Engin Ardıç kaybetti çünkü...
Yazılarını da acaba hâlâ samanlı kâğıda kurşun kalemle mi yazıyor?.. Sonra da posta kutusuna mı atıyor?..
Eskiler Engin Ardıç'ın yaptığına "Rüzgâra karşı teşaşür" derler...
Teşaşürü yapan kendi üstüne işediğini, işeyeceğini bilmeyendir...
Engin Ardıç da bugün aynı şeyi yapıyor...
"Rüzgâra karşı teşaşür"...
Değişimi, gelişimi inkâr ediyor...
Yazılarını da acaba hâlâ samanlı kâğıda kurşun kalemle mi yazıyor?..
Sonra da posta kutusuna mı atıyor?..
Yoo...
"İnternet" adı verilen kutsal iletişimle gönderiyor (herhalde) tabii...
Ama bugünkü makalesinde yaptığına; hem "rüzgâra karşı teşaşür" hem "bindiği dalı kesmek", hem "yemek yediği çanağa def-i hacet etmek" denir...
Ne mi diyoruz?..
Elbette "Kaybettin Engin Ardıç" diyoruz...