Ertuğrul Özkök: Bu "ROK" fotoğrafı ESHOT çocuklarına ne anlatıyor?
Gazeteci Ertuğrul Özkök, Sezen Aksu'yla ilgili başlayan tartışmalarla alakalı olarak, "Şimdi hepimiz aynı otobüsteyiz, Sezen’e saldırı mı var, yanındayız, Fatma Girik bize elveda mı dedi, hep birlikte güle güle diyoruz" ifadelerini kullandı.
20 yılı Genel Yayın Yönetmeni olmak üzere 35 yıl aralıksız çalıştığı Hürriyet'in kasım ayında yollarını ayırdığı Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığıyla yazılarına kaldığı yerden devam ediyor.
Yazılarını "newsletter" olarak geniş bir gruba gönderen Özkök, son yazısında, 2017'de yayımlanan "Şahane Bir Şey Yaşamak" adlı parçasının sözleri nedeniyle, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de aralarında bulunduğu kişilerce hedef gösterilen Sezen Aksu'nun Rasim Ozan Kütahyalı ile; bugün yaşamını yitiren sanatçı Fatma Girik'in de Ayhan Işık'la çekilmiş fotoğrafına değindi. Özkök, "Şimdi hepimiz aynı otobüsteyiz…Sezen’e saldırı mı var… Yanındayız… Fatma Girik bize elveda mı dedi? Hep birlikte güle güle diyoruz… Neticede hepimiz belediyelerin otobüslerine binip, cumhuriyetin bize sağladığı parasız okullara giden; sanatçı, gazeteci, iş insanı, sporcu, işçi, memur olan çocuklarız… Hepimiz bir yerlere savrulsak da… Günü geldiğinde hepimiz bizi demokrasi duraklarını götürecek otobüslere binmeyi öğrenmeye başlıyoruz galiba…" sözleriyle görüşünü ifade etti.
Özkök'ün "Tansu'ya Mektuplar" dizisinde " Bu 'ROK' fotoğrafı ESHOT çocuklarına ne anlatıyor?" başlıklı yazısı şöyle:
"Rasim Ozan Kütahyalı bu sabah Sezen Aksu ile çekilmiş bu fotoğrafını paylaştı. 2020 yılında Sezen’in 66’ıncı yaş gününde çekilmiş.
Eşi Nagehan Alçı Sezen Aksu’yu destekleyen bir yazı yazmış.
O da desteğini göstermek için bu fotoğrafı paylaşmış.
Altındaki yorumlara baktım…
İçim burkuldu…
Bir kere daha anladım ki, hepimizin içinde bir öfke var ve geçmişe ait öfkeler, en birleşmemiz gereken anlarda bile yakamızı bırakmıyor.
Benim de sık sık başıma gelen bir durum olduğu için, çok düşündüm.
O fotoğrafla aynı dakikalarda Fatma Girik’in ölüm haberi de geldi. Kızım Gülümsün yanımdaydı ve bana Fatma Girik’in Ayhan Işık’la birlikte, set arasında çekilmiş bir fotoğrafını gösterdi…
“Baba bak bir Yeşilçam fotoğrafı bu” dedi…
Baktım…
Sadece Yeşilçam değil, Türkiye’nin masum yıllarının da bir fotoğrafıydı…
Oturup şu anla ilgili duygularımı yazdım.
Sonra bu iki fotoğraf üzerinden küçük bir yakın tarih filmi çektim…
Bu yazıda adı geçen insanların geçmişine ait yargı veya ön yargılarınız varsa bile, lütfen o yargılara biraz ara verin…
Sonra karar sizin tabii…
İzmir'de altı otobüs durağı
Sezen, Rasim ve ben üç ayrı kuşak İzmir çocuklarıyız…
Yani, İzmir Belediyesi’nin ESHOT otobüslerinin çocukları…
Hepimiz okullarımıza ESHOT otobüsleriyle gidip geldik.
Ben, Kahramanlar Mahallesi'nde bindim.
Sezen, Köprü durağında binenlerden…
Rasim, Susuzdede durağının çocuğu…
Onlara Yılmaz Özdil’i de ekleyin…
O da Eşrefpaşa durağından binenlerden…
Bir de Ali Kocatepe var.
Alsancak durağının yolcusu…
Parasız cumhuriyet okullarının çocukları
Hepimiz ESHOT otobüslerinde büyüdük…
Hepimiz cumhuriyetin bizlere bahşettiği parasız okullarda okuduk.
