Fatih Altaylı ve Adnan Oktar...
Adnan Oktar da hemen klasik “çamur at izi kalsın” metodunu devreye sokuyor, köşe yazarlarına, Fatih ile cola şişesi arasındaki....
[photos]
ADNAN BERK OKAN
Fatih Altaylı’nın yıldızının yeni yeni parladığı dönemlerdi…
BEST FM radyosunda sabahları gazeteleri okuyup sivri diliyle yorumluyordu…
En çok da Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’e çakıyordu…
Özkök sabahları yine de Fatih’in kendisine nasıl söveceğini merak edip BEST FM’i dinliyordu…
Sonunda Fatih Altaylı’yı Hürriyet’e alarak ona haftada sadece 2 gün yazma fırsatı verdi… Böylece her sabah kendine edilen küfürlerden de kurtulmuş oldu…
Ama…
Ertuğrul Özkök, ilerleyen günlerde o kararı için şöyle diyordu:
“Arkadaş, hem dinlemeden duramıyordum herifi hem de dinleyince asabım bozuluyordu. ‘En iyisi haftada iki gün köşe vereyim de kurtulayım şundan’ diye düşündüm. Hay vermez olaydım, keşke bana sövüp dursaydı da yerinden oynatmasaydım onu...”
İlerleyen yıllarda Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök’ün söylediklerinden bin beterini söylüyordu Fatih için…
Çünkü Fatih Altaylı, bir zamanlar sövüp saydığı, “hırsız” dediği ve Doğan Grubu gazetelerinde sürekli elleri kelepçeli fotoğrafları yayımlanan Turgay Ciner’in SABAH’ına geçmişti…
Bu sefer de Aydın Doğan için yazmadığını, söylemediğini bırakmıyordu SABAH’taki köşesinde…
Doğan’da çalışırken üç hasmı vardı Fatih’in:
Cem Uzan, Mehmet Emin Karamehmet, Turgay Ciner…
Turgay Ciner’in yanına geçince hasmı Turgay Ciner’le hısım olurken, hısımı Aydın Doğan ile hasım oluyordu…
Son aylarda Karamehmet’le de barıştığı, aldığı TURKCELL reklâmlarından anlaşılıyor…
Hürriyet’te sivri diliyle en çok dönemin Başbakanı’na ve bir de Adnan Oktar’a çakıyordu…
Adnan Oktar da hemen klasik “çamur at izi kalsın” metodunu devreye sokuyor, köşe yazarlarına, Fatih ile cola şişesi arasındaki samimi dostluğu anlatan aşağılık iftira mektupları fakslıyordu…
Hiç sevmediğim, sevemediğim Fatih Altaylı’yı Adnan Oktar ve müritlerine karşı koruduğum için hem genel yayın yönetmenim ve hem de ünlü bir politikacının eşi bana sitem ediyor, beni eleştiri yağmuruna tutuyorlardı…
Hatta Fatih’i, Oktar ve müritlerine karşı koruduğum için yazılarım üç gün askıya bile alınıyordu…
Ama...
Fatih’i sevmemem ya da yanında olduğum kişilerin ondan haz etmemesi, ona yapılan saldırılara, atılan iftiralara karşı kayıtsız kalmamı gerektirmiyordu…
O gün O'na yapılanların yarın bana yapılmayacağı ne malumdu?..
Ben eğer o gün birinden haz etmediğim için edepsizliklere tavır almayacaksam, yarın bir gün kendim aynı haksızlığa uğrarsam kime açacaktım derdimi?..
Gelelim bugüne…
Fatih’ten habersiz sineğin uçamadığı Gazete Habertürk’te yine Alara Uzan’la ilgili bir dedikodu yer alıyor…
Bakınız, burada korumak istediğim kişi Alara Uzan değil…
Ben "KADIN"ı korumak istiyorum...
Bir ANNE’yi…
Bir KIZ KARDEŞ’i…
Bir "İNSAN"ı...
Adı ne olursa olsun...
Sosyal sınıfı ne olursa olsun..
Kimin karısı veya kızı ya da kız kardeşi olursa olsun, bir İNSAN'ı, bir KADIN‘ı…
Gazete HT’in birinci sayfasındaki haberin başlığı aynen şöyle:
“Yunan’la değil Türk’le birlikte”…
Ve devam ediyor haber:
“Cem Uzan’ı Yunan futbolcu ile aldattığı öne sürülen Alara Uzan’ın sevgilisi genç bir Türk çıktı. İddiaya göre Uzan eşini takip edip o gençle yakaladı”.
Habere bakar mısınız?..
“…. İddiaya göre…”
Haberin devamı Magazin ekinde ve başlık aynen şöyle:
“UZAN EŞİNİ TÜRK SEVGİLİSİYLE BASMIŞ”…
Yuh yani!...
“BASMIŞ”…
Yani “Rivayet”…
Yani ne bir bilgi, ne bir belge…
Sadece “dedikodu”…
Yahu Fatih…
Bir de kalkmış “Bisiklet Hırsızı” diye başlık attığınız için özür diliyorsun…
İki çocuk annesi bir kadına durduk yerde iftira atmaktan utanmıyorsun da bisiklet çalana “hırsız” demeye mi utanıyorsun?..
Yuh yani!..
Şimdi senin, sana çamur atan Adnan Oktar ve müritlerinden ne farkın var?..