Ertuğrul Özkök, Cüneyt Özdemir, Serdar Turgut ve Fehmi Koru farkı...
Çok az sayıda meslektaşım, kendilerini internet gazetesi köşe yazarlığına hazırlıyorlar…
ADNAN BERK OKAN
İnternethaber Gurubu’nun 14. Kuruluş yıldönümünü kutladık…
Elbette bu kutlamaları yaparken kâğıt baskı gazetenin geleceğini de konuştuk aramızda…
Sürekli okurlarım bilirler…
Hiçbir zaman “Kağıt baskı gazete bitecek” demedim…
Hem de inandığım, güvendiğim kimi meslektaşlarım dedikleri halde öyle bir öngörüde bulunmadım…
Ancak…
İnternet gazeteciliğinin gelecekte kâğıt baskı gazetelerden çok daha etkili olacağını yaklaşık 18 yıldır söyleyegeliyorum…
İnternet gazeteciliği kâğıt baskı gazeteciliğini bitirmeyecek…
Ama…
Etkinliğini çok düşürecek…
Sadece etkinliğini mi?..
Reklâm gelirlerini de düşürecek…
Şu anda bu yazıyı okuduğunuz ekran ve internet gazetelerinin hazırlandığı yönetim panellerinin yazılımlarında bugün çoğumuzun hayal bile edemeyeceğimiz gelişmeler yaşanacak…
Kesinlikle üç boyutlu internet gazeteciliğine geçeceğiz…
Bunun çok uzun sürmeyeceğinden de eminim…
Üç boyutlu internet gazeteciliğine geçtiğimizde reklâm pastasından en büyük payı (Göreceksiniz ki) internet gazeteleri alacak…
Evet…
Bugün bizler, yani internet gazetelerinde yazanlar kâğıt baskı gazetelerin yazarları kadar etkin değiliz…
Ama…
Şunu da lütfen unutmayınız ki bizler, yazıları internet ortamında yayımlanmayan (Ki aslında çok azı yayımlanmıyor) meslektaşlarımızdan çok daha fazla okura sahibiz…
Yakın bir gelecekte etkinliklerimiz kâğıt baskı gazetelerde köşe sahibi olan meslektaşlarımızdan da fazla olacak…
Bu arada unutmadan…
Çok az sayıda meslektaşım, kendilerini internet gazetesi köşe yazarlığına hazırlıyorlar…
Onlar, kâğıt baskı gazetelerin bitmeseler de etkinliklerinin azalacağını bilenler…
İlk anda aklıma gelenler ise (İlginçtir) ikisi Doğan Gurubu birisi Ciner Gurubu yazarları arasında yer alıyorlar…
Kimler mi?..
Ertuğrul Özkök ve Cüneyt Özdemir Doğan Gurubu’ndan…
Serdar Turgut ise Ciner’den…
Ve bir de Star’dan Fehmi Koru var internet medyası yazarlığını gelecekte çok etkin olacağından…
Hükümeti eleştirdiği tek konu da dikkat ederseniz Erdoğan ve yakın çevresinin internet yayımcılığına gösterdikleri kırıcı tutum…
Diğer gurupların yazarlarını izliyorum (Hele iktidara yakın medya yazarları interneti neredeyse yok farz edecekler) şimdilik kâğıda baskı gazetelerin egemenliğinin hiç bitmeyeceğini mi sanıyorlar ne?..
Bir diğer ilginçlik ise şu:
Kâğıda baskı gazetelerin web sayfalarını yönetenler kendi köşe yazarlarının değerini ya bilmiyorlar…
Ya da biliyor ama kıskançlıklarından onları ön plana çıkarmıyorlar.
Ki…
Bence kıymetlerini bilmedikleri değil kıskandıkları için kendi gurup gazetelerinin yazarlarını gündeme getirmiyorlar…
Buna rağmen bizi “Günah Keçisi” gibi göstermekten de geri kalmıyorlar…
Neymiş?..
Bizler (İnternet medyası analistleri) kâğıt baskı yapan gazetelerin yazarlarını çalıyormuşuz…
E pes yani…
Yahu kimseyi çaldığımız falan yok…
Aksine…
Onları daha çok sayıda okurla buluşturuyoruz…
Onların yazılarının en önemli yerlerini alıp yayımlıyor sonra da okurda merak uyandırıp yazının tamamına link veriyoruz…
Yani…
Yazılı basının web nüshalarının daha çok tıklanmalarına yardımcı oluyoruz…
Biliniz ki yazılarından yaptığımız alıntılar onların okunurluklarını yükseltiyor…
Bu durum kâğıt baskıları da olan gazetelere “tık” olarak ve haliyle “reklâm geliri” olarak geri dönüyor.
Kim bilir?..
Belki de en çok da Hürriyet’i yönetenler bunun farkında oldukları için bize tepki göstermek yerine anlayış gösteriyorlar…
Bilhassa iktidara yakın medyanın yazarlarıyla kimi merkez medya yönetimleri ise bize “Emek hırsızı” muamelesi çekiyorlar…
Biz de ne yapıyoruz?..
Onların yazarlarını haberleştirmiyoruz haliyle…
Ondan sonra da o gurupların yazarları kendi yönetimlerinden şikâyet etmeye başlıyorlar…
Neden?..
Gündem oluşturamıyorlar da ondan…
Gazeteoku’da okunurluk açısından ilk sıralara bakın; gazeteciler.com’da ve internethaber’de yazıları haber olanları göreceksiniz…
Bunu da övünmek veya böbürlenmek için söylemiyorum…
Üstümüze gelenlerin kıymetimizi bilmeleri gerektiğini hatırlatmak için söylüyorum…