Ben İzmir Namık Kemal Lisesi…
Sezen İzmir Kız Lisesi…
Rasim 60’ıncı Yıl Anadolu Lisesi…
Yılmaz Eşrefpaşa Lisesi…
Ali Atatürk Lisesi…
Yani, İzmir’de her cumhuriyet çocuğu bir ESHOT otobüsüne binip, cumhuriyetin parasız bir okuluna gitmiştir…
İzmir'in dağılan çocukları yine otobüste
ESHOT çocukları büyüdüler…
Yolları ayrıldı…
Ben hiçbir zaman Sezen’in yakın arkadaş grubunda olamadım.
Rasim yıllarca beni yerden yere vuran yazılar yazdı.
Yılmaz’la aynı gazetede çalıştık.
Sonra birgün, ESHOT çocuklarından birine, yazdığı şarkı yüzünden ağır hakaretler edilmeye başladığında…
Bir saniye düşünmedik…
ESHOT Otobüslerinin çocukları, Köprü durağından otobüse binen Sezen Aksu’nun yanında yer aldılar.
İzmir’in dağılan çocukları yine bir araya geliverdi.
Bütün Türkiye gibi…
Cağaloğlu Kız Lisesi'nin kızı
İkinci fotoğrafa gelince…
Bu sabah uzun uzun Ayhan Işık’la Fatma Girik’in birlikte çekilen bu fotoğrafına baktım.
Ne var bu fotoğrafta beni bu kadar duygulandıran diye düşündüm.
Fatma Girik hiç poz vermemiş; bir kadının bedeninin en tabii haliyle oturuyor.
Üzerinde hafif kapri bir pantolon var…Yarı topuklu açık ayakkabısı tipik bir Akdeniz kızının, tipik ayakkabısı…
Beyaz gömlek desen sıradan mı sıradan…
Ama saçın üzerine özensizce gibi yerleştirilmiş bir güneş gözlüğü var ki…
Makyajsız, saf, masum bir yüzün aksesuarı haline gelince, işte orada muhteşem bir modernitenin en baştan çıkarıcı haline dönüşüyor.
Bir Akdeniz modernitesinin tablosu bu.
Bu kız, ESHOT değil, İETT otobüsünün yolcusu…
İstanbul’da doğmuş…Cağaloğlu Kız Lisesi’nde okumuş.
Yani o da parasız halk okulundan…
Bir ESHOT çocuğu da Karataş'tan biniyor
Sonra döndüm, Fatma Girik’in yanında bir Humphrey Bogart filminden çıkmış cool haliyle duran Ayhan Işık’a baktım…
O da İzmirli… Otobüse Karataş durağından binenlerden…
Sonradan İstanbul’a gitmiş…
Mahir İz Okulu’nda okumuş.
Müdür muavini Salah Birsel… Edebiyat hocası Rıfat Ilgaz…
Sınıf arkadaşları Safa Önal, karikatürist Ferruh Doğan ve Semih Balcoğlu…
Sahip olduğu büyük starlık gücünü, sette çalışan emekçilere destek zırhı haline getiren büyük Ayhan Işık...
İkisi yan yana gelince… Sanki Napoli Havalimanı'nın duvarında gördüğüm Marcello-Sophia fotoğrafı gibi bir Yeşilçam ikonası geliyor gözümün önüne...
Diyorum ya bir Türk modernitesi fotoğrafı bu.
Şimdi hepimiz yine aynı otobüsteyiz
Şimdi hepimiz aynı otobüsteyiz…
Sezen’e saldırı mı var…
Yanındayız…
Fatma Girik bize elveda mı dedi?
Hep birlikte güle güle diyoruz…
Neticede hepimiz belediyelerin otobüslerine binip, cumhuriyetin bize sağladığı parasız okullara giden; sanatçı, gazeteci, iş insanı, sporcu, işçi, memur olan çocuklarız…
Hepimiz bir yerlere savrulsak da…
Günü geldiğinde hepimiz bizi demokrasi duraklarını götürecek otobüslere binmeyi öğrenmeye başlıyoruz galiba…
O nedenle dedim, yargılarınıza, ön yargılarınıza, kendinizi en haklı gördüğünüz duygularınıza rağmen, bu iki fotoğrafa bugünlük de olsa farklı bir gözle bakın…
Eminim bugün hepimiz şunu diyebileceğiz
Kalbimiz seninle Sezen… Bugün, dünden daha çok dinliyoruz şarkılarını…
Güle güle Fato… Güle güle Ezo Gelinimiz…
Senin, saçlarındaki güneş gözlüğünü ve bu kapri pantalonlu en tabii halini…
Ve bir de, sen büyüdükçe seninle birlikte büyüyen o cumhuriyet kızı ruhunu hiç unutmayacağız…
Tıpkı Fikret Kızılok şarkısı gibiyiz…
Bu kalpler sizi unutur mu…
Unutur mu hiç…"