MEDYA KÖŞESİ

Ertuğrul özkök'ten beyinlerimize castrato!

Hayatınızla, dünyayı algılama biçiminizle ilgili en büyük ezberinizi bozmaya hazır mısınız?

Ertuğrul özkök'ten beyinlerimize castrato!
GAZETECİLER.COM - Ertuğrul Özkök bir pazar sabahı daha yaptı yapacağını...
Bugünkü yazısını okuyanların beyinlerine castrato uyguladı.
Olmaz böyle şey!..
Hayır yani; alıntı yaptığı kitabı okuyanlar zaten o anda daha beyin felci geçirmişlerdir ama okumayanlar güzel bir yaz sabahı pazarında beyinlerinin bir köşe yazarı tarafından hadım edileceğini tahmin etmemişlerdir.
Biz de onun sayfasını açtığımızda bir pazar sabahına, dünyanın en güzel kadınlarından birinin gizemli dünyası ve biz erkekler üzerine dugularını öğrenerek gireceğimizi umuyorduk ama yanıldık...
İnsanoğlu denilen canavarın "seni yiyeceğim" ya da "senden korkuyorum sen beni yiyeceksin" arzu veya kuşkularının (meğer) beynimizle ve ruhumuzla hiç ilgisi yokmuş...
Mevlana'nın Mesnevi'de anlattığı ve kan dökücülüğünü, ana rahminde kanla beslenmesine bağladığı insanoğlu meğer bakın kimlerin emrindeymiş...
Lütfen okur musunuz?..

Ya ruh diye bir şey yoksa

ŞİMDİ sıkı durun.
Hayatınızla, dünyayı algılama biçiminizle ilgili en büyük ezberinizi bozmaya hazır mısınız?

Bu güzel pazar günü dudak uçurtacak bir konuya gireceğiz.
Şu konuşma, televizyon için bilim adamları ile sohbetler yapan bir gazeteci ile Tufts Üniversitesi’nin en parlak bilim adamlarından biri olan Daniel Dennett arasında geçiyor.
Daniel Dennett’in kim olduğunu anlamanıza yardımcı olmak için, başında bulunduğu ekipte yer alan üç bilim insanının isimlerini vereyim.
Richard Dawkins, Francis Crick ve James Watson.
Crick ve Watson, DNA’yı keşfeden insanlar.
Şimdi kemerlerinizi bağlayın ve bakın bu ünlü bilim adamı ne diyor.
İkisi arasındaki konuşmayı aynen, satırı satırına aktarıyorum:
İkisi, bir makine olarak gördükleri insan denen varlık üzerine konuşuyor.
* * *
Eduardo Punset: “Demek bu makinenin, yani vücudumuzun bir ruhu yok.”
Daniel Dennett: “Aynen öyle, bir ruh (spirit) yok.”
Eduardo Punset: “Ne de can (soul)?”
Daniel Dennett: “Can olabilir, insan vücudunu ele alalım, ne buluyoruz? Birkaç milyar farklı hücre, canlı hücre, nöronlar-her türden hücre yani. Ama hücrelerden hiçbiri kim olduğumuzu ne bilir, ne de umursar. Bir şekilde, trilyonlarca hücreyle, bu faşist hücrelerle bir takım oluşturuyoruz ve bunlar köle gibi, davetsiz misafirleri kovuyorlar aynen kovandaki arılar gibi ve demokrasi, Barcelona veya Boston umurlarında değil. Hücrelerimiz tüm bundan habersizler, ama iki büyük hücre takımı, senin takımınla benimki, farkında olmadan pek çok şey biliyorlar.”
Söyledikleri çok açık değil mi?
Bir: İnsan ruhu diye bir şey yoktur.
İki: Bizi biz yapan hücrelerin, dolayısıyla organların bilinci yoktur.

Özkök'ün yazısının tamamını
Yorumlar