Fatih Altaylı
Başarılı bir moderatör; o andaki dinleyicilerin akıllarından geçen soruları sezinleyip onları yöneltir...
Larry King olsaydı meselâ...
Veya Christiane Amanpour...
Bir dakika ya!..
Neden dışarıda arıyoruz örnekleri?...
İçimize bakalım:
Meselâ Reha Muhtar olsaydı...
Allah yattığı yeri nur etsin; Mehmet Ali Birand olsaydı...
Ya da Ali Kırca - Uğur Dündar ikilisinden biri otursaydı Başbakan'ın karşısında...
Onlar sorulması gereken bir sor sorduktan sonra Başbakan'ın cevap vermek için konuşmaya başladığında ağzından çıkan daha ilk birkaç kelimeden sonra "haklısınız efendim/Sayın başbakanım" derler miydi?..
Hayır demezler, susarak bir sonraki sorularını veya Başbakan'dan gelen cevabın kontrasını sorarlardı...
Neden?..
Çünkü böylesi söyleşilerde moderatör olumlu ya da olumsuz kişisel görüşünü belirtmez...
Çünkü moderatör konuğunun rakibi de dostu da değildir...
Başarılı bir moderatör; o anda dinleyicilerin akıllarından geçen soruları sezinleyip onları yöneltir...
Fatih Altaylı'nın hatası; başarılarla dolu mesleğini birkaç gün içinde yok edişidir...
Fatih Altaylı'nın hatası; daha önceki birçok başbakana veya siyasetçiye dünyalarını zindan eden tavrından eser olmayışıydı...
Sürekli bir "eziklik" sergileyerek Başbakan'ın her itirazını veya söylemini kabul edişi, onaylayışıydı...
"İtiraz etmeliydi" demiyoruz...
Onun da yanlış olduğunu biliyoruz...
Ama her açıklamaya "haklısınız efendim/Sayın başbakanım" demek bir moderatörün mesleğine yapabileceği en büyük hakarettir...
Altaylı o mesleğe işte o hakareti yapmıştır...
Ve o nedenle "kaybeden" olmuştur...
Veya Christiane Amanpour...
Bir dakika ya!..
Neden dışarıda arıyoruz örnekleri?...
İçimize bakalım:
Meselâ Reha Muhtar olsaydı...
Allah yattığı yeri nur etsin; Mehmet Ali Birand olsaydı...
Ya da Ali Kırca - Uğur Dündar ikilisinden biri otursaydı Başbakan'ın karşısında...
Onlar sorulması gereken bir sor sorduktan sonra Başbakan'ın cevap vermek için konuşmaya başladığında ağzından çıkan daha ilk birkaç kelimeden sonra "haklısınız efendim/Sayın başbakanım" derler miydi?..
Hayır demezler, susarak bir sonraki sorularını veya Başbakan'dan gelen cevabın kontrasını sorarlardı...
Neden?..
Çünkü böylesi söyleşilerde moderatör olumlu ya da olumsuz kişisel görüşünü belirtmez...
Çünkü moderatör konuğunun rakibi de dostu da değildir...
Başarılı bir moderatör; o anda dinleyicilerin akıllarından geçen soruları sezinleyip onları yöneltir...
Fatih Altaylı'nın hatası; başarılarla dolu mesleğini birkaç gün içinde yok edişidir...
Fatih Altaylı'nın hatası; daha önceki birçok başbakana veya siyasetçiye dünyalarını zindan eden tavrından eser olmayışıydı...
Sürekli bir "eziklik" sergileyerek Başbakan'ın her itirazını veya söylemini kabul edişi, onaylayışıydı...
"İtiraz etmeliydi" demiyoruz...
Onun da yanlış olduğunu biliyoruz...
Ama her açıklamaya "haklısınız efendim/Sayın başbakanım" demek bir moderatörün mesleğine yapabileceği en büyük hakarettir...
Altaylı o mesleğe işte o hakareti yapmıştır...
Ve o nedenle "kaybeden" olmuştur...