RÖPORTAJ

Ertuğrul Özkök: 'Cenaze törenim kilisede yapılsın'

Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Ertuğrul Özkök bir blogger'a verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Ertuğrul Özkök: 'Cenaze törenim kilisede yapılsın'
Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Ertuğrul Özkök Oya Çınar'ın blogu için verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

20 yıl boyunca Hürriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmenliğini yapan ve Doğan Holding yönetim kurulu üyesi olan Ertuğrul Özkök blogger Oya Çınar'ın kendisiyle gerçekleştirdiği söyleşide çarpıcı açıklamalar yaptı.

Özkök, "Müslümanım ama müslümanlığın kendi içinde diğer dinleri de barındırdığını biliyorum. Müslümanlar gidip kilisede namaz da kılabiliyor neticede. Dolayısıyla benim cenazem de bir kiliseden kaldırılabilir diye düşünüyorum." dedi.

Özkök röportajda "Tuhaf bir çocuğun fevkalade hikayesi" adlı kitabına ve özel hayatına dair soruları yanıtladı.

İşte Özkök'ün kilise açıklamaları:

 

DenemeHiç kendi cenazenizi hayal ettiniz mi? İnsanlar nasıl giyinmiş mesela? Hava nasıl bir hava?

-Ettim! Bir tek şey istiyorum, karıma da söyledim. Birincisi kilisede yapılmasını istiyorum. Camideki cenaze geleneğini beğenmiyorum. Hiç estetik gelmiyor bana. Allah'a inanıyorum. Müslümanım ama müslümanlığın kendi içinde diğer dinleri de barındırdığını biliyorum. Müslümanlar gidip kilisede namaz da kılabiliyor neticede. Dolayısıyla benim cenazem de bir kiliseden kaldırılabilir diye düşünüyorum. Güzel bir kilisede ve oturma düzeni içinde, arkadaşlarımın da kravatlarını takarak, şık bir şekilde yer almalarını ve hakkımda güzel şeyler söylemelerini umuyorum.

Müzik?

-Elbette. Mahler'in 5. senfonisinin adagietto bölümünün çalınmasını istiyorum. Venedik'te Ölüm filminin bir kasesinde vardır. Çok etkilemiştir beni o sahne. Tabi orada bulunanlar için biraz sıkıcı olabilir ama; çok kısadır zaten. O kadarına da katlanırlar sanırım. Ve bir müslümanın cenazesini kiliseden kaldırabilecek medeniyete, o hoşgörüye sahip bir kilise ve bir papaz vardır herhalde diye düşünüyorum. Geride kalanların ne düşüneceğiyse hiç umrumda değil!

Sizin en belirgin özelliklerinizden biri de bu. En azından benim fikrim. 'Mahalle baskısı' denilen o şeyin sizi yönetmesinin önüne nasıl geçiyorsunuz?

- Nasıl geçiyorum biliyor musun? Ben bunu bir meydan okuma olarak görmüyorum. Yaptıklarım sorumluluklarını yüklendiğim şeylerdir nihayetinde. Hiç bir zaman sorumluluktan kaçmadım. Darbeler komisyonuna gittiğimde kayıtlara geçti orada. 22 Mart 1990'la 02 Ocak 2010 yılları arasında Hürriyet gazetesinde yapılan haberlere atılan manşetleri ben attım. Ne soracaksanız bana sorun dedim. Ama benim kendi hayat tarzım var; kendime ait bir yaşam adabım var. Çırılçıplak sokağa çıkmıyorum ben. Kamusal düzeni bozacak şeyler yapmıyorum. Kendi ahlak anlayışımı da kimsenin yazdığı kitapların içine sokmam.

"Kendi ahlak kitabımı kendim yazdım ben. Başkaları yaptığım çoğu şeyi ahlaksızlık olarak değerlendirebilir ama; ben de oların yaptığı çok şeyi ahlaksızlık olarak değerlendiriyorum. Neticede bu da önemli değil ama misal ayakkabı kutularına parayı sıkıştırıp sıfırlayamayan adamlar bana ahlak dersi vermeye kalkmasın bu durumda. Ne benim onlardan öğreneceğim bir şey var ne onların benden. Bırakalım birbirimizi, yaşayalım işte kendi halimizde."

(...)

DenemePeki son soru. Tanrı'yla konuşurken en çok hangi konulardan bahsediyorsunuz? 

-Hep şükretmek için konuştum. Bana verdiği güzel şeyler için ve belki de bir tek onu konuşuyorum. Zaten veriyor o bana. Vermiş! Ama ne yazık ki çoğu kez Allah'la arama dinlerin kurumsal yapıları giriyor ve o zaman o ilişki kopuyor. Tarih inancın kötülükleriyle yazılmış bir şey malesef iyilikleriyle değil. Bakın Haçlı seferleri ya da bu gün ki müslümanlık tarihi neyle yazılıyor? İşid dediğimiz kafa koparan adamlar tarafından yazılıyor. Orta çağda Engizisyon tarafından yazıldı. Ama bir ilahiyat hocası bir gün bana şöyle bir şey söyledi. "Çok önemli bir şey söylüyorsunuz çünkü Kuran-ı Kerim'in en önemli ayetleri şükür ayetleridir" dedi. Ben şükretmeyi çok iyi bilen bir insanım. Sadece Allah'a değil bana yardım eden insanlara da çok şükrediyorum. Ailemden başlayarak, arkadaşlarım, bir sürü insan çok elimden tutmuştur benim. Atatürk'e şükran borçluyum. Ve her geçen gün o şükran duygum artıyor...

ÇOK OKUNANLAR