Erdoğan ve Uğur Dündar kardeşliği...
Uğur Dündar televizyonculuk ve yapabildiği sürece gazete yazarlığı boyunca hep kendi bildiklerinin ve inandıklarının “mutlak doğru” olduğuna inandı…
ADNAN BERK OKAN
Efendim ne güzel unutmuştuk kendisini ve ağlayan gözlerini...
Bir fıkra ile nasıl da aldı gündemi...
"Uğur Dündar" diyorum...
Hani dün dayanamayıp bizim bile o fıkrasındaki esprileri ve küfürsüzlüğü sevip "kazandı" dediğimiz Uğur Dündar...
Peki neydi Uğur Dündar'ı gündeme taşıyan ve bizim bile "kazandı" dememize sebep olan olay?..
Söyleyeyim:
Başbakan Erdoğan'ın medya sayesinde (ya da medyayı baskılayarak) başarılı olduğunu anlatan sevimli bir fıkraydı...
Biz de Erdoğan'ın sürekli küfür kâfir hakaretlerle eleştirildiği bir dönemde sevimli bir "uyarlama fıkra" ile sigaya çekilmesini sevmiş, bunu yapan Dündar'a "kazandın" demiştik...
Ama...
Bir de aynanın arkası var...
Ve bakın o arka planda neler gördüm, neler okudum...
Uğur Dündar televizyonculuk ve yapabildiği sürece gazete yazarlığı yaşamı boyunca hep kendi bildiklerinin ve inandıklarının “mutlak doğru” olduğuna kamuoyunu inandırmaya; kendi bildiklerinin vde inandıklarının "gerçek" olduğunu anlatmaya çalıştı...
O inatçı kimliği yüzünden kimi vatandaşımız öldü, kimisinin hayatı karardı, kimisi (yaşıyorsa) bütün ömrünü "hırsız" sıfatının kirli ezilmişliği altında geçirdi (geçiriyor)...
Şimdi biraz geri dönelim…
Aydın Doğan STAR televizyonu kanalını Ferit Şahenk'e satınca kanalın yeni patronajı Dündar’la çalışmak istemedi…
Bundan daha tabii bir şey olabilir mi?..
Bir şirketin yeni sahibi eski kadrolarla çalışmak zorunda mı?..
Asla!..
Demek ki yeni patronaj Uğur Dündar'ı kovmadı...
Kovan olmadığına göre kovduran da yok...
Eski patronuna gelince...
Aydın Bey Uğur Dündar'a son derecede dürüst ve samimi bir ifadeyle:
“Benim medyamda senin için boş koltuk yok” dedi…
Burada da bir kovulma ve kovdurma söz konusu değil, olamaz da...
Çünkü...
Aydın Bey'in tek popüler televizyonunda Uğur Dündar'ın yapabileceği tek işi yapan Mehmet Ali Birand halen mesleğin en iyisi, en başarılısı...
Aydın Doğan'ın "Uğur Dündar'ı kovdu" denilmesinin önüne geçmek için yapabileceği tek şey Mehmet Ali Birand'ı kovmaktı...
Yani...
"En olmayacak" şeydi...
Hâsılı...
Ortada Uğur Dündar’ın kovulduğunu veya kovdurulduğunu gösteren tek bir fiili durum yok...
Ama...
Ortada;
Uğur Dündar'ın televizyonculuk ve yapabildiği sürece gazete yazarlığı hayatı boyunca hep kendi bildiklerinin ve inandıklarının “mutlak doğru” olduğuna inanma huyu var…
Ve hep onların gerçek olduğuna ikna etmeye çalıştı kamuoyunu…
Son anlattığı fıkrası da benim analizimin doğru olduğunu gösteriyor…
İşin ilginci;
Uğur Dündar son yıllık Ak Parti iktidarında Başbakan Erdoğan’ı ya da hükümetini rahatsız edecek tek haber yayınlamadı…
2002 seçimlerine "Erdoğan ve Dündar el ele" girdiler...
Keza STAR TV haberlerini hazırlayan Yılmaz Özdil de kanalın ana haber bülteni için Başbakan Erdoğan’ı ya da hükümetini rahatsız edecek tek haber yapmadı…
Ama…
Köşesinde (Hürriyet) Başbakan Erdoğan’ı ya da hükümetini rahatsız edecek pek çok makale yayımladı…
Şimdiiii...
Geleyim meselenin özüne...
Aydın Doğan Uğur Dündar’ın olduğu kadar Yılmaz Özdil’in de patronuydu…
Yahuuu!..
Başbakan Erdoğan Dündar'ın (şimdi) iddia ettiği kadar saf mı ki;
kendisini ve hükümetini hiç rahatsız etmeyen Uğur Dündar’ı kovdurdu ama hemen her yazısında kendisine, hükümetine ve bakanlarına hakaretler yağdıran Yılmaz’ı köşesinde oturtuyor...
Olacak iş mi yani?..
Hâsılı...
Uğur Dündar’ın fıkrası güzel, hakaretsiz ve düzeyli ama Napolyon – Erdoğan’a uymuyor…
Zira adı üstünde hem “fıkra” hem de orijinalinden "uyarlama"…
Oysa Napolyon’un medya için söylediği arşivlere geçen bir sözü var…
Der ki Napolyon:
“300 bin askeri olan ordudan korkmam ama üç gazeteden korkarım.”
Uğur Dündar meslek hayatı boyunca siyasal iktidarlarla hep iyi geçindi...
Geçinemeseydi yıllarca TRT'de kalabilir miydi?..
Özel televizyonlar döneminde de sadece, cumhuriyet tarihinin "en zayıf, en alil hükümeti" RefahYol ile kapıştı...
O kadar...
Şimdi kalkıp da "kovulmuş/kovdurulmuş kahraman gazeteci" ayaklarına yatmasın hiç inandırıcı olmuyor...
[email protected]
Efendim ne güzel unutmuştuk kendisini ve ağlayan gözlerini...
Bir fıkra ile nasıl da aldı gündemi...
"Uğur Dündar" diyorum...
Hani dün dayanamayıp bizim bile o fıkrasındaki esprileri ve küfürsüzlüğü sevip "kazandı" dediğimiz Uğur Dündar...
Peki neydi Uğur Dündar'ı gündeme taşıyan ve bizim bile "kazandı" dememize sebep olan olay?..
Söyleyeyim:
Başbakan Erdoğan'ın medya sayesinde (ya da medyayı baskılayarak) başarılı olduğunu anlatan sevimli bir fıkraydı...
Biz de Erdoğan'ın sürekli küfür kâfir hakaretlerle eleştirildiği bir dönemde sevimli bir "uyarlama fıkra" ile sigaya çekilmesini sevmiş, bunu yapan Dündar'a "kazandın" demiştik...
Ama...
Bir de aynanın arkası var...
Ve bakın o arka planda neler gördüm, neler okudum...
Uğur Dündar televizyonculuk ve yapabildiği sürece gazete yazarlığı yaşamı boyunca hep kendi bildiklerinin ve inandıklarının “mutlak doğru” olduğuna kamuoyunu inandırmaya; kendi bildiklerinin vde inandıklarının "gerçek" olduğunu anlatmaya çalıştı...
O inatçı kimliği yüzünden kimi vatandaşımız öldü, kimisinin hayatı karardı, kimisi (yaşıyorsa) bütün ömrünü "hırsız" sıfatının kirli ezilmişliği altında geçirdi (geçiriyor)...
Şimdi biraz geri dönelim…
Aydın Doğan STAR televizyonu kanalını Ferit Şahenk'e satınca kanalın yeni patronajı Dündar’la çalışmak istemedi…
Bundan daha tabii bir şey olabilir mi?..
Bir şirketin yeni sahibi eski kadrolarla çalışmak zorunda mı?..
Asla!..
Demek ki yeni patronaj Uğur Dündar'ı kovmadı...
Kovan olmadığına göre kovduran da yok...
Eski patronuna gelince...
Aydın Bey Uğur Dündar'a son derecede dürüst ve samimi bir ifadeyle:
“Benim medyamda senin için boş koltuk yok” dedi…
Burada da bir kovulma ve kovdurma söz konusu değil, olamaz da...
Çünkü...
Aydın Bey'in tek popüler televizyonunda Uğur Dündar'ın yapabileceği tek işi yapan Mehmet Ali Birand halen mesleğin en iyisi, en başarılısı...
Aydın Doğan'ın "Uğur Dündar'ı kovdu" denilmesinin önüne geçmek için yapabileceği tek şey Mehmet Ali Birand'ı kovmaktı...
Yani...
"En olmayacak" şeydi...
Hâsılı...
Ortada Uğur Dündar’ın kovulduğunu veya kovdurulduğunu gösteren tek bir fiili durum yok...
Ama...
Ortada;
Uğur Dündar'ın televizyonculuk ve yapabildiği sürece gazete yazarlığı hayatı boyunca hep kendi bildiklerinin ve inandıklarının “mutlak doğru” olduğuna inanma huyu var…
Ve hep onların gerçek olduğuna ikna etmeye çalıştı kamuoyunu…
Son anlattığı fıkrası da benim analizimin doğru olduğunu gösteriyor…
İşin ilginci;
Uğur Dündar son yıllık Ak Parti iktidarında Başbakan Erdoğan’ı ya da hükümetini rahatsız edecek tek haber yayınlamadı…
2002 seçimlerine "Erdoğan ve Dündar el ele" girdiler...
Keza STAR TV haberlerini hazırlayan Yılmaz Özdil de kanalın ana haber bülteni için Başbakan Erdoğan’ı ya da hükümetini rahatsız edecek tek haber yapmadı…
Ama…
Köşesinde (Hürriyet) Başbakan Erdoğan’ı ya da hükümetini rahatsız edecek pek çok makale yayımladı…
Şimdiiii...
Geleyim meselenin özüne...
Aydın Doğan Uğur Dündar’ın olduğu kadar Yılmaz Özdil’in de patronuydu…
Yahuuu!..
Başbakan Erdoğan Dündar'ın (şimdi) iddia ettiği kadar saf mı ki;
kendisini ve hükümetini hiç rahatsız etmeyen Uğur Dündar’ı kovdurdu ama hemen her yazısında kendisine, hükümetine ve bakanlarına hakaretler yağdıran Yılmaz’ı köşesinde oturtuyor...
Olacak iş mi yani?..
Hâsılı...
Uğur Dündar’ın fıkrası güzel, hakaretsiz ve düzeyli ama Napolyon – Erdoğan’a uymuyor…
Zira adı üstünde hem “fıkra” hem de orijinalinden "uyarlama"…
Oysa Napolyon’un medya için söylediği arşivlere geçen bir sözü var…
Der ki Napolyon:
“300 bin askeri olan ordudan korkmam ama üç gazeteden korkarım.”
Uğur Dündar meslek hayatı boyunca siyasal iktidarlarla hep iyi geçindi...
Geçinemeseydi yıllarca TRT'de kalabilir miydi?..
Özel televizyonlar döneminde de sadece, cumhuriyet tarihinin "en zayıf, en alil hükümeti" RefahYol ile kapıştı...
O kadar...
Şimdi kalkıp da "kovulmuş/kovdurulmuş kahraman gazeteci" ayaklarına yatmasın hiç inandırıcı olmuyor...
[email protected]