RÖPORTAJ

Eşinin öldüğü o anı Ayşe Arman'a anlattı!

Geçtiğimiz günlerde birlikte tatil yaparken kaza sonucu eşini kaybeden oyuncu Burçin Bildik, Ayşa Arman'a içini döktü...

Eşinin öldüğü o anı Ayşe Arman'a anlattı!
GAZETECİLER.COM
Bilinmeyen numaral reklamıyla yıldızı parlayan oyuncu Burçin Bildik son gülerde hayli trajik bir olayla gündemdeydi. Birlikte tatildeyken talihsiz bir kaza sonucu eşini kaybeden Bildik, Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuştu.

Ayşe Arman'ın sorularını sakınmadan sorduğu röportajda Bildik de sakınmadan vermiş cevaplarını...

[photos]

İşte Ayşe Arman'ın o röportajı:

Yorgun bir ses. Üzgün bir ses.
Yok yok, bitmiş bir ses.
Ne diyeceğimi bilemedim. Bazen, “Başın sağ olsun” demek, anlamsız geliyor. Neye yarıyor bilmiyorum.
Acı paylaşılıyor mu?
Bilmiyorum.
Ama dedim.
“Çok üzgünüm” dedim.
Eşini kaybetmesinin bana çok dokunduğunu söyledim. Belli ki özel bir ilişki, “Aşkınızın hikayesini dinlemek isterim” dedim.
Ağlamaya başladı.
Ben de...
“Buyurun gelin” dedi.
Gittim.
Bostancı taraflarında, bir ara sokakta bir apartman. Mis gibi.Yedinci kata çıktım. Daha yedi gün oturmuşlar o evde, sadece yedi gün. Yeni ev. Yaşanmayı bekliyor.Balkonunda fesleğenler var. Çerçevelerinde hayat dolu fotoğraflar.
Ve içeride genç bir adam.
Karısının parmağından çıkan yüzükleri boynunda asılı. Onları okşuyor, onlarla konuşuyor.
Zor, çok zor.
Allah kimseye vermesin. Allah kimsenin sevdiğini almasın. Hele böyle apansız hiç almasın.
En mutlu günlerinde.
Karısı Elçin Zeynep Bildik, “Seninle uçağa binsek” demiş, “Nereye gideceğimiz hiç önemli değil” demiş.
Hem de o tatile çıkmadan bir iki gün önce.
Kadere bakın ki, o tatilin dönüşünde Elçin Zeynep Bildik uçağa binmiş kocası Burçin Bildik’le.
Ama bir tabut içinde, uçağın kargo bölümünde...

Ne zaman, nasıl tanıştınız?

- Üç yıl önce 14 Şubat’ta. Kuşadası’ndayım, programım bitti, İzmir’e döndüm. Dalgınım, mutsuzum, yorgunum. Bir arkadaşımın şirketine uğrayayım dedim. Öylesine, çay içmek için. Arkadaşım yok. “E o zaman girmemeyim” dedim. “Aaa olur mu? Buraya kadar gelmişsiniz, buyurun şirketimizin genel müdürüyle tanışın” dediler. Ve işte, Elçin karşımda?

Görünce ne hissettiniz?
- Vuruldum. Gözlerimi bu ufak tefek kadından alamıyorum. Bir çift göz ama nasıl güzel. Akrep burcudur Elçin, insanın içine içine bakar. Aramızda tarifsiz bir elektrik. Sanki birbirimizi bin yıldır tanıyormuşuz gibi. Hiç ayrılmak istemedim. Dokunmak istedim. Bu hiç tanımadığım kadının saçlarını okşamak, sarılmak. Biraz da utandım çünkü 10 yıllık bir ilişkinin içindeydim. Arkadaşlığı ve dostluğu sağlam ama sevgililiği artık başka boyuta geçmiş bir ilişki.

Ve?
- Ve tuhaf, Elçin’i görür görmez, karım olacağını hissettim. İzah edilebilecek bir şey değil. Bu, bir his. “Amma uzun boyluymuşsunuz!” dedi bana. Tatlı, komik, pozitif. Siyah bir pantolon giymişti. Büyülenmiş gibi orada salak salak duruyorum. Çay içtik, şiir miir konuştuk, o da Nazım seviyormuş, ayrılırken, gayri ihtiyari cama baktım, bana el sallıyor. Cesaretlendim, hemen mesaj attım. “Sizinle tanışmaktan çok keyif aldım, umarım bir gün programa da gelirsiniz” diye. Çat diye yanıt geldi: “Her ne kadar beyefendinin arkadaşı olsanız da, sizinle sohbet etmekten, ben de keyif aldım / Zeynep Elçin Yılmaz.” Şok oldum. O mesajda, önüme konulmuş bir set var, “Hop n’oluyoruz!” var. 15 gün o mesaja baktım. “Patronun arkadaşıyım” diye iyi davranmış demek ki diyorum ama gözleri, gülüşü/_np/0898/13990898.jpg gözümden gitmiyor.

Demek ilk görüşte aşk?
- Evet. Bir süre sonra arkadaşımı görme bahanesiyle, yine gittim. Çıkarken de ona, “Çok özür diliyorum. Yanlış anlaşıldım galiba. Mesajı atarken, size asılmak gibi bir niyetim yoktu.” dedim. Bir an durdu “Niye?” dedi, “Ben o kadar da çirkin miyim!” Haydaaa yeniden umutlandım, “Lütfen konuşalım, iş çıkışı arar mısınız” dedim. “Tamam” dedi ama bekliyorum, aramıyor, gözüm saatte, hissediyorum ki bir bahane bulacak, beni ekecek. Nitekim öyle oldu. Vazgeçmedim, arayıp “Lütfen” dedim, “Lütfen görüşelim?”

Siz zorluyorsunuz?
- Hem de nasıl, sonuna kadar. Nihayet pes etti, “Tamam” dedi. Karşıyaka’da Alaybey’de sokaktan çıktı, denize açılır o sokak. Bana doğru yürüyen o kadına baktım ve kollarımı açtım. Neden öyle yaptım bilmiyorum. Gözlerimin içine bakarak bana geldi ve birbirimize sarıldık. Nasıl ağlıyor. O zaman anladım ki, o da benim hissettiklerimi hissediyor ve korkuyor. Dedi ki, “Sen İstanbullusun. Çok kadın girmiş çıkmış hayatına. Deftere birini daha yazacağım diye geldiysen, n’olur arabana bin ve git! Benim düzenimi, dengemi bozma.” Sıkı sıkı sarıldım ve “Bana güven” dedim. Gerçekten de devam eden ilişkimi bitirdim ve onu hemen ailemle tanıştırdım. Elçin, benim eşim değil, karımdı. O da severdi ‘karım’ lafını. (ağlıyor) Nereden gelmiş bu karı-koca hitapları bilir misiniz?

Hayır?
- Ben halk oyunları okudum, folklar eğitimi aldım. Koca, dağdır. Kadın da o koca dağın üzerine düşen kar. Dağın karıdır yani. Şimdi diyorum ki, benim karım eridi. (ağlıyor) Evliyanın birine sormuşlar, “Erkek nedir?” “Erkek baştır evladım” demiş, “Peki” demişler, “Kadın nedir?” “Kadın da boyundur. Boyun nereye dönerse, baş oraya bakar!” Biz işte böyle bir çifttik.


Röportajın tamamını okumak işin
ÇOK OKUNANLAR