Erdoğan Demirören
Mademki pişmanlığı 76 yaşındaki bir işadamını, bir medya patronunu bir başbakanın karşısında diz çöktürecek, ağlatacak kadar büyük bir felâket...
Bizler gazeteciyiz...
Siyasetçileri, başbakanları, cumhurbaşkanlarını elbette sevebilir ve hatta nefret de edebiliriz...
Ama...
İşimizi yaparken ne nefretimizi karıştırırız aklımıza ve bildiklerimize…
Ne de sevgimizi...
Biz gazeteciyiz...
Bir siyasi lidere, bir işadamına, bir sanatçıya, bir sporcuya ve benzeri haber / yorum konumuz olmuş herhangi birine, "üzdüm seni patron?" diye sormayız...
Sormamalıyız...
Zira...
Biz gazeteciyiz...
Ne birilerini sevindirmek için yaparız haberimizi veya yorumumuzu...
Ne de birilerini üzmek için...
Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibi Erdoğan Demirören nasıl olsa o iki gazeteyi satın aldığı için pişman...
Ve...
Mademki pişmanlığı 76 yaşındaki bir işadamını, bir medya patronunu bir başbakanın karşısında diz çöktürecek, ağlatacak kadar büyük bir felâket...
İlk yapacağı şey; o işi bırakmak olmalıdır...
Sat o iki gazeteyi Erdoğan Bey...
Bundan sonra maaş ödediğin hiç bir medya emekçisi sana saygı duymaz, tetikçilerin hariç…
Hem de hemen sat...
Üçüne beşine bakmadan sat...
Zira...
Eğer o gazeteleri satın almasaydın; bir siyasetçi karşısında öylesine "aciz" bir duruma düşmeyecektin...
Eğer o gazeteleri satın almasaydın; torunlarına milyar liralık servetten önce "onurlu" bir isim miras bırakacaktın...
Peki ya şimdi?..
Söyleyeyim...
Bundan sonra bırakacağın miras, çaresizlik içeren üç kısa cümle...
Biri son derecede mesafesiz ve düzeysiz; "üzdüm mü seni patron?" soru cümlesi...
Ki...
Emin Çölaşan bile Başbakan'la karşılaşsa bir yerlerde, seviyeyi o kadar düşürüp de o şekilde hitap etmez...
İkincisi: “sen kendini üzme” yalvarma ve “bağışlanma talebi” cümlesi…
Üçüncüsü ise ağlayarak söylediği, “nerden girdim ben bu işe ya, kim için?” ağıt cümlesi…
“Kim için?” sorusu da bir facianın işareti…
Belli ki başlangıçta bu işe “Erdoğan’a destek vermek için” girmiş…
Ama…
Kontrolü(!) elden kaçırınca destek dönüşmüş kösteğe…
Hâsılı…
Gazete patronluğunu ayakları altına alan…
Bir siyasetçi karşısında (Başbakan olması kusuru hafifletmez) diz çöken…
Ağlayarak adeta günah çıkaran…
Affedilmek için yalvaran Erdoğan Demirören kaybetti…