Erol Aksoy kaybetti...
O artık “kazanan” parlak ve üstün zekâlı bir bankacı değil… “Kaybeden, kaçak” bir “medya patronu”…
Dünya işte bu…
Yani…
“Ne oldum deme ne olacağım de” kuralının hiçbir zaman değişmeyeceği bir alem…
Bir dönemler Türkiye bankacılığının “Altın Çocuğu”…
Vehbi Koç ve Sakıp Sabancı’nın “En göze ve en genç bankacısı”…
Önce bir özel bankanın genel müdürü…
Sonra küçük, daha sonra daha büyükçe bir bankanın sahibi…
Hürriyet’in ortağı…
Akşam’ın ortağı…
Show TV’nin en büyük hissedarı ve hatta tek patronu…
Ve bugün…
Hapse konulmak üzere polis tarafından aranan bir “kaçak”…
Peki…
Bütün bunları hak etti mi?..
Yargı öyle diyor ama vicdanlar ne der onu bütün iş dünyasına sormak lazım…
Onu…
Aldıkları saçma sapan ve ideolojik kararlarla Türkiye’yi 2001 Şubat ekonomik krizine sürükleyen “3 T”ye sormak lazım…
“3 T” kim mi?..
Dönemin üç bakanı…
Zekeriya Temizel…
Saadettin Tantan…
Hikmet Sami Türk…
Yazık oldu Aksoy’a…
Yazık oldu çünkü…
O artık “kazanan” parlak ve üstün zekâlı bir bankacı değil…
“Kaybeden, kaçak” bir “medya patronu”…