Ertuğrul Özkök
Halbuki ne güzel tam da Fehmi Koru'nun istediği gibi bir "gazeteci" olmaya başlamıştı...
Ertuğrul Özkök de kovulmayı(!) hak ediyor yani...
"Huysuz adam" efendim...
Halbuki ne güzel tam da Fehmi Koru'nun istediği gibi bir "gazeteci" olmaya başlamıştı...
Yok, hayır...
Başbakanı ve Hükümeti övmüyordu ama karşı da çıkmıyordu; son zamanlarda...
Öööyle, hafiften dalgasını da geçerek hayatla;
durmaya çalışıyordu ayakta...
Patron da memnundu bu gidişten...
Rahatsız etmeden öpüşten...
Fehmi Koru'nun yıllardır, "patron iyi de çevre kötü" dedikleri işte buydu...
Sonunda Özkök de ne güzel o dediklerine uydu...
İki usta (tabii ki Koru ve Karaalioğlu) ve büyük gazetecinin uyarılarını (belli ki) dikkate almış, en azından "iyi insan" rolü oynamaya çalışıyordu...
Ama işte bakın tutamadı kendini...
Çekti sanki kendi ipini...
Neymiş?..
İnadına içecekmiş...
Neden?..
Alkollü içkilerle ilgili bazı "yasaklar" getirildiği için...
Neymiş?..
Vitrin muhafazakârları onun yaşam tarzına karışamazmış...
Yok yaaa!..
Neden karışamayacaklarmış?..
Çoğunluk onlarda (vitrin muhafazakârlarında)...
Demokrasilerde de çoğunlukların dedikleri dedik, çaldıkları düdük olduğuna göre istedikleri gibi öttürürler düdüklerini arkadaş...
Bak işte Akif Beki ile Aslı Aydıntaşbaş bile ne güzel "körler sağırlar birbirlerini ağırlar" diyen atalarımızı haklı çıkarmak için hep "mutabık" kaldıkları konularda tartışıyorlar(!)..
Sana mı kaldı oyun bozanlık Ertuğrul Bey?..
Otur oturduğun yerde...
İnadına içmeyi falan da bırak...
Bak...
Kocca Hasan Cemal'i bile kovdurdular, seni mi kovduramayacaklar?..
Biz şimdiden "Ertuğrul Özkök kaybetti" diyelim de Özkök'ü uyarma vazifemizi yerine getirelim...
"Huysuz adam" efendim...
Halbuki ne güzel tam da Fehmi Koru'nun istediği gibi bir "gazeteci" olmaya başlamıştı...
Yok, hayır...
Başbakanı ve Hükümeti övmüyordu ama karşı da çıkmıyordu; son zamanlarda...
Öööyle, hafiften dalgasını da geçerek hayatla;
durmaya çalışıyordu ayakta...
Patron da memnundu bu gidişten...
Rahatsız etmeden öpüşten...
Fehmi Koru'nun yıllardır, "patron iyi de çevre kötü" dedikleri işte buydu...
Sonunda Özkök de ne güzel o dediklerine uydu...
İki usta (tabii ki Koru ve Karaalioğlu) ve büyük gazetecinin uyarılarını (belli ki) dikkate almış, en azından "iyi insan" rolü oynamaya çalışıyordu...
Ama işte bakın tutamadı kendini...
Çekti sanki kendi ipini...
Neymiş?..
İnadına içecekmiş...
Neden?..
Alkollü içkilerle ilgili bazı "yasaklar" getirildiği için...
Neymiş?..
Vitrin muhafazakârları onun yaşam tarzına karışamazmış...
Yok yaaa!..
Neden karışamayacaklarmış?..
Çoğunluk onlarda (vitrin muhafazakârlarında)...
Demokrasilerde de çoğunlukların dedikleri dedik, çaldıkları düdük olduğuna göre istedikleri gibi öttürürler düdüklerini arkadaş...
Bak işte Akif Beki ile Aslı Aydıntaşbaş bile ne güzel "körler sağırlar birbirlerini ağırlar" diyen atalarımızı haklı çıkarmak için hep "mutabık" kaldıkları konularda tartışıyorlar(!)..
Sana mı kaldı oyun bozanlık Ertuğrul Bey?..
Otur oturduğun yerde...
İnadına içmeyi falan da bırak...
Bak...
Kocca Hasan Cemal'i bile kovdurdular, seni mi kovduramayacaklar?..
Biz şimdiden "Ertuğrul Özkök kaybetti" diyelim de Özkök'ü uyarma vazifemizi yerine getirelim...