Ertuğrul Özkök
Hürriyet
Halk arasından bir bile kişinin söylediği (anonim) sözlerden biri şöyle der:
"Hâkimin ve hekimin olmadığı yerde durulmaz"...
Bu halk bilgesi adaletin en az "sağlık" kadar değerli olduğunu anlatmak istiyor mutlaka...
Peki "adalet" nedir?..
Benim kişisel tarifimle; Hak verme duygusunun yüceliğidir...
İlle de yargılama esnasında aranmaz "adalet"...
Hayatın her anında en az sağlık kadar gereklidir...
Jean-Jacques Rousseau ise, "Yasama, yürütme yargı içiçe geçmişse, özgürlükler garantide değilse, anayasa yok demektir. Kuvvet kimdeyse o hakimdir" diyordu sanki günümüz Türkiye'sini anlatır gibi...
Bir dakika!..
Lütfen itiraz etmeyin...
Tabii ki son beş yıldır yapılan ve birçok meslektaşımızın - ki hepsi de saygın arkadaşlarımız - "siyasi" olarak nitelediği yargılamalar için "hiç yapılmamalıydı" diyenlerden değilim...
Aksine, "iyi ki yapıldı" diyenlerdenim...
Ama bu "iyi ki yapıldı" deyişim, "Yasama, yürütme yargı içiçe geçti; özgürlükler prangalıydı, anayasa zaman zaman uyarmasına rağmen yargı onu da dinlemedi, hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku geçerli kılındı" dememe engel değil...
Bu girişten sonra sözü; Ertuğrul Özkök'ün bugünkü Hürriyet'te "Bu sözleri birinci ağızdan dinledim" başlığı altında yayımlanan makalesine getireceğim...
Son günlerde okuduğum en "adil" makalelerden biriydi...
Adalet duygusu adeta zirve yapıyordu...
Yani...
Özkök; Erdoğan'ın son 10 yıldaki başarılarını bir İtalyan'ın ağzından samimiyetle aktarırken; aynı Erdoğan'ın neredeyse kendisine karşı düzenlenmiş bir "isyan" olarak nitelendirdiği demokratik Taksim Gezi Parkı protestolarının Almanlar tarafından övülürek aynı samimiyetle göklere çıkarılmasını da anlatıyordu...
Hatta...
"İnandırıcı" olsun diye Kuran'a el basarak bu tarif edilen iki Türkiye'nin de doğru olduğuna inandığını "yemin billah" ederek anlatıyordu...
Her ne kadar "doğru söz yemin gerektirmez" ise de Özkök'ün niçin yemin etmek zorunda kaldığını çok iyi anlıyorum...
Lütfen bir de siz okuyun Özkök'ün bugünkü makalesini...
(Sanırım) "Günün Köşe Yazarı" seçtiğim için bana hak vereceksiniz...
"Hâkimin ve hekimin olmadığı yerde durulmaz"...
Bu halk bilgesi adaletin en az "sağlık" kadar değerli olduğunu anlatmak istiyor mutlaka...
Peki "adalet" nedir?..
Benim kişisel tarifimle; Hak verme duygusunun yüceliğidir...
İlle de yargılama esnasında aranmaz "adalet"...
Hayatın her anında en az sağlık kadar gereklidir...
Jean-Jacques Rousseau ise, "Yasama, yürütme yargı içiçe geçmişse, özgürlükler garantide değilse, anayasa yok demektir. Kuvvet kimdeyse o hakimdir" diyordu sanki günümüz Türkiye'sini anlatır gibi...
Bir dakika!..
Lütfen itiraz etmeyin...
Tabii ki son beş yıldır yapılan ve birçok meslektaşımızın - ki hepsi de saygın arkadaşlarımız - "siyasi" olarak nitelediği yargılamalar için "hiç yapılmamalıydı" diyenlerden değilim...
Aksine, "iyi ki yapıldı" diyenlerdenim...
Ama bu "iyi ki yapıldı" deyişim, "Yasama, yürütme yargı içiçe geçti; özgürlükler prangalıydı, anayasa zaman zaman uyarmasına rağmen yargı onu da dinlemedi, hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku geçerli kılındı" dememe engel değil...
Bu girişten sonra sözü; Ertuğrul Özkök'ün bugünkü Hürriyet'te "Bu sözleri birinci ağızdan dinledim" başlığı altında yayımlanan makalesine getireceğim...
Son günlerde okuduğum en "adil" makalelerden biriydi...
Adalet duygusu adeta zirve yapıyordu...
Yani...
Özkök; Erdoğan'ın son 10 yıldaki başarılarını bir İtalyan'ın ağzından samimiyetle aktarırken; aynı Erdoğan'ın neredeyse kendisine karşı düzenlenmiş bir "isyan" olarak nitelendirdiği demokratik Taksim Gezi Parkı protestolarının Almanlar tarafından övülürek aynı samimiyetle göklere çıkarılmasını da anlatıyordu...
Hatta...
"İnandırıcı" olsun diye Kuran'a el basarak bu tarif edilen iki Türkiye'nin de doğru olduğuna inandığını "yemin billah" ederek anlatıyordu...
Her ne kadar "doğru söz yemin gerektirmez" ise de Özkök'ün niçin yemin etmek zorunda kaldığını çok iyi anlıyorum...
Lütfen bir de siz okuyun Özkök'ün bugünkü makalesini...
(Sanırım) "Günün Köşe Yazarı" seçtiğim için bana hak vereceksiniz...