MEDYA KÖŞESİ

Ertuğrul Özkök yanlış adrese mi çaktı?..

Öyle ana muhalefet partisinin, yavru muhalefet partisinin değil, için için kabaran, sessiz halk muhalefetinin dönüşü demek bu.

Ertuğrul Özkök yanlış adrese mi çaktı?..

GAZETECİLER.COM
Ertuğrul Özkök
bugün Hüriyet’in yaptığı müzik gecesine ve geceyi şenlendiren müzisyenlere “övgü” dizmiş…
Arabesk’in geri döndüğünü ve gerçek muhalefetin bundan sonra başlayacağını savunmuş ve yazısının bir yerinde; "Ey müstebit aydın; ey Türkiye’yi Ergenekon’dan ibaret bir çorak ülkeye çevirmeye uğraşan kaba saba adam; Bil ki başaramayacaksın" diye haykırmış…
Arabeski hayatımızdan çıkaranlara çakmış…
Çakmış ama galiba işte orada bir yanlışlık yapmış…
İsterseniz önce haberi sonra da Adnan Berk Okan’ın yorumunu bir okuyun… 

Şuraya yazıyorum arabesk geri dönüyor 

Haber başlığındaki soruya cevabı ben vereyim:

Evet!..
Ertuğrul yanlış adrese çakmış çünkü Arabesk zaten son 10 yıldır iktidardaydı ama muktedir olamadığı için sesi yeni yeni çıkmaya başladı…

Arabeski hayatımızdan kovmaya çalışanlar Beyaz Türklerin iktidarıydı…
Beyaz Türklerin medyasıydı…
Arabeski hayatımızdan kovmaya çalışanlar, 1993 -2003 arasında Ertuğrul, daha önceki yıllarda ağabeyleriydi…
Arabeski hayatımızdan kovmaya çalışanlar; arabeskçilerin oylarıyla iktidar olmuş ama Beyaz Türklerin iktidarını temsil eden başbakanlarla enseye tokat, oraya parmak olan medya yöneticileri ve kendilerini çağdaş sanan ama kafaları örümcek bağlamış TRT bürokratlarıydı…

Bugün ise Arabesk şimdi muktedir olmaya doğru gidiyor…

Ertuğrul’un dediği gibi “muhalefet” olmaya değil…

Adnan Berk Okan

DUYDUK duymadık demeyin.

Bakın şuraya, altını kapkara kalemle çizerek yazıyorum.

“Arabesk müzik geri dönüyor.”

Tam 30 yıl sonra, bütün ihtişamı, şaşaası ve o olağanüstü hüznüyle geri dönüyor.

Hem de tam ihtiyacımız olduğu bir dönemde.

Yine duyduk duymadık demeyin;

“Arabeskin dönüşü, bu ülkede muhalefetin dönüşü demektir.”

Öyle ana muhalefet partisinin, yavru muhalefet partisinin değil, için için kabaran, sessiz halk muhalefetinin dönüşü demek bu.

Bir süredir, parmaklarımın, tüylerimin ucunda hissettiğim şeyin adını, önceki akşam Lütfi Kırdar’da olağanüstü bir düeti dinlerken koydum.

***

Hürriyet’in 6 yıldır başarı ile sürdürdüğü “Aile içi şiddete hayır” kampanyasının ikinci büyük konseri vardı.

Cihan Okan-Mustafa Ceceli inanılmaz bir düet yapıyordu.

Damardan arabesk basıyorlardı.

Orada anladım ki, Orhan Gencebay’dan, Ercan Turgut’lardan, Ferdi Tayfur’lardan 30 yıl sonra, Türk ruhunun en pasifist, en teslim olmuş isyanını temsil eden müzik yeniden geliyor.

“Bıkmışlar ordusu”, “Bıktırılmışlar, sindirilmişler kalabalığı” yürüyüşe geçti diyorum ya, alın size bir ispatı daha.

Cihan Okan’ı yıllardır assolist korolarında dinliyordum.

Meğer o mütevazı yıllar nasıl bir sesi bizden mahrum etmiş.

Mustafa Ceceli, bu gencecik adam sahnede meğer neymiş.

Birlikte söylüyorlar.

Arabesk tekamül etmiş, bir zamanların yalın duygularına, ağlamaktan başka çare bulamayan hüznüne acayip derinlikler katmış.

Cihan Okan bırakıyor, Mustafa Ceceli alıyor.

Sonra ikisi birden giriyor.

Bak, şuraya bir kere daha yazıyorum.

Arabesk 30 yıl sonra dönüyor.

Nasıl ki, Brooklyn’de yepyeni bir müzik patlıyorsa, bizim damarımızda da yeni arabesk patlıyor.

Orada öyle, burada böyle.

 

Özkök’ün yazısının tamamını okumak için

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar