Ertuğrul Özkök Erbakan'ı niye yazmadı?
Erbakan'ın ölümü üzerine yazı yazmayan kalmadı. Bir o ses etmedi. Neden dersiniz...
GAZETECİLER.COM - Türk siyasetinin en önemli figürlerinden biriydi.
Ölümü üzerine herkesin söyleyecek bir lafı hiç yoksa "Allah rahmet eylesin" cümlesi vardı.
Bir tek o...
Ertuğrul Özkök bugüne kadar tek satır yazmadı.
Neden acaba?
Arkadaşları da merak etmiş...
Sormuşlar...
Yanıtını şöyle veriyor Özkök:
"Neden Erbakan'la ilgili hiçbir şey yazmıyorsun?"
Cevabım basit.
Erbakan'ı tanımıyorum.
Onunla ne gazeteci ne başka sıfatla ilişkim oldu.
Bir kere Başbakanlık Konutu'nda, Aydın Bey ve bizlere yemek verdi.
Bir kere de başbakanken, Hürriyet yazarlarıyla bir araya gelmek için randevulaştık.
Son dakikada "Oktay Ekşi'yi getirmeyin" dediler.
Ben, "O zaman biz de gelmiyoruz" dedim. Randevuyu iptal ettik.
Onu tam olarak tanımadım.
Ama yıllar, dışardan da olsa, bana onun çok önemli bir özelliğini öğretti.
Kin tutmamayı, intikam duygusu taşımamayı, vicdan denen insanlık karakterini ayaklar altına almamayı...
Evet nehrin kenarında otururken, önün bu özelliklerini tanıdım.
(...)
Siyasetiyle hiçbir zaman mutabık olmadım.
Vicdanı ile mutabıkım.
Ve hayat bana, siyasi görüş ayrılıklarının hiçbir öneminin olmadığını, ama "vicdan" denilen şeyin ise ne kadar hayati bir insani değer olduğunu öğretti.
Bu cenaze bana, insanın tabutuna konacak en anlamlı çelengin geriye bıraktığı "vicdan mirası" olduğunu gösterdi.
BİR TEK SİLİVRİ YOKTU!
Ertuğrul Özkök yazısını ilginç bir tespitle bitiriyor.
Erbakan'ın cenazesine asker de dahil her kesimden katılım olduğunu bir tek "Silivri'nin orda olmadığını" söylüyor. Ardından da ekliyor:
"Eminim izin verilse oradan da cenazeye epey bir katılım olurdu..."
Yazının tamamı için
Ölümü üzerine herkesin söyleyecek bir lafı hiç yoksa "Allah rahmet eylesin" cümlesi vardı.
Bir tek o...
Ertuğrul Özkök bugüne kadar tek satır yazmadı.
Neden acaba?
Arkadaşları da merak etmiş...
Sormuşlar...
Yanıtını şöyle veriyor Özkök:
"Neden Erbakan'la ilgili hiçbir şey yazmıyorsun?"
Cevabım basit.
Erbakan'ı tanımıyorum.
Onunla ne gazeteci ne başka sıfatla ilişkim oldu.
Bir kere Başbakanlık Konutu'nda, Aydın Bey ve bizlere yemek verdi.
Bir kere de başbakanken, Hürriyet yazarlarıyla bir araya gelmek için randevulaştık.
Son dakikada "Oktay Ekşi'yi getirmeyin" dediler.
Ben, "O zaman biz de gelmiyoruz" dedim. Randevuyu iptal ettik.
Onu tam olarak tanımadım.
Ama yıllar, dışardan da olsa, bana onun çok önemli bir özelliğini öğretti.
Kin tutmamayı, intikam duygusu taşımamayı, vicdan denen insanlık karakterini ayaklar altına almamayı...
Evet nehrin kenarında otururken, önün bu özelliklerini tanıdım.
(...)
Siyasetiyle hiçbir zaman mutabık olmadım.
Vicdanı ile mutabıkım.
Ve hayat bana, siyasi görüş ayrılıklarının hiçbir öneminin olmadığını, ama "vicdan" denilen şeyin ise ne kadar hayati bir insani değer olduğunu öğretti.
Bu cenaze bana, insanın tabutuna konacak en anlamlı çelengin geriye bıraktığı "vicdan mirası" olduğunu gösterdi.
BİR TEK SİLİVRİ YOKTU!
Ertuğrul Özkök yazısını ilginç bir tespitle bitiriyor.
Erbakan'ın cenazesine asker de dahil her kesimden katılım olduğunu bir tek "Silivri'nin orda olmadığını" söylüyor. Ardından da ekliyor:
"Eminim izin verilse oradan da cenazeye epey bir katılım olurdu..."
Yazının tamamı için
