Erdal Şafak
“Bir haberi doğrulatmak için taraflardan her birinin görüşlerini alın” demiyor mu?..
Bu kadar mı acımasız olduk?..
Bu kadar mı kaybettik gazetecilik hislerimizi, sorumluluklarımızı?..
Bu kadar mı koymalıydık çıkarlarımızı mesleğimizin önüne?..
Ne diyor mesleğimizin gerekleri?..
İlkeleri?..
Ahlâkı…
“Bir haberi doğrulatmak için taraflardan her birinin görüşlerini alın” demiyor mu?..
İyi de…
Haberi yapmadan önce Aydın Doğan’ı aramak çok mu zor Erdal Şafak?..
“Telefonumuza çıkmazdı” diyeceksen eğer, o halde “kendisini aradık ancak telefonumuza çıkmadı” diye haberin altına not düşeceksiniz…
Hem de şöyle diyerek:
“Eğer açıklama gönderirse yayımlayacağız…”
Bunların hiçbirini yapmadan haberi patlatıveriyorsunuz…
Haber ne mi?..
Eski yazarlardan Demirtaş Ceyhun’un oğlu, Avrupa Parlamentosu eski Milletvekili Ozan Ceyhun'un bir iddiası…
Ne diyor Ozan Ceyhun?..
Okuyun lütfen:
“Almanya'nın eski Cumhurbaşkanı Richard Von Weizsaecker Aydın Doğan'ı (Almanya’ya, ayağına) çağırarak gazetenin Almanya'daki yayınları konusunda tehdit etti. ‘Yayınlarınızı kesmezseniz Almanya'da Hürriyet çıkamaz’ dedi”.
Sabah gazetesi Ceyhun’un bu açıklamasını şöyle verdi:
"Alman Cumhurbaşkanı'nın ayağına gidip talimat aldı"…
Kim bu talimat alan?..
Tabii ki Aydın Doğan…
Oysa…
Aydın Doğan, Richard Von Weizsaecker'in Almanya Cumhurbaşkanı olduğu dönemde henüz Hürriyet’in sahibi bile değildi…
Hatta Richard Von Weizsaecke’i hiç tanımamış bile…
Yani sevgili Erdal Şafak…
Başkası böyle bir haberi yapsa inan güler geçerim…
Ama sen yapınca içim titriyor…
Siyasetçi yolcu, bizler hancıyız…
Yolcular yarın geçip gidecekler daha önce geçip gidenler gibi…
Bizler ise kalacak ve birbirimizin yüzüne bakacağız…
Ama o kadar unuttun ki gazeteciliği…
Yarın devran döndüğünde kimsenin yüzüne bakacak halin kalmadı…
Yani…
Kaybetin…