MEDYA KÖŞESİ

Enver Abisi arabasına haciz koydurmuş

Mütedeyyin Müslümanların paralarını “meleklerle” (Sibel Can, Seda Sayan, Gülben Ergen, Pınar Eliçe, Ebru Gündeş ilk anda aklımıza gelenler) yiyen.....

Enver Abisi arabasına haciz koydurmuş
GAZETECİLER.COM
İclal Aydın, yaşadığı acıyı, çektiği çileyi ve kendisine bütün bunları yaşatan adamı anlatıyor… Hem de “Enver abi” diyerek yapıyor bunu…
Kim bu Enver Abi?..
Söyleyelim:
Bizlerin “iyi insan”, onun ise “kelek” dediği mütedeyyin Müslümanların paralarını “meleklerle” (Sibel Can, Seda Sayan, Gülben Ergen, Pınar Eliçe, Ebru Gündeş ilk anda aklımıza gelenler) yiyen Enver Ören
Hani çok “rikkati kalp” görünen ama “acımasızlığın” doruklarında postalla dolaşan eski eğitmen ve halen (her şeye rağmen) medya patronu…
Bakın neler çektirmiş İclal Aydın’a
 
 
Enver Ören arabama nasıl haciz koydurdu?
Kızımla tatilimizin ikinci günü... Telefonuma gelen mesaja inanamıyorum... “Lütfen sakin ol, yeni ayaklandın, mesele şudur” diye başlayan bir elektronik posta geliyor ardından. Avukatım tek tek yazmış... Bir eli avcumda olan kızıma belli etmemeye çalışarak okuyorum. “Ellerin terliyor anne” diyor kanal boyu uçan kuşlara bakarak... Elimi çekiyorum ve bir daha okuyorum:
Arabama haciz ve yakalama emri konmuş. Taşınmaz kayıtlarım için haciz yazıları alınmış, şirketimdeki payıma haciz konmuş, ticaret sicil kaydıma haciz şerhi işletilmiş, kapıma haciz memurları dayanmış...
Kim yaptırmış bunu?
İhlas Film prodüksiyon A. Ş’nin unvan değişikliği ile adı önce İFPAŞ, devir ve birleşme ile REPAŞ ve yine unvan değişikliği ile şimdi de PROMAŞ olan şirket.
Neden yapmış?
Çünkü 2000’de TGRT isimli kanalda bir dizide oynamışım. Çok zor şartlar altında süren çekimler aylar sürmüş. Çekilen bölümler yıllar içinde defalarca tekrar tekrar yayınlanmış. Ve ben bütün bunlar olup biterken, olup bittikten sonra da paramı alamamışım. Sonunda neredeyse suç işlemişim.
Neymiş o suç?
Elimdeki sözleşmeye güvenip, bir hukuk devletinin vatandaşı olduğum inancıyla mahkemeye gitmek. Adalete inanmak. Alın terimin, bana verilip de tutulmayan sözlerin altına atılan imzaların hesabını sormak, bedelini istemek. Telifimi ödeyin demek.
Sonuç ne olmuş?
Alacaklıyken borçlu durumuna düşmüşüm... Üstelik 2001 krizinde parasızlıktan sokağa çıkamadığımız halde o günlerde benim Enver Ören’e yapmadığımı, yapamadığımı “Enver abi” nin adamları yapıvermiş. Her şeyime haciz kararı çıkartmışlar.
Nasıl yapmışlar bunu?
Önce bende kopyası, onlarda orijinali olan sözleşmeyi reddetmişler. Ben direnmiş ve kazanmışım. Bana parayı ödemişler. Ama beş yıl peşini bırakmamışlar. İtiraz üzerine itiraz etmişler. Sonra nasıl olduysa “Bu sözleşmenin aslı nerede” diye sorulmuş. Biz de “sözleşmenin en altında yazıyor ya; kopyası bizde, aslı onlarda” demişiz. Onlarsa “Valla aradık, aradık aslını bulamadık” demişler.
“Aslı yoksa dava düşer” demiş Hukuk... Dokuz yılın sonunda demiş bunu... Bana “parayı şu kadar faziyle iade et” demiş ek olarak. İtirazımın reddedildiği akşamın ertesi sabahında haciz kararları bir hışım çıkartılmış...
Çünkü Enver Ören’in şirketini bedava çalışarak, efendilik yaparak, ilahi ve hukuki adalete inanarak, sabrederek ben batırmışım ya...
 
İclal Aydın’ın yazısının tamamını okumak isteyenler
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 2 yorum