Ersoy Dede’ye ağabey tavsiyesi…
İşaret parmağımı yüzüne doğru sallayıp; “Hadi bakalım şimdi ne yapacaksın?.. Bak bir yıl önce neler yazmışsın” diyecek de değilim…
ADNAN BERK OKAN
Başbakan Erdoğan, KOÇ’un yeni Ford modelinin açılışını yaptı…
Koç Ailesi de 25 Mayıs için planladığı açılışı Erdoğan katılabilsin diye 22 Mayıs’a çekti…
Bizler…
Yani devleti veya devasa bir holdingi yönetme sorumluluğu olmayan sıradan vatandaşlar anlayamayız ama…
Devleti ve öylesine büyük ticari kurumları yönetenlerin “Kişisel gururları” olmaz…
Kendilerine yapılan bir kötülüğü, kabalığı veya verilen zararı unutmayabilirler…
Ama…
“Unutmuş görünmek” zorundadırlar…
İsrail’in kurucu başbakanı Ben Gurion; kendilerine yapılanlar için halkına şu tavsiyede bulunmuştu:
“Affet ama asla unutma!..”
Buradaki “Affet” aslına “Unutmuş görün” demekti…
İsrail bugün Almanya ile bile sıkı bir dostluk kurmuşsa işte o tavsiye üzerinedir…
Yani ey güzel insanlar!..
Ne Erdoğan yanlış yaptı Koç’un davetine gitmekle…
Ne de Koç Ailesi, Gezi Parkı protestoları nedeniyle Erdoğan tarafından incitilmiş olmayı “Gurur” konusu yaptı…
Eminim ki Erdoğan halen “Başbakan” olmasaydı o davete icabet etmezdi…
Zaten KOÇ Ailesi de onu davet etmezlerdi…
Hâsılı…
Erdoğan bu ülkenin seçilmiş başbakanı…
Seveni de var nefret edeni de…
Demokrasi böyle bir şey…
Nefret edilmek iktidar olmaya mani değil…
Çok sevilmek de bazen muhalefette kalmayı engellemiyor…
Yani…
Kimilerinin geçmişi hatırlatarak araya nifak sokmaya uğraşmalarını kabul edemiyorum…
Keşke Gülen’le de barışsa Erdoğan…
Keşke herkesle barışsa…
Keşke her gün bir balkon konuşması yapsa…
Ve…
İçinde sadece barış, sevgi, saygı ve dostluk olsa…
Neyse…
Geçeyim…
Başka bir konuya geleceğim…
Amacım; yazıyı yazan genç adamı “Küçük Düşürmek” değil…
Ya da; “bak işte sen de neler yazmışsın” demek hiç değil…
Hatta…
İşaret parmağımı yüzüne doğru sallayıp; “Hadi bakalım şimdi ne yapacaksın?.. Bak bir yıl önce neler yazmışsın” diyecek de değilim…
Peki…
O halde; az sonra okuyacağınız yazısını sizlerle de paylaşmak isteyişimin sebebi ne?..
Söyleyeyim: Ağabey nasihati vermek…
Yönetimi kendi elinde olmayan konularda, insan ilişkilerinde asla “Büyük” konuşmamak…
Ne demiş atalarımız?..
“Büyük lokma yut, büyük konuşma”…
O halde artık Ersoy Dede’nin Akit’in 9 Temmuz 2013 tarihli nüshasında; başlığı altında yayımlanan makalesini paylaşabilirim…
[email protected]
“KOÇ İÇİN İSTEYENE DELİL YOLLARIM”
Gezi İşgali sürecinde atılan twitter mesajlarıyla hakaret eden, atıp-tutan sıradan vatandaşları haklı olarak yargı önüne çıkarıyorlar. Sonuçlarını bilmiyorum. Çok da ilgilenmiyorum.. “Çakma Müftü Karısı” mesela, hemen icraatının ertesi günü iki kolunda iki polis savcıya giderken gördük hep birlikte.. Kimdi o? Sürecin Fadime Şahin’i.. Ne kadar önemli bir figür olduğunu anlayın diye yapıyorum bu benzetmeyi.. İyi ama otelini iç savaş karargâhı gibi kullandıran Koç nerede? Hürriyet Gazetesi internet sitesinin, iç savaş isteyenlerce, yarı-resmi irtibat noktası olarak kullanılmasına göz yuman, ses çıkarmayan Aydın Doğan peki? Bakın eğer bu ülkede yasalar, molotofkokteyli için “el yapımı likit bomba” tanımını kullanıyorsa ve üreteni, saklayanı, kullananı cezalandırıyorsa, sadece Divan Oteli’nin süreçteki rolü bile Rahmi Koç ve otelin diğer hissedarlarını tutuklatmalıydı.. Eğer ki savcılar, Divan Oteli ile ilgili ellerinde, otel sahibini tutuklayacak yeteri kadar delil olmadığını düşünüyorsa ben kendilerine her türlü görüntüyü yollamaya hazırım. Nasıl o otoparkın bir gün içinde ilaç kutularıyla doldurulduğunu, odalarında molotofkokteylilerin saklandığını izleteyim savcılara. Yoksa bu ülkede adı konmamış bir 5816 da Rahmi Koç ve Koç Ailesi için mi var? Yoksa Koç hakkında olumsuz yayın yapmak da mı yasak.. Bunu göreceğiz..
EĞER BU YAZI BENİM SON YAZIM OLURSA BU TEZ DOĞRULANMIŞ OLACAK.
YOK BEN GAZETECİLİK HAYATIMA DEVAM EDECEKSEM, RAHMİ KOÇ’U ELLERİ KELEPÇELİ GÖRECEĞİM. KALIN SAĞLICAKLA.