MEDYA KÖŞESİ

Engin Ardıç medyayı fena benzetti!

"Medya" adı verilen bu çirkef çukurunda, bu puşt tarlasında, bu yılanlı delikte son zamanlarda uğradığım saldırılar üzerine bir durum muhasebesi..

Engin Ardıç medyayı fena benzetti!

Sabah yazarı Engin Ardıç bugün bir durum muhasebesi yapıyor.. Medya hakkında kaleminden ilginç sözler çıkıyor.. "Aslında bu durum muhasebesini yapmayacaktım" diyor ama son günlerde, iki ayrı dünyanın insanı iki meslekdaş, hem de peşpeşe aynı konuya değinince, o da yapmak gerektiğini düşünüyor..

- (...) İçinde bulunmaya artık çok da fazla can atmadığım ve her an defolup gidebileceğim ve üstelik pek de üzülmeyeceğim "medya" adı verilen bu çirkef çukurunda, bu puşt tarlasında, bu yılanlı delikte son zamanlarda uğradığım saldırılar üzerine bir "durum muhasebesi" de yapmayacaktım...
Son günlerde, iki ayrı dünyanın insanı iki meslekdaş, hem de peşpeşe aynı konuya değinince, galiba yapmak gerekti.
Hani "Marcel Proust soruları" var ya, en sevdiğiniz kelime, en sevdiğiniz ses, falan, insanın gizli kimliğini ortaya koyuyor, "köşe yazarı" için de dört soruluk bir "başarı testi" varmış. The New York Times gazetesinin ünlü yazarı, yaşı bana yakın Thomas Friedman'ın öğütleriymiş bunlar, haberim yoktu.
Kendi kendime sordum bu test sorularını:
1) Okuyucu benim yazımı okuyunca "vay be, bunu bilmiyordum" diyor mu? Diyen var, hem de çok.
2) Okuyucu yazımı bir solukta okuyor ve "bugüne kadar ben bu meseleye hiç böyle bakmamıştım" diyor mu? Diyen var, hem de çok.
3) Okuyucu "budur abi, nasıl ifade edeceğimi bilemezken tam da benim duygularıma tercüman olmuş" diyor mu? Diyen var, hem de çok.
4) "Her iyi yazarın onca iltifattan sonra bir o kadar da ihtiyaç duyması gereken" okuyucu tepkisini gösteren, "senden de, yazdıklarından da, bakış açından da nefret ediyorum" diyen var mı? Ohohooo, istemediğin kadar! Hem öyle fazla uzağa gitmeye de gerek yok bulmak için...
Ne dersin sayın okuyucu, sınavı geçmiş miyim?
Derdimi anlatmaya, bir yandan eğlendirirken bir yandan da sana birşeyler öğretmeye, seni sarsmaya, uyandırmaya, Kemal Tahir'in deyimiyle "gerçek sandığın şeylerin önünde, arkasında, yanında başka gerçekler de olabileceğini" göstermeye çalıştım, belki başardım, belki başaramadım.
Başaramadıysam bağışla...
Diplomamı veriyorsan da, umarım hayatın dikenli yollarında birbirimizi yitirmeyiz, mezun olduktan sonra pek az öğrenci durup da arkasına bakar çünkü...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar