Ertuğrul Özkök kaybetti çünkü…
Yıldırım’ın gelecekle ilgili plânlamalarının; nefretlerinin, muhtemel düşmanlıklarının hiçbirisi “sır” değil artık…
Emanete ihanet insanlık ayıbıdır…
Bütün kutsal dinler en büyük günahlardan biri sayarlar “emanete ihaneti”…
Bir varlığınızı (maddi olması şart değil çünkü sadece maddi değil manevi varlıklar da bir değerdir) birisine emanet ettiğiniz anda amacınız o varlığınızın, o değerinizin korunmasını sağlamaktır…
Bazen bir hatıra,
bir keyif anı,
bir acı veya yenilmiş bir kazık da o kişinin değerlerindendir…
Kimi zaman güvendiği biriyle o anısını paylaşmak isteyebilir…
Bazen de bir fikrini emanet eder insan; güvendiği birine…
Rahmetli babacığım böyle durumlarda:
“Senin namusuna emanet ettim” derdi eğer söylediği bir sır ise, aklından geçenler ise ve derdini açtığı dostundan başkasının duymasını istemiyor ise…
Aziz Yıldırım da belli ki Ertuğrul Özkök’ü kendine “dost / sırdaş” bellemiş…
Ve yine belli ki;
bazı sırlarını, düşüncelerini, plânlamalarını “Ertuğrul Özkök’ün namusuna emanet etmiş…”
Ama yine belli ki hiç de iyi etmemiş…
Çünkü Ertuğrul, Aziz Yıldırım’ın; namusuna emanet ettiği bütün değerleri cümle âleme duyurdu…
Yıldırım’ın gelecekle ilgili plânlamalarının; nefretlerinin, muhtemel düşmanlıklarının hiçbirisi “sır” değil artık…
Hâsılı…
Aziz Yıldırım yaptığı bir açıklamada şunları söyledi;
"…. hiçbir kişi, kurum veya oluşum hakkında övgü ya da yergi niteliğinde ifadeler kullanmadım... Dost sohbeti şeklinde geçen diyaloglar, iradem ve bilgim dışında, 'haber' adı altında yayımlandı”…
Yani; Aziz Yıldırım’ın kendisine emanet ettiği değerlere ihanet eden Ertuğrul Özkök kaybetti…