Engin Ardıç'tan Soner Yalçın'a ilginç öneri
Engin Ardıç gene dalgasını geçmiş, sağa sola çakmış. Ama Sabah yazarı Soner Yalçın'a yaptığı ilginç öneriyle dikkat çekiyor...
GAZETECİLER.COM
Sabah yazarı Engin Ardıç da odatv ve Soner Yalçın'ı gündemine almış bugün. Ardıç her ne kadar dalgasını geçse de Soner Yalçın'a ilginç bir öneri de bulunuyor. Sabah yazarı odatv'nin sahibine seçimlerde milletvekilliğine aday olmasını öneriyor.
Ardıç "" diyerek söze başladığı yazısında şöyle devam ediyor...
Öyle ya, madem ki milletvekilliği halka hizmet değil de "hapisaneden adam kurtarma kapısı" olarak görülüyor, Soner Yalçın da mebus olsun çıksın dışarı...
Aydın Doğan ve/veya Zafer Mutlu'nun bazı adamları ve onların CHP içine "ankastre" ettiği bazı politikacılar, bazı tutukluları kurtarma çabası içine girdiler. Doğaldır, haklarıdır.
En kısa yol, milletvekilliği. Kazanan çıkıyor.
1936 yılında İspanya'da da böyle olmuştu, seçimi "halk cephesi" kazanınca ayaklanma hükümlüsü bütün köylüler bir anda salıverilmişlerdi. (Ünlü komünist milletvekili Dolores Ibarruri gidip kendi eliyle açmıştı koğuş kapılarını.)
Fakat bunun için önce kazanmak gerekiyor tabii! Adaylık koymakla özgürlük çantada keklik değil.
Kazanmak için de "sağlam bir yerden, üstelik ön sıralardan" aday gösterilmek... Örneğin, ulusalcıların "kalesi" sayılan kıyı bölgelerinden. Oralarda dağ olmadığı için çoban da yokmuş.
Kadıköy ilçesi de kıyıda, ama Mustafa Balbay'ın oradan bağımsız adaylığını koyacağı, bizzat kendisi tarafından yalanlandı. Niçin? Bağımsız olsa kendine mi güvenemiyor, ampul kafalı seçmene mi?
Yazının tamamını okumak için
Sabah yazarı Engin Ardıç da odatv ve Soner Yalçın'ı gündemine almış bugün. Ardıç her ne kadar dalgasını geçse de Soner Yalçın'a ilginç bir öneri de bulunuyor. Sabah yazarı odatv'nin sahibine seçimlerde milletvekilliğine aday olmasını öneriyor.
Ardıç "" diyerek söze başladığı yazısında şöyle devam ediyor...
Öyle ya, madem ki milletvekilliği halka hizmet değil de "hapisaneden adam kurtarma kapısı" olarak görülüyor, Soner Yalçın da mebus olsun çıksın dışarı...
Aydın Doğan ve/veya Zafer Mutlu'nun bazı adamları ve onların CHP içine "ankastre" ettiği bazı politikacılar, bazı tutukluları kurtarma çabası içine girdiler. Doğaldır, haklarıdır.
En kısa yol, milletvekilliği. Kazanan çıkıyor.
1936 yılında İspanya'da da böyle olmuştu, seçimi "halk cephesi" kazanınca ayaklanma hükümlüsü bütün köylüler bir anda salıverilmişlerdi. (Ünlü komünist milletvekili Dolores Ibarruri gidip kendi eliyle açmıştı koğuş kapılarını.)
Fakat bunun için önce kazanmak gerekiyor tabii! Adaylık koymakla özgürlük çantada keklik değil.
Kazanmak için de "sağlam bir yerden, üstelik ön sıralardan" aday gösterilmek... Örneğin, ulusalcıların "kalesi" sayılan kıyı bölgelerinden. Oralarda dağ olmadığı için çoban da yokmuş.
Kadıköy ilçesi de kıyıda, ama Mustafa Balbay'ın oradan bağımsız adaylığını koyacağı, bizzat kendisi tarafından yalanlandı. Niçin? Bağımsız olsa kendine mi güvenemiyor, ampul kafalı seçmene mi?
Yazının tamamını okumak için
