MEDYA KÖŞESİ

''Erdoğan diktatör mü?''

Zaman yazarı Türköne, Erdoğan Diktatör mü sorusuna "Gündemi saptıran, bizi sapa yollarda dolaştıran bir tartışma bu" diye yanıt verdi.

''Erdoğan diktatör mü?''
GAZETECİLER.COM - "Erdoğan bir diktatör mü?" sorusuna yanıt aramak yerine bu sorunun neden yanlış bir soru olduğunu tartışan Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne "Gündemi saptıran, bizi sapa yollarda dolaştıran bir tartışma bu. Arkasında artan bir halk desteği olan bir siyasi lider için "diktatör" tartışması sürdürmek demokrasiye güvensizlik ve inançsızlık değil mi?" yazdı.

İşte Türköne'nin yazısından çarpıcı bölümler:

ATATÜRK DE DAHİL HİÇ BİR LİDER İLE ERDOĞAN KIYASLANAMAZ

"AK Parti, Türkiye'nin "hakim tek parti"si ve bu durumun değişebileceğine dair ufukta bir işaret yok. Partisini hakim tek parti haline getiren bir liderin çok güçlü bir siyasetçi olması doğal. Nitekim, Cumhuriyet tarihimizin Atatürk dahil, elinde tuttuğu güç itibarıyla Erdoğan ile karşılaştırılabilecek başka bir lider yok. Çünkü Erdoğan bu gücü halktan alıyor. Artırarak alıyor ve aldığı gücü de boşluk bırakmadan kullanıyor. Bu bir vekalet sistemi. Tevkil ettiği gücü bir karizmaya dönüştürüyor ve kendisine bu gücü, taleplerini karşılaması için verenlere tatmin edici karşılıklarla geri veriyor. Muhafazakâr kesim neden sükûnet içinde? Çünkü bir temsil sorunu yaşamıyorlar.

SİYASETTE KIRAN KIRANA REKABET VAR

Siyasetin hiç değişmeyecek olan doğasıdır: Gücü ele geçirme ve kullanma faaliyetine siyaset diyoruz. Piyasada nasıl kâr için rekabet varsa, siyasette de güç için kıran kırana bir rekabet var. Önüne çıkan bir güç fırsatını kullanmayan bir siyasetçi, bir hazinenin üzerine oturup incik-boncuk satan çerçiye benzer. Biri gelir onu yerinden eder ve hazineyi dağıtmaya girişir. Siyasetçinin imkan ve fırsat olduğu halde kullanmadığı gücü rakibi kendisine karşı kullanır.

ERDOĞAN'IN GÜCÜ TOLUMDAN GELEN TALEBİN ESERİ

Erdoğan güçlü bir lider. Ve kullandığı güç, toplumdan gelen talebin eseri. En keskin muhalifleri bile, elindeki gücün sınırlanmasını ve denetlenmesini isterken, kaos endişesi yüzünden iktidarından vazgeçemiyorlar.(...)

Başarılı lider, toplumun istediği kalıba girmeyi becerebildiği için seçim kazanır; toplumu istediği kalıba soktuğu için değil. Dikte eden bir lider, yani diktatör bile şayet seçimle geliyorsa halk istediği için öyledir.

BAŞBAKAN'IN KİŞİLİĞİ DEĞİL DÜNYA GÖRÜŞÜ

Türkiye'nin karşılaştığı siyasî sorunlar veya en somut haliyle Gezi Parkı direnişinde üst orta sınıflar, Başbakan'ın kişiliğine tahammül edemedikleri için değil, temsil ettiği kitlelerle ve dünya görüşü ile sorun yaşadıkları için itirazda bulundular. (...)

EYLEMDE OLANLAR CHPNİN OY TABANI

Liderler, kitlelerin sembolleri, kaleleridir. Sembolleri korur ve kaleleri savunurlar. Siyasette en kestirme yol ise sembollere ve kalelere saldırarak iktidarı ele geçirmektir. Türkiye, ciddi bir temsil sorunu yaşıyor. Bu sorunu yaşayanlar ayaklanıyor. Eylemde olanlar, nihayetinde CHP'nin oy tabanı. Başbakan sertleşiyor, öfkeleniyor, bazen yumuşuyor; ama CHP bu protestoların neresinde duracağına bile karar veremiyor. Diktatörlük suçlaması, sorunun kaynağına inmemizi ve çözmemizi sağlayacak doğru bir tartışma değil.