Ersoy Dede, Enis Berberoğlu kararına itiraz etti...

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında mahkemenin verdiği karara Star gazetesi yazarı Ersoy Dede itiraz etti...

Dede, mahkemenin "..Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal veya Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme, Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Kalması Gereken Bilgileri Casusluk Maksadıyla Açıklama…” suçundan ceza vermesine şöyle itiraz etti:

"Ne o gizli kalması gereken bilgiler?.. Cumhuriyet’te yayınlanan fotoğraflar mı?.. Bir saniye.. O TIR'larda o fotoğraflarda gösterilen silahlar yoktu ki!.."

Star yazarı Dede yazısını da şöyle bitirdi:

"Enis Berberoğlu’na ne ceza verirseniz verin. Ama sanki bu fotoğraflar gerçekmiş gibi '.. Devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama…' şeklinde kayıtlara geçmesi tartışılır.."

İşte Ersoy Dede'nin o yazısı...

ENİS BERBEROĞLU HAKKINDAKİ SUÇLAMA...

MİT TIR'ları ihaneti konusundaki duruşum çok net. Ben bu hadiseyi Uludere trajedisinden, Suriye konulu kozmik toplantının dinlenip montajlanarak servis edilmesinden, Oslo sızmalarından ayrı görmem.. Bana göre bunlar ve daha pek çok hadise aynı amaca hizmet ediyor… Türkiye’nin uluslararası terör örgütlerine yardım ettiği iddiası ve kendi topraklarında sivil katliamlar yaptığı palavrası.. MİT TIR'larından murat edilen de bu operasyonun bir ayağı olarak Türkiye’yi ve de özelde Recep Tayyip Erdoğan’ı terör örgütlerine silah temin etme suçundan uluslararası mahkemelerde yargılatmak.. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu niyeti defalarca da açık açık söylediği için sır değil.. CHP siyaseten bu işi sahiplenirken, emniyet, ordu ve yargıda buna uygun delil hazırlama işinin FETÖ’ye sipariş edildiği çok açık çıkıyor ortaya..

MİT TIR'larını hukuksuz bir şekilde engelleyen savcı ve o savcıdan aldığı hukuksuz emri büyük bir keyifle uyguladığı görülen diğer yetkililer hangi suçu işlemişse bunun basın-propaganda ayağındaki isimler de aynı suçun ortağıdır bana göre.. Ülkesini uluslararası mahkemelerde yargılatmak için delil üreten şebekenin bir parçasıdır.. Başta da bu haberi Cumhuriyet gazetesinde “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlığıyla haberleştiren Can Dündar… Haberi, twitter hesabından duyururken “..İşte IŞİD'e yollanan silahlar…" diye bir başlık tercih etmiş olması, başta altını çizdiğim niyetin apaçık göstergesi.. Oysa TIR'ları durduran savcı bile alıcıdan haberdar olmadıklarını söylemişti.. TIR soruşturmasına bile girmedi örgüt ismi.. Diğer taraftan bizim bildiğimiz tek gerçek, o TIR'larla ilgili defalarca açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Bayır-Bucak Türkmenleri’ne battaniye ve ilaç götürüyordu” değerlendirmesidir.. Benim açımdan bu sözün dışındaki her şey yalan veya manipülasyondan ibarettir..  Cumhuriyet’in yayınladığı fotoğrafların hangi kamyona ait olduğunu, ne zaman çekildiğini bilmiyorum. Tek bildiğim o durdurulan TIR'larda Türkmenlere giden battaniyeler olduğu.. Ve bu açıdan değerlendirdiğimde mahkemenin hem Can Dündar’ı hem de Enis Berberoğlu’nu mahkum eden kararında geçen şu ortak ifade tartışmalı görünüyor;  “..Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal veya Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme, Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Kalması Gereken Bilgileri Casusluk Maksadıyla Açıklama…” Ne o gizli kalması gereken bilgiler?.. Cumhuriyet’te yayınlanan fotoğraflar mı?.. Bir saniye.. O TIR'larda o fotoğraflarda gösterilen silahlar yoktu ki!.. Oysa suçlama şöyle olsaydı mesela; “.. O TIR'larda battaniye ve ilaç olduğu açıklandı.. Oysa siz terör örgütlerine silah taşındığı iftirasını attınız.. Türkiye Cumhuriyeti devletini uluslararası mahkemelerde yargılatmak üzere delil üretmeye kalktınız..” denseydi, daha doğru olmaz mıydı?.. Enis Berberoğlu’na ne ceza verirseniz verin. Ama sanki bu fotoğraflar gerçekmiş gibi “.. Devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama…” şeklinde kayıtlara geçmesi tartışılır..