Enes Batur diye biri var ya

Bir genç adam çıkıyor…
Hatta bir delikanlı…
Adı: Enes Batur…
Olağanüstü emek harcıyor; yaratıyor, yazıyor, gösteriyor, oynuyor, söylüyor…
Sonra da bunları YouTube'a yüklüyor…
Ve milyonlarca takipçisi oluyor.

*
Ürettiği görüntüler sadece gençler tarafından değil…
Zihni genç kalanlar tarafından da severek izleniyor youtube’da…

BEĞENMEMEK DE BEĞENMEK KADAR TABİİ AMA…

Ve sonra…
Aynı delikanlı…
Aynı genç adam tamamen kendi çabasıyla, kendi maddi gücüyle (Tabii ki
YouTube'tan kazandıklarıyla) mükemmel bir film yapıyor…

*
Kabul…
Bana göre mükemmel…
Sana göre mükemmel…
Ona göre mükemmel…
İzleyen milyonlara göre mükemmel…

*
Ve fakat kimilerine göre mükemmel değil…
Bana göre, ona göre, sana göre mükemmel olması ne kadar doğal ise, kimileri
tarafından beğenilmemesi de tabii…

AYIPTI, YAZIKTIR, GÜNAHTIR, HAKSIZLIKTIR EFENDİLER…

Ama…
Bir anda bu genç adama, bu delikanlıya öyle bir saldırı başlıyor ki sosyal medya ve
hatta anlı şanlı kimi televizyoncular tarafından…
Mide bulandırıcı…
Vahşi…
Barbar…
Vandal…
O saldırganların yerine, vicdan sahibi diğer insanlar utanıyor genç adama yapılan
saldırılardan…

*
Ayıptır efendiler…
Yazıktır efendiler…
Günahtır efendiler…

Haksızlıktır…

KOLAY MI?..

Bakın medyaya…
Kimi köşe yazarı meslektaşlarımızın 3-4 milyon takipçisi var…
Hadi onlar da bir film çevirsinler ve onları da milyonlar izlesin…
Ama kolay mı?..

*
Kaldı ki bu genç adamı, bu delikanlıyı beğenmek zorunda değilsiniz…
Elbette eleştirmek de hakkınız…
Ama arkadaşlar…
Hakaret etmek de neyin nesi?..

*
Düzgün bir şekilde eleştirin…
Kendi pencerenizden gördüğünüz yanlışlarını söyleyin, yazın…
Böyle yaparsanız…
Kırıp dökmezseniz, eminim bu delikanlı size saygı duyacaktır…

*
Eleştirilerinizi ciddiye almaması ise size saygısızlık etmek anlamına gelmez.
Ama siz böyle yaparak, bu genç adamı, bu delikanlıyı kendinizden soğutuyorsunuz…
Kendinizden daha çok uzaklara sürüyorsunuz…
Ve bana göre, yanlış yapıyorsunuz…