanlığı’ndan, sadece konusunda uzmanlaşmış emekli paşaların televizyon programlarına katılmasına izin vermesini rica ediyor; "bizi 'zıvanadan çıkmış' paşalardan kurtarın" diyorsun...
Aslında haklısın ama "tek taraflı" haklılık bu...
Yani...
Diğer yandan (medyadan) bakıldığında haksızlığını kanıtlayan bir haksızlık...
Çünkü...
O emekli paşalar ekrana çıkmak için program yapımcılarına, moderatörlere veya TV genel yayın yönetmenlerine "silâh" çakmiyorlar...
Darbe plânlamıyorlar...
"Aman aabiciğim, yiğidim beni de çağır!" diye yalvarmıyorlar...
Aksine...
Onları ekrana çıkarıp ahkâm kestirenler, işlerine geleni söyleyen paşanın (neredeyse) ellerine sarılıp öpenler, işlerine gelmeyenleri söyleyen paşaları aşağılayanlar hep bizimkiler...
Yani medyamız...
Yani TV programcıları, moderatörleri, genel yayın yönetmenleri...
Yani sizin veya başka kanalların paralı askerleri...
Önce bu durumu tespit edip Genelkurmay Başkanlığı'nı bu kepazeliğin içinden çıkarayım...
Kaldı ki...
Bugün emekli paşanın hangi ekrana çıkıp hangisine çıkmayacağına karar veren gelenkurmay, alışkanlık yaparsa emekli generallerin kime kız verip kimden kız alacaklarına da karışır...
Çünkü alışkanlık yapmak huylarıdır...
Ve geleyim işin daha büyük facia olan ikinci bölümüne...
Ekranlara çıkanların biri emekli paşa ise onu hatta onbeşi gazeteci, yazar, akademsiyen, analist falan...
Allah aşkına Fatih söyler misin ki o ekrana çıkarılan sivillerin kaçı ne söylediğinin farkında?..
Hemen hepsi önce ateş edip sonra nişan alanlardan değil mi?..
Hemen hepsi az sonra "yanlış anlaşıldım aabi" deyip de "çevir kazı yanmasın"cı takılmıyor mu?..
Hemen hepsi kulaktan duyma bilgileri laboratuardan geçmiş "kuram" gibi yutturmuyorlar mı izleyicilere?..
"Sıcak para" politikaları sayesinde ekonominin döndüğünü...
"Sıcak para" sayesinde Merkez Bankası'nın ağzına kadar döviz rezervi ile dolduğunu ( 80 Milyar Dolara yakın) ve bunun bir hükümet politikası sonucu olduğunu bildiği halde "Ben başbakan'ı sıcak para poltikalarına son vererek sömürüyü kestiği için seviyorum" diye yazı yazan TV genel yayın yönetmeni hangi gurupta?..
Efendim!..
Tabii sizin gurupta...
Senin de hemen yanı başında...
Yani o moderatör(!), genel yayın yönetmeni, köşe yazarı zırvalamıyor da, 40 sene orduda eylemli ders gören, ders veren emekli paşa mı zırvalıyor?..
Pardon Fatih...
Bana sorarsan ben de kimi paşaların bilgileriyle değil ideolojileriyle konuştuklarını görüyor ve "çileden çıkıyorum" ama...
Bilmediği konuda ahkâm kesen, bildiği konuyu ise kişisel çıkarı emrettiği için ters çevirip veren bizimkilere (medya) de "ifrit" oluyorum...
Yani Fatih...
Yaşın müsait olmasa da Nino De Murcia'nın Türkçe sözlerle söylediği Elcordobes'i dinlemişsindir..
Bir dizesi şöyledir:
"Dayanamadım yazdım ben sana..."
Ama...
Şair gibi devam etmeyeceğim...
Yani cevap vermen şart değil...
Söylediklerimin doğruluğunda hakkımı teslim et yeter!..
[email protected]