Ertuğrul Özkök
Hürriyet
Danışmanları, seçim stratejisini oluşturan ekiple toplantı halindeyken girdi içeri Başkan…
Gözlerini iri iri açmış, elindeki son kamuoyu araştırması sonuçlarını gösteren kâğıtları sallıyordu…
“Bu mu?.. Bütün çabalarımın, yaptığım mitinglerin, sesimi ve daha da önemlisi sağlığımı kaybetmemin karşılığı seçimi kesin kaybettiğimi gösteren bu oranlar mı?..”
Sustu…
Bakışlarını başdanışmanının gözlerinin içine dikti…
“Kaybediyorum” dedi öfkesini daha şiddetlendirerek…
Sonra eksik söylediğini anlamış bir ses tonuyla düzeltti…
“Daha doğrusu hepimiz kaybediyoruz… Ama bilin ki; kaybedersek hepinizi öldürtürüm…”
Çıktı gitti…
Ertesi gün seçim yapılacaktı…
Başkan kürsüye çıkmış en ateşli, en tahrik edici, en çarpıcı, rakiplerini en çok aşağıladığı konuşmasını yapıyordu…
Konuşmaya başlamasının üzerinden henüz beş dakika geçmişti ki dört el silah sesi duyuldu…
Hem de tam kürsünün önünden ateş edilmişti…
Bir genç adam hemen kürsünün önünde kanlar içinde yere yığıldı…
Başkan’ın yanı başında duran başdanışman kürsüden atlayıp, kanlar içinde yatan genç adamın üzerine eğildi, kanlı gömleği çıkarıp bir solukta kürsüye fırladı…
Elindeki kanlı gömleği, Başkan’ın boynuna tıpkı bir şal gibi sardı…
Başkan konuşmasını sürdürdü…
“Az önce biricik oğlumu öldürdü bu caniler… İktidar olmayı o kadar çok istiyorlar ki bir başkanın da bir baba olabileceğini unutup onun oğlunu öldürerek iktidar olma ihtirasıyla yanıp tutuşuyorlar… Ama hayır… Bu katiller beni milletime olan hizmet aşkımdan vazgeçiremeyecekler… beni çıktığım bu millet yolundan geri döndüremeyecekler….”
O andan itibaren bütün konuşmasının oğlunun öldürülmesi üzerine tamamlıyor Başkan…
Oğlu kanlar içindeki çıplak vücuduyla ambülansa taşınırken başkan babası yaşlı gözlerle oğluna ağıt yakıp, rakiplerini aşağılamaya, lânetlemeye devam ediyor…
Ertesi gün yapılan seçimleri, bir gün önce “kesin kaybetti” gözüyle bakılan eski başkan kazanıyor…
Ey güzel insanlar!..
Bugün Ertuğrul Özkök’ü “Günün Köşe Yazarı” seçiyorum…
Zira…
Onun anlattığı film senaryosu gerçek hayattan alınma…
Ben ise hayali bir senaryo yazdım…
Ertuğrul gerçekten yaşanmış bir olayı hatırlatarak, geleceğimiz çalacak olanlara karşı uyarıyor okurlarını ve ülkeyi yönetmeye talip olanları…
Ben ise hayali bir senaryo ile yapıyorum aynı şeyi…
Umarım
İktidar olmak için hiç kimse hiç kimsenin öldürülmesine göz yummaz bu güzelim ülkede…