POLEMİK

Engin Ardıç'tan Mehmet Tezkan'a şok: Ağzını topla... Terbiyesizlik etme!

Sabah yazarı Engin Ardıç, Milliyet'teki meslektaşı Mehmet Tezkan'a "Ağzını topla... Terbiyesizlik etme" diye seslendi.

Engin Ardıç'tan Mehmet Tezkan'a şok: Ağzını topla... Terbiyesizlik etme!
GAZETECİLER.COM - Sabah yazarı Engin Ardıç, Milliyet'teki meslektaşı Mehmet Tezkan'a "Terbiyesizlik etme" diye seslendi.

Ardıç, yazısında "Ağzını topla" diyerek seslendiği Tezkan'ın dünkü yazısındaki iddialarına deyim yerindeyse ateş püskürdü. "Muhalefet yapacaksan adam gibi yap..." diyen Ardıç, "çare yok bu oyunu kurallarına göre oynamayı öğreneceksin" yazdı.

MEHMET TEZKAN NE DEMİŞTİ?

Milliyet yazarı dün, "Son kötü çocuk: Anayasa Mahkemesi" başlıklı yazısında "Bu işin sonu; Anayasa Mahkemesi'ni kapatmaya kadar gidecek gibi duruyor.. Görünen o ki; kurum lağvedilecek.." yazmış ve gerekçesini de şöyle anlatımıştı:

Nerden çıkarıyorsun diyeceksiniz..
Anayasa Mahkemesi'ni vesayetin son kalıntısı ilan edildi..
Darbe dönemi ürünü olduğu söylendi.
İktidar partisinin üyeleri güvenmediklerini beyan ettiler.. Başkanını muhalefet partisi lideri gibi gördüklerini açıkladılar..
Daha ne olsun..
(...)
Kapatma gerekçeleri ne olur?
Orası kolay.. Siyasete bulaştıklarını söylerler.. Milli iradenin üzerinde hiçbir güç olamaz derler..
1960 yılına kadar yoktu derler.. Demokrat Parti dönemini örnek verirler..
Laf çok..

ENGİN ARDIÇ: "TERBİYESİZLİK ETME"

Demokrasi diye atıp tutuyorsun ama meclis komisyonundan senin istediğin yönde karar çıkmayınca da bozuk çalıyorsun.

Aynı karar yarın öbür gün meclis genel kurulundan çıkmayınca da bozulacaksın.

Tıpkı, halk senin tuttuğun partiyi iktidara getirmeyince bozulduğun gibi...
Çare yok, bu oyunu "kurallarına göre" oynamayı öğreneceksin.
İftira etmekten de belki günün birinde vazgeçersin.

Muhalefet yap, tabii yap ama "adam gibi" yap.

"Bu işin sonu Anayasa Mahkemesi'ni kapatmaya kadar gidecek gibi duruyor" diyorsun.

Ağzını topla.

Hiçbir kuvvet Anayasa Mahkemesi'ni "kapatabilemez", yok böyle bir şey.
Sonra dönüp "görünen o ki kurum lağvedilecek" diyorsun.

Yok böyle bir şey, kimsenin buna gücü yetmez. (Kapatmayla lağvetme arasındaki farkı da istersen ortamektep Yurttaşlık Bilgisi kitaplarından öğrenebilirsin.) Haaa, yeni anayasa yapılırsa içine böyle bir müessese konmayabilir tabii, orada haklısın. O zaman öyle de, lafı çarpıtma.

Böyle olursa da bu yüzde yüz "legal ve helal" sayılır.

Buna biz değil, haziran ayında oluşacak yeni meclisin iradesi karar verecektir.
Senin deyiminle "kapatma gerekçesi" de oluşturmaya gerek duyulmaz çünkü ortada kapatma olmaz.

Kavramları çarpıtma, demagoji yapma.

Senin Kenan paşan senatoyu kaldırdığında gerekçe göstermemişti.
Onu suçlamak aklına geldi mi?

Senato 1982 Anayasası'nda yoktu. Kimse de ağzını açmadı. (Çünkü artık "dolaylı vesayete" gerek kalmamıştı, vesayet doğrudan kurulmuştu, kılıftan vazgeçilmişti.)
"1960 yılına kadar yoktu derler, Demokrat Parti dönemini örnek verirler" diyerek kehanette de bulunmuşsun.

Yok, öyle demezler. "Atatürk dönemini" örnek verirler. Çünkü DP döneminde de Atatürk'ün anayasası yürürlükteydi.

Cuntanın yıktığı anayasaydı bu.

O anayasada Senato da yoktu, Milli Güvenlik Kurulu da yoktu, Anayasa Mahkemesi de yoktu. (Yargıtay, Sayıştay, Danıştay falan vardı ama onlar da Abdülhamid döneminden kalmaydı.) Hani Atatürk dönemi altın dönemdi? Hani özlemle anılıyordu?

Cumhuriyeti kuran irade niçin bu kurumlara gerek görmemişti?

Cevap veremiyorsun. (Atatürk ve sonra da İnönü, cumhurbaşkanı sıfatıyla hükümetin işlerine karışıyorlar mıydı, karışmıyorlar mıydı?

(...)  Cumhuriyeti savunma ayağından, aslında onu değil "cumhuriyette bürokratların sonradan yaptığı revizyonu" savunuyorsun.

Peki yeni anayasada Milli Güvenlik Kurulu olmazsa ne yapacaksın, ona da ağlayacak mısın?

ÇOK OKUNANLAR