MEDYA KÖŞESİ

Esra Elönü Ertuğrul Özkök'e demediğini bırakmadı

Esra Elönü, Doğan Medya Grubu'nun satışını kaleme aldığı köşe yazısında Ertuğrul Özkök'ü tam anlamıyla topa tuttu.

Esra Elönü Ertuğrul Özkök'e demediğini bırakmadı

Aydın Doğan, bünyesinde Hürriyet, Posta gazeteleri ile CNN Türk, Kanal D gibi televizyon kanallarının da bulunduğu Doğan Medya Grubu'nu 1.1 milyar dolar karşılığında Erdoğan Demirören'e satmıştı.

 Esra Elönü, Doğan Medya Grubu'nun satışına ilişkin sessizliğini bugünkü köşe yazısında bozdu.

 Elönü yazısında Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'e sert sözlerle yüklenerek, "Vicdanı protezler korosundan kulaklarımızı tırmalayan kürdan kıymığı bir adam, iri yarı entel cümleler kurma kasıntısıyla klavyesinin bir tarafını kıran adam Ertuğrul Özkök ne yazıyor? “Bir daldan bir dala, bir geceden ötekine, bir müzikten ötekine atlarım” diyerek önceleri Doğan Medya maymunluğuna, şimdiyse Soğan Medyanın tiki cücüklüğüne soyunan bu adam ne yazıyor?" dedi.

İşte Elönü’nün bugün yayınlanan "Ölü Doğan medyayı, diri kalan tek mazlumun ahı bitirdi!" başlıklı o yazısı:

Öldünüz ve ağlayanınız yok..

Gittiler, lakin iyi adamların bindikleri atlarla değil, mazlumlardan aldıkları ahlarla.

Ne demiştim Kibir ancak zayıfların takozudur. Takoz ayağının altından çekildiğinde olgunlaşmamış tarafın yere yakın. Oh olsunculuk bize yakışmaz lakin mazlumlar adına Ah olsun demek de kalemin vebali.

Öylesine ziplenmiş bir arşiv kirini bir anda açıp enerjimi eskitmek derdinde değilim. Derdim, artık soğan medyanın detone kalemli cücüğünü yazabilmek.

Bu arada Doğu Guta’ya bakıyor muyuz insan kardeşler!  Evladına yetsin diye aldığı nefesi azar azar yutkunan anneleri görüyor muyuz insan kardeşler! Ölmüş annesinin göğsünden son şehadet sütü içen bebekleri görüyor muyuz insan kardeşler! 

Güneş görmekten çillenmiş yüzümüz, orada gün ışığı görmeden sığınıklara istiflenmiş cılız çocuk bedenleri görüp de utancın kırmızısına dönüşüyor mu ?

Yağ tarlası göbeklerinizi pişik kremleriyle demlerken, Kerim bebeğin yanan gözünden en alçaklara düşüşümüz ya kan, ya da çamur içinde bırakıyor mu görüş mesafemizi..

Peki.

Vicdanı protezler korosundan kulaklarımızı tırmalayan kürdan kıymığı bir adam, iri yarı entel cümleler kurma kasıntısıyla klavyesinin bir tarafını kıran adam Ertuğrul Özkök ne yazıyor? “Bir daldan bir dala, bir geceden ötekine, bir müzikten ötekine atlarım” diyerek önceleri Doğan Medya maymunluğuna, şimdiyse Soğan Medyanın tiki cücüklüğüne soyunan bu adam ne yazıyor?

Acıyı tezgahtan, kutsalı nabza göre dergahtan seçen bu adamlar ne yazıyor? Aylar öncesinden yediğini hafıza kartına kazıyıp yazan lakin Yasin Börü’nün katledilişi sorulduğunda hafızasının kartladığını ima edip bolca “ hatırlamıyorum” diyen adam ne yazıyor?

Hemen söyleyeyim, Bir daldan bir dala atlarım diyen adam, Mazlumlar söz konusu olduğunda, onların ölümlerinin, o dal gibi kalmış aç bedenlerinin üzerinden atlayarak şu şekil başlıklı bir yazı yazıyor “ Alafranga Tuvalet, Alaturka Tuvaleti geçti mi?( 10 Nisan 2018)

Öyle işte, çünkü ölen mazlumsa o mesele dindarların meselesi, hatta abartma tozu da ceplerinde ki o mesele siyasi mesele..

Ölen mazlumsa o mesele insanlığın değil! Ölen mazlumsa o meseleye Esad’ın cellatlığından değil, Seren Serengil Gülben Ergen’in saç baş yoldurmalı magazin kadrajından bakılıyor..

Suriyeli kardeşlerimizin Suriyesizliğine empati yapılmıyor da, bu kardeşlerimizi bu vatandan kovmayı siyasi vaat haline getiren lidercikler yıkanıyor, yağlanıyor..

Bu sadece bir tanesi.. Yediğini içtiğini sayfa sosu olarak kullanan Özkök, bir kere o evlere gir onların ne yiyip ne içemediklerini yaz. Bırak siyasi hodgamlığı, bir kere de “ Alafranga Tuvalet, Alaturka Tuvaleti geçti mi” sorundan mülhem WC istatistiği tutmayı bırak da “ Zalimlerin zalimliğini, mazlumların mazlumluğunu sorgula, ölüm istatistiğini tut! Nerde ne yeniyor diye değil, bir cılız beden kaç kurşun yiyor diye sor bir kere de! Diyet reçeteni değil, yaşamaya iştahsız çocukları yaz.

Çocuk tabutları, diyar diyar oturduğun ve denediğin konforlu koltukları geçti mi ?  Sor..

Cümle hijyenim, bu çamur içinde kalmış vicdanınızı yazmaya yetmiyor, bir sudan geçirin diyeceğim lakin ona da eliniz gitmiyor. Yazık!

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar