MEDYA KÖŞESİ

Enver Ören'e hem soldan vurdular hem sağdan!

Bugün de Ören ve Türkiye gazetesinin geçmişini anlatan fotoğraflar paylaşan Nuh Albayrak "Hem soldan vurdular hem sağdan" diyerek söze başladı.

Enver Ören'e hem soldan vurdular hem sağdan!
GAZETECİLER.COM
Türkiye gazetesi ve İhlas medya grubunun tepe ismi Nuh Albayrak, Enver Ören'in anısı üzerine kaleme aldığı yazı dizisine bugün de devam etti. Albayrak dün başladığı yazı dizisinde 43 yıl önce küçük bir bütçe ile gazeteciliğe başlayan Enver Ören'in macerasını kaleme alırken, gazetenin geçmişinden çarpıcı kareler paylaşmıştı. Bugün de Ören ve Türkiye gazetesinin geçmişini anlatan fotoğraflar paylaşan Nuh Albayrak "Hem soldan vurdular hem sağdan" diyerek söze başladı.

Deneme
İşte Albayrak'ın Ören'in anısına kaleme aldığı yazı dizisinin ikinci bölümü:

Enver Ören Ağabey, gerçek bir dava adamıydı. Ehl-i sünnet vel cemaate hizmetten başka hiçbir düşüncesi yoktu. O güleryüzlü, yufka yürekli, kadirşinas, olabildiğine mütevazı lider, davasına en ufak bir saldırıda bambaşka biri olurdu. Dini hassasiyetlerin dışında hiçbir sebep O'nu öfkelendiremezdi. Enver Ağabey'e yönelik çirkin ithamların hedefinde de hep Türkiye Gazetesi'nin Bizim Sayfa hizmeti vardı.

Deneme
Türkiye Gazetesi'nin siyasetle ilgisi olmayan dinî yazılarından rahatsız olanlar, aslında samimiyet testini kaybettiklerini de ilan ediyorlardı. Her fırsatta, “Bizim dindarlara saygımız sonsuz” diyenler, 35 yıldır bizzat kendisinden defalarca dinlediğim, “Müslüman Allah'a karşı günah işlemez, ama devlete karşı suç da işlemez. Arkadaşlar, dünyada İslamiyet'in en rahat yaşandığı yer Türkiye'dir. Bu ülkenin, bu devletin kıymetini bilelim” diyen ve ömrü boyunca da bunu uygulayan bir insanın neyinden rahatsız olmuştu? Bizi sadece orta sayfamızda dini kitaplardan alıntı yaptığımız için kara listeye alanların, aslında izlediğimiz istikrarlı çizgimiz sebebiyle örnek göstermesi gerekmiyor muydu?

Deneme
Yeri gelmişken belirteyim... Türkiye Gazetesi bu kadar yıl boyunca radikalleşmeden muhafazakâr kalmayı başarmış bir gazetedir. Bilenler bilir, bu hiç de kolay değildir. Birkaç yüz kişilik aktif bir grup, yüzbinlerce makul, lâkin sessiz çoğunluğu bastırır ve siz daha sert, radikal bir yayın yapmanız gerektiği(!) kanaatine varırsınız. Bu karmaşık yolda baskılardan etkilenmemenin tek çaresi, iyi bir kaptanınızın olmasıdır.

Deneme
SİZ DE Mİ?..
Dini bilgileri yayınlamaktan vazgeçmediği için “Ya bu sayfalar biter ya da İhlas...” şeklinde açıkça tehdit edilen Enver Ağabey, ne hazindir ki, dönemin “dindar siyasetçiler”i tarafından da “Yeterli desteği vermediği” için hedef tahtasına oturtuluyordu. Oysa şimdilerde sayın Başbakan'ın üzerine basarak dile getirdiği “din üzerinden siyaset yapılmasına karşı olma”nın ötesinde bir suçumuz yoktu. Yayın ilkemiz olarak ilan ettiğimiz, İslâmiyet'in, her türlü dünyevî hedefe alet edilmemesi gerektiğine dair hassasiyetimiz, müslümanlığımızın tartışılmasına varan akıl almaz tepkilere sebep oluyordu. İlkeleri konusunda en ufak bir şüphe taşımayan Enver Ağabey'in liderliğindeki Türkiye Gazetesi ise kim karşı çıkarsa çıksın, çoğu zaman yalnız da kalsa, en ufak sapma olmadan yoluna devam ediyordu. Zaten birileri, “dindarlığınız sonunuz olacak” derken, başka birileri de “inananlar burada, siz neredesiniz?” diyorsa, biz değil, bize bunları söyleyenlerin kriterlerini gözden geçirmesi gerekiyordu.

TENKİT VE TAKLİT EDİLDİK
“İlkler zordur. Öncülerin geriden gelenlerde hakkı vardır” sözünü biz, Enver Ağabey'in öncülüğünde yaşayarak öğreniyorduk. Dinî ve millî hassasiyeti esas alan yayınlarla Enver Ağabey sayesinde tanışan bazı muhafazakârlarımız, kendi ölçülerine göre gördüğü eksiklerden dolayı hiç acımadan bizi yerden yere vuruyordu. “Gazetenizde neden spor haberi veriyorsunuz?”, “Televizyonunuzdaki spikerlerin başı neden açık?”, “Neden müzik yayınlıyorsunuz?”... Ve daha neler neler... İlâhi takdîre bakın ki, bizi en çok eleştirenlerin de yıllar sonra “kanal”ı oluyor, kimin, neyi nasıl yaptığını herkes görüyordu. Fakat aynı tepkiyi onlar almadı. Çünkü sadece “ilk”ler eleştirilirdi... Peki biz, neden mi sustuk? Cevabını hemen vereyim; Bu kurumda görev yaptığım süre boyunca Enver Ağabey'in, gerekçesi ne olursa olsun, hiçbir kişi, kurum, camia veya cemaat aleyhine yayın yapılmaması konusundaki hassasiyetine şahit oldum. Suskunluğumuzun sebebi de buydu. Muhataplarımızın da bize karşı aynı hassasiyeti göstermesini hakeden bu ilkemiz, maalesef, “Nasıl olsa mukabelede bulunmazlar” rahatlığıyla hiç de haketmediğimiz saldırıların peşpeşe gelmesine sebep oluyordu. İyi ki Cenab-ı Hakk'ın katında genel muhasebe eksiksiz tutuluyor...

HASSAS TERAZİ; TÜRKİYE GAZETESİ

Albayrak'ın yazısının devamı için

Deneme